YAŞAMIN OLMAZSA OLMAZLARI

logo

YAŞAMIN OLMAZSA OLMAZLARI

Yine ortalık toz/duman… Programlarında vizyon olmayan partiler kısır işlerle uğraşırlarken, ülke kan kaybetmeye devam ediyor. Siyasetçilerin bazıları bir yerlere diyet ödemekle meşgulken, bazıları da ihanetlerini sürdürüyorlar.

Aslında karamsar bir tablo çizmek istemiyorum ama, yine de, siyası yazı yazmamaya kararlıyım. Benim anlayışım insanlara bilgiden ziyade bilinç kazandırmaktır. İnsanlar bilgiyi yalan/yanlış bir şekilde temin edebiliyor. Bilgi elde etmek fantaziliktir. Bilinç, sorumluluk üstlenmektir.

Yine bildiğim şeyler üzerinden hareketle, sizlere bilinç kazandıracak bir konuyu anlatacağım. Çünkü temeli kerpiçle yapılan binanın ömrü kısa olur…

Bu yazı da gülün hayata dönmesi gibi, yere düşen bir umudun nasıl ayağa kalkacağını göreceksiniz…

  • ALÇAK GÖNÜLLÜ OLUN…

Başarıya insan öz güvenle, korkulardan arınmakla, azimle, çalışmakla, sabırla ve alçak gönüllü olmakla kavuşur.

Peki ama insan, niçin alçak gönüllü olamaz?

  • Acaba insan aptal, tembel, umursamaz, mes’uliyetten kaçtığı için mi?
  • Acaba insan, varoluşunu önemsemediği ve kavrayamadığı için mi?
  • Yoksa insan, çıkarlarını her şeyin üstünde tuttuğu ve hırsına yenik düştüğü için mi?

Bana göre insanın alçak gönüllü olmamasının altında bilgi sizlik, tembellik ve inançsızlık yatıyor. Bunun için de insan başarısızlığını örtmek için sürekli şekilde bahaneler üretiyor.

  • MOTİVASYONUNUZU YÜKSEK TUTUN…

İnsan yaşama iyi ve olumlu yönden bakmalı ki, işler yolunda girsin.

Ne olmak istenirse o olunur sözü her zaman doğru değildir. Burada yetenek ve özellik önemlidir. Mesela boydan kısa, şişman ve çirkin biri manken olamaz.

Yine hayatta sorunlar yok, fırsatlar var sözü de doğruyu yansıtmamaktadır. Çünkü hayat, sorunlarla doludur. Her şeyin daha fazlasını yapabilmeniz için konuyu kavramış, sorunları tespit etmeniz ve çareler üretmeniz gerekir.

Yapılamayan işlere kılıf giydirmeye, sızlanmaya ve  başkalarını suçlamaya gerek yoktur. Bu davranış biçimi, sorunları çözmez ve insanı sorumluluktan kurtarmaz.

  • ENERJİ KAYNAKLARINIZA ENGEL OLAN FAKTÖRLERİ YOK EDİN…

İnsan enerjisinin önündeki en önemli engeller korku, öfke, suçluluk, onaylanma, boyun eğme ve sahip olma kavramlarıdır.

Korku :

Yaşamlarını korkularla yönetenler, çok fırsatlar kaybederler. Korku, kişinin risk almasına engeldir. Korku, duvarları bizzat insanın kendisi tarafından örülmüş bir hapishanedir.

Öfke:

Başkalarının hareketlerinden acı duyulabilir. Önemli olan şey, bu acıyı doğuran hareketleri zihinde evirip çevirerek canlı tutmamaktır. Canlı tutmak, öfkeyi besler. Büyüyen öfke kişide kalmaz ve patlar. Patlayan öfke, etrafa dağılır ve sorunlar ardarda gelir. Bunu önlemenin yolu, bağışlamaktır. Bağışlayan insan rahatlamış insandır.

Suçluluk:

Suçluluk duygusuyla yaşayan insan, geçmişiyle geleceğini  belirleyen insandır.

Suçluluk duygusu içinde olanlar, zamanlarını hep pişmanlık ve üzüntüyle geçirirler.

Onaylanma:

İnsan sürekli olarak başkaları tarafından onaylanmak ister. Çoğu kere yaşamlarını bunun için harcarlar. Eşinin, çocuğunun ve çevresinin kendisini takdir etmesini ister. Bir başkasının kendisi hakkında ne düşündüğü, onun için çok önemlidir.

Boyun eğme:

Bazı insanların yaşamına yön veren herkesi hoşnut etme, herkesin her işine koşma alışkanlığıdır. Bu insanlar, kimseye “hayır” diyemezler. Aslında bu tutum, kişiyi dağıtır, başka bir şeye yoğunlaşmasına mani olur. Herkesin her işine koşmanın esiri olmak, yaşama fazladan baskı ve stres katar. Bu da yaşamın bir gereğidir. Yani diğerkamlık olmadan, başkalarının yararını da kendi yararı kadar gözetmeden yaşam sürdürülemez. Bencillik,yaşamı öldürür.

Sahip olma:

Bazı insanlar için yaşamın en önemli gerçeği, olabildiğince maddi varlığa sahip olmaktır. Ne kadar çok mal-mülk sahibi olunursa, o kadar çok mutlu olunacağı zannedilir. Statülerinin kendilerine daha güvenli bir yaşam sağlayacağına inanılır. Kendilerine biçtikleri değer; unvanlarına, oturdukları eve, kullandıkları arabaya bağlıdır. Elindekilerle yetinmez, sürekli olarak daha fazlasının peşinde koşarlar. Bunlar, insan enerjisini engeller. İnsanı yorgun bırakır.

  • Değerlerinizi amaç edinin…

İnsan amacının ne olduğunu bilirse, yaşam da o derece  anlam kazanır. Amacın büyüklüğü, moral ve motivasyonun yüksekliğiyle orantılıdır. Eğer insanın bir misyonu yoksa veya onun farkında değilse, o zaman niçin yaşadığını da hiçbir zaman bilmeyecektir.

Bir amacı olmadan yaşamak, insanı boşlukta bırakır. Nereye gideceğini bilmeyen insan, mutlu yaşamı yanlış yerlerde arar. Bu da onu daima, kızgın ve kırgın yapar.

  • Vizyonunuzu ve misyonunuzu olsun…

Kendine “Ben neyim, niçin buradayım?” diye sormayan insan için amaç sadece paradır. Halbuki insanı ayakta tutan enerji inançtır. Onun güçlenmesi gerekir.

İnançtan beslenen bir amaç, yön, öncelikler insan için önemlidir.

Hayatta herkesin gerçekleştirmek istediği hedefleri  vardır. Eğer tüm çabanız yalnızca yeni bir araba, içi pahalı eşyalarla döşeli şık bir ev ise; yaşam hiç bir zaman insanı mutlu etmeyecektir.

Mahmut AKYOL

 

Yer işareti koy permalink.

Yoruma kapalı.