HAİNE MERHAMET, VATANA İHANETTİR!

logo5

HAİNE MERHAMET, VATANA İHANETTİR!

“…Onlar tuzak kurarken, Allah da karşı tuzak kuruyordu. Allah tuzağı boşa çıkaranların en güçlüsüdür.” 8/30

Akıl sorun çözmek içindir. Eğer kırmadan, dökmeden, hakaret etmeden, iftira atmadan, kavga yapmadan, ilmi çerçevede bir yerde bir sorun çözülüyorsa; orada akıl işliyordur.

Yine de bu nezaket her zaman mümkün olmamakta, bazı kereler duygular akla galip gelerek insan hırsının esiri olmaktadır.

Bugün dünyada kendini Müslüman olarak tanımlayan iki milyara yakın bir insan bulunmaktadır. Bu insan kitlesi emperyalist, sömürücü ve tefeci bezirgânlarının saldırılarından kurtulmalarının tek bir çözümü yolu vardır. O da Kur’an’ı hayata taşımak, hayatın getirdiği sorunları çözmek için aklı kullanmak… Yani bilimi ve fenni kullanacak beyinler yetiştirmek ve dini düşünce anlayışını değiştirmek…

Bu girizgâhtan sonra sadede gelelim.

15 Temmuz darbe girişimini durdurmak muhakkak ki bir kahramanlıktır. 15 Temmuz hırsa yenik düşmüşlerin zavallılığıdır. Büyük İsrail’i kurmak isteyenlerin bir projesi, Türk Milletinin başına açılmış büyük bir beladır.

Bu ne demekti ve neden böyle bir bela bu Millete reva görüldü?

Çünkü 15 Temmuzda Milletimizin hayatına kastedilmişti. Milletimizin yaşamına son verilmek için planlanmıştı. Tarih boyu Siyonistler, dünya devletini kurmaktaki en büyük engelin Müslüman Türkler olduğunu biliyorlardı.

Devleti ve Milleti yok edecek olanları içimizden bulmuşlardı. Senden/benden tek farkları muhteris münafık oluşlarıydı. Namluyu sana döndüren eller senin içinden geliyordu. Acıtan taraf burasıydı. Yine de Milletim vatanına, bayrağına, namusuna canı pahasına sahip çıktı.

Selçuklunun küllerinden Osmanlı Devleti, onun küllerinden Türkiye Cumhuriyeti doğmuştu. O da çok görülmüştü.

Unuttukları şey, Müslüman Türk Milleti çok badirelerden geçmişti. Moğol, Haçlı, Safavi, Bizans ve Rus saldırıları yaşamıştı. Vatikan ve Ortodoks ihanetlerini görmüştü. Çanakkale ve İstiklal Savaşını yaşamıştı da, hiçbiri bu kadar ihanet kokmamıştı.

Millet, üstüne düşeni yaptı. Öldü zannedilen bu millet, bir destan yazdı. Tarihinde eşine az rastlanan bir ihaneti, yediden yetmişe kıyama kalkarak durdurdu.

Şimdi Millet adına karar verenler üstüne düşeni yapmalıdır. Sadece “Olağanüstü Hali” ilan etmek değil, gereğini de yapmalıdır. Unutulmasın ki HAİNE MERHAMET, VATANA İHANETTİR!

Sınırlarımız yolgeçen hanına dönmemeli, Pensilvanya’ya, Londra’ya, Berlin’e, Atina’ya kaçanlar ölü ve ya diri getirilmelidir. Türk Yargısı önüne adilane çıkarılmalı… Olağanüstü Hal yasası, milletin dediği gibi olmalı ve uygulanmalıdır. Türk Milleti bu hainlerin önüne “idam” ipini atarak zaten cezayı kesmişti. Bundan geri dönülmemelidir.

İnkâr edenlerle savaşta karşılaştığınızda, hemen boyunlarını vurun! Onları yendiğinizde de sıkıca bağlayınız. Savaş sona erdiğinde ya bir lütuf olarak karşılıksız ya da fidye alarak salıveriniz. Allah dileseydi onları cezalandırabilirdi. Fakat kiminizi kiminizle denemek için imtihan ediyor. Allah yolunda öldürülenlerin yaptıkları hiçbir ameli Allah asla boşa çıkarmayacaktır.” 47/4

Ey Millet Evladı!

İfade edildiği gibi Ayetin hükmü açıktır. Varlığına kastedenleri sakın affetmeyesin! Varlık ve Beka Davası ihmale gelmez, uyanık olasın!

Tarihin sesine kulak veresin!

Yirmi birinci yüzyıl “Türk Asrı” ve “İslam’ın Çağı” olacaktır. Çağ diriliş çağı, çağ mazlumların çağı, çağ yitikleri bulma çağı, çağ rüzgâr bekleyen bayrağın dalgalanma çağı, çağ dondurulmuş medeniyetimizin rahmet olarak akma çağı olacaktır unutmayasın!

Buna inanmalısın!

Varsın haklılıklarını unutanlar, ecdadıyla bağlarını kesenler inanmasınlar. Senin ıstırap taşıyan omuz üstünde başın, namusun şerefin, dalgalanan mübarek sancağın olsun yeter!

Bunun için önce “Türkiye’nin dost (!) ve müttefikleri, bunlara tanınan imtiyazlar, Avrupa Birliği, NATO, Askeri Darbeler” sorgulanmalıdır. Çünkü Türkiye’ye göre dünya 15 Temmuz itibariyle yeniden kurulmuştur. Türkiye dünyaya tuzak üstüne tuzak kuran “ırkçı, soykırımcı İngiliz, Amerikan ve Siyonist siyasetin çirkinliğini” yüzlerine söylemelidir.

Görünen o ki, bilgi ve komplo teorileriyle kirlenen hafızalar duruldukça, 15 Temmuz daha iyi anlaşılacaktır.

İnsanımı lime lime etmeye çalışan, Dinimi, Dilimi bozmak isteyen, büyük bir maharetle kendilerini gizleyen, Baronların (Masonlar), bir kene gibi milletimin sırtına yapışmış Kapitalistlerin, haksız kazanca saplanan sermaye çevrelerinin, kendilerini küresel güç diye tarif edenlerin, heveslerinin kursaklarında kalması için; 15 Temmuz ruhunun canlı tutulması lazım!

Bakın terörist başı Fetö’yü Graham Fuller, ABD gücü haline nasıl getirdi? Nasıl Siyonist, Neocon, İsrail çıkarları için kullandı? Fetö okulları üzerinden CIA, dünya milletlerine nasıl “operasyonlar” yaptı? Diğer yandan Türkiye’de bir iç savaşın fitilini nasıl tutuşturdu? Ayrıca Fetö’yü kullanarak İslam’ın yükselişini nasıl engellemeye çalıştı? Bunları unutmayasın!

Türkiye’nin başına belalar açan son dönemin Lavrens’lerini unutmayın!

Hayatı boyu İslamsız bir dünya özlemiyle yanıp tutuşan, “İslam, Müslümanlara bırakılmayacak kadar önemli bir iştir. Gelişmesi ve uyanışı Müslümanların elinde olmamalıdır!” diyen, yeryüzünde İslam’ın yayılmasından endişe duyan, Fetö teşkilatını kuran Siyonist Fulleri unutmayın!

1964 yılından itibaren Türkiye’ye gelerek 1969’da İzmir’de Fetullah Gülen cemaatini kuran, 28 Şubat bahane edilerek geçici izinle ABD ye kaçıran, daha sonra da bu izni kalıcıya çeviren, Fetö’ nün kullanılma süresi bitirmediği için Türkiye’ye teslime yanaşmayan CIA operasyonunu unutmayasın!

O yüzden kimse, devletin yeniden yapılanmasına karşı olmamalıdır!

Unutulması ki “Siz nasılsanız, öyle idare edilirsiniz!”

Eğer Memleketin idarecileri, Meclis bombalanırken dahi, toplantısını ara vermeden sürdürdüyse ve sağa/sola çekmeden Gazi Meclisin yıkıkları arasından Millete ümit verdiyse; o zaman sokaktaki insanlarda tankların altına yatar, kurşunlara göğsünü siper eder ve uçaklara meydan okur..!

Mahmut AKYOL

Yer işareti koy permalink.

Yoruma kapalı.