BU TOPRAKLAR ÜZERİNDE YAŞAYANLAR, KADER BİRLİĞİ YAPMAK ZORUNDADIRLAR!

logo5

BU TOPRAKLAR ÜZERİNDE YAŞAYANLAR, KADER BİRLİĞİ YAPMAK ZORUNDADIRLAR! 

Birileri muarızlarına küfretmeyi ‘siyaset’ zannediyor, adeta kuduz bir köpek gibi ısıracak yer arıyor!

Kısır çekişmelerin içine düşenler, büyük resmi göremiyor!

Yarım asır önce verdiğim konferans ve katıldığım mitinglerde söze önce şöyle başlardık…

Milletimiz tarihinin en karanlık günlerini yaşıyor!’

Bu sözü bizden öncede söylenenler olmuştur. Bu söz öyle fanteziden söylenmiş bir söz değildir, hala geçerliğini korumaktadır.

Bundan sonrada her düşünür, sosyolog, siyasetçi çağını okuduğu zaman, ağzından bundan başka bir söz çıkmayacaktır…

Çünkü topluma bakıyorum da, kimse kimseyle dostane değil, kimse kimseyle konuşmuyor!

Dindar olanda, eyyamcı olanda aynı türden hareket ediyor, herkeste bir hırs, kimse bir birine güven duymuyor…

Niçin derseniz?

Çünkü herkes David Rockefeller, Rothschild ve Bill Gates gibi paranın efendileri gibi güçlü olmak istiyor…

Siyasetin ve iktidarın peşinde koşan her insan, bu illete tutuluyor…

Fakat kimse, trilyon dolarları yöneten Yahudilerin azdığını, saptığını görmek ve anlamak istemiyor…

***

Türkiye Kapitalizmle 1950li yıllarda tanıştı!

Bu tarihte ABD, Türkiye’de ’Komünizmle Mücadele Derneklerini’ kurdu ve finanse etti…

Memleket komünizm tehlikesi altında, ezan susacak, camiler ahır olacak, kadınlar ulu orta yerde kalacak’ korkusunu ABD pompaladı ve gerekçe gösterdi…

İttihatçı Celal Bayar ve Menderes, CHP den kopartıldı, DP kuruldu. Devamında DP iktidar oldu.

DP iktidar olur olmaz ülke, “Marshall” yardımıyla tanıştı.

Memleketin çocukları ilk kez süt tozu, vite yağı yedi. İlk kez ‘Zeytinyağı yiyemem’ türküsünü söyledi. Millet çarığı bıraktı, Cızlavet lastiği giydi. Millet asfalt yolları gördü, ülkenin her yerinde camilerden aslına uygun ezan sesleri yeniden okundu. İmam-Hatip Okulları açıldı.

Fakat kimse bunun bedelinin ne olduğunu sormadı.

***

ABD’den gelen borçlar katlanarak büyüdü, borç borçla ödenmeye başlandı. Yabancı sermaye geldikçe, Osmanlı’ya dayatılan kapitülasyonlara benzer talepler peş peşe sıralandı.

Daha sonra tıpkı bugün olduğu gibi insanların diline doladıkları basit birkaç söz üzerinden hemen darbe yaptılar. Darbe sonunda düzmece isnatlarla İttihatçı ve Mason Celal Bayar dışarıda bırakıldı, Menderes ve arkadaşları idam edildi.

***

Bedel ödemeye devam

Kıbrıs Barış Harekâtı sonrasında ülkeye uygulanan ambargolar halkı canından bezdirdi. İnsanlar, yağ/tuz bulamaz oldu,  halk, karaborsacıların insafına terk edildi.

Yerli sanayi ve küçük işletmeler birer ikişer iflas etmeye başladı. Serbest piyasa ekonomisine geçmekten, ithal edilen mallara gümrük muafiyeti getirmekten ve ihracatımıza kota koyulmasına razı olmaktan başka bir seçenek kalmadı.

***

Millet 1980 darbesiyle karşılaştı.

ABD, 1980 Darbesinin ortamını oluşturabilmek için binlerce gencimizin kanının dökülmesine sebep oldu.

Provokatörler devreye girdi, halk, sağcı/solcu diye ikiye bölündü. Sokak çatışmalarında her gün onlarca kişi ölmeye başladı. Mason Demirel 1964 1980 arası iktidara gitti/geldi.

Demirel’in bu millete yaptığı en büyük kötülüğü, 28 Şubat Post-Model Darbesine sahip çıkmasıdır. Benim görüşüme göre, TSK’ ni bir ayrık otu gibi saran FETÖ’ nün parmağının olmasıydı…

***  

Sonunda Turgut Özal Küresel Sermaye’ ye ülkenin kapılarını açtı.

Millet çalışıyor, tefeciler kazanıyor, ticaret ahlakından yoksun olanlar, hayali ihracat yaptı, kolay şekilde servet yapmak için devlet bankaları soydu…

Gündeme hemen ailesi, yakın çevresi, etrafındaki prens ve prensesleri ortaya çıkarıldı. Özal dayanamadı, küresel sermayenin isteklerini cevapsız bıraktığı andan itibaren, iktidara veda etti.

***

Bedel ödemeye devam

Kimse Ülkemizde oynanan oyun ve ihanetin resmine büyük açıdan bakmadı!..

Bir kere ‘Arz’ı- Mev’ut’ un ne olduğu bilinmeden, dünyanın yıkılıp dökülmesinin sebebi anlaşılamaz!

Trilyon dolarları yöneten Yahudi İmparatorluğu etkisi altında tuttuğu para, medya, sinema vs. Kaynaklar yok edilmeden Müslümanların bir araya gelmesi ve dünyanın bir nefes alması asla mümkün olmayacaktır…

***

Aşağıda ‘Teşkilât-ı Mahsusa’nın son Başkanı Hüsamettin Ertürk’ün ele geçirdiği Siyonistlerin Protokollerinden birkaç alıntı göreceksiniz.

  • Genç nesilleri mugayir-i ahlak telkinlerle bozmalı,
  • Aile hayatını yıkmalı,
  • İnsanlara, aşağı sınıflarla tahakküm etmeli,
  • Sanatı zayıflatmalı, edebiyatı müstehcen ve şehevi bir hale sokmalı,
  • Mukaddesata hürmeti yıkmalı, hürmetle anılan kimseler hakkında rezilane vak’alar uydurmalı,
  • Hudutsuz bir lüks, baş döndürücü modalar icat etmeli, çılgınca sarfiyatı teşvik etmeli,
  • Müfrit nazariyelerle fikirler zehirlenmeli, gürültü ve kargaşalıklar yaratılmalı, içtimai sınıflar arasına kin ve itimatsızlık sokulmalı,
  • Mal sahipleriyle işçilerin arasını bozmalı, grevler, sabotajlar tertip ettirmeli,
  • Sanayinin ziraatı ezmesine imkân vermeli, böylece köylü sınıfını ortadan kaldırmalı,
  • Hayat pahalılığını körüklemeli, ücretleri arttırmalı,
  • Beynelmilel meseleler ihdas ederek milletler arasına kin ve nefret tohumları serpmeli,
  • Bütün hükümet şekillerini değiştirmeli, birçok sırları ifşa etmeli,
  • Siyasi, iktisadi buhranlar yaratmalı, servetleri mahvetmeli,
  • Hükumetlerin ölümlerini hazırlamalı,
  • İnsanı elem, ıstırap ve yoksulluk içine atmalı…

1892 den beri Dünya ve Türkiye bu zihniyetle mücadele halindedir.

Burada masum dünya ve Müslüman Türk Milleti çok değerini kaybetti.

Eğer milletler ‘eman’ içinde yaşamış olsalardı, yeryüzünde bugünkü nüfusun on katını beslenirdi. Fakat insanların ‘kin, hırs ve haset’ duyguları buna engel olmuştur.

Farklı çizgilerde yürümüş olsak bile, bir birimimizi anlamak zorundayız. Aynı vatan toprakları üzerinde yaşıyor ve aynı toprağın kaderini paylaşıyoruz.

Eğer evrensel değerlerin yanında olursak, adaletten, zulme başkaldırmaktan yana durursak, açlıktan söz eder, ekmeğini çalana birlikte kılıç çekersek, farklılıklarımız kendiliğinden ortadan kalkacaktır.

Eğer bu söylediklerim hala anlaşılmıyorsa, o vakit insanın gözü kör, kulağı sağır ve vicdanı kapalı demektir.

O halde bu topraklar üzerinde yaşayanlar, kader birliği yapmak zorundadır.

Toplumu manen yaşatan ahlaki değerlerin çürümesine fırsat verilmemelidir.

Mahmut AKYOL

Yer işareti koy permalink.

Yoruma kapalı.