ALLAH’IN DEVESİNE DOKUNMAYIN

logo5

ALLAH’IN DEVESİNE DOKUNMAYIN

SEMUD KISSASI:

Geçmiş çağlarda olup bitmiş bir mucizeyi değil, verdiği muazzam mesajla günümüzü anlatıyor. Öyle görüyor ki söylenmek istenen şudur. Rabbinizden size apaçık bir numune bir örnek veriliyor. Bu örneği şunun için veriyoruz:

Siz Semud ileri gelenleri; yeryüzünde bozgunculuk yapıyorsunuz. Zayıflara, güçsüzlere, kimsesizlere; arkası olmayanlara; sahipsizlere ve zayıf gördüğünüz herkese, her varlığa kaba ve küstahça davranıyorsunuz. Güç bizim elimizde istediğimizi yaparız; asarız, keseriz, kimse bizden hesap soramaz diye büyüklük taslıyorsunuz. İşte size hayatınızda çok önemli bir yeri olan Allah’ın şu devesi!   Allah onu vicdan ve merhamete gelmeniz, doğruluk ve dürüstlük yoluna girmeniz için bir alamet, bir nişane, bir gösterge olarak size örnek veriyor.

Diyor ki; şu Allah’ın dağında taşında otlanacak. Ona kimse dokunmayacak. Hiç kimse Onu nasıl olsa sahipsiz, arkası yok, başıboş otluyor diye ele geçirmeye, kötülük yapmaya, hele öldürmeye kalkışmayacak.

Kim bunu yaparsa Allah’a isyan etmiştir…

İyi dinleyin! Yeryüzünde kimsesiz gördüğünüz, sahipsiz sanarak talan etmeye, yağmalamaya kalkıştığınız her şey; kimsesizler, yaşlılar, çocuklar zayıflar, güçsüzler, her türden canlılar, hayvanlar bitkiler, dağlar, taşlar, toprak, hava, su, maden vs. Allah’ındır.

Bütün bunları Allah, insanlar istifade etsin diye yaratmıştır. Hepside birer ayettir. Sakın bunlara azgınlık ederek, büyüklük taslayarak, hepsi benim olmalı, bana hizmet etmeli diyerek saldırmayın.

Sonuç olarak, bundan böyle Allah’ın aranızda dolanan şu dişi devesine saldırıp saldırmamanız, sizin bu işlerden vazgeçip vazgeçmediğinizin, vicdan ve merhamete gelip gelmediğinizin, Allah yoluna girip girmediğinizin göstergesi sayılacak, seçin artık yolunuzu…

Kur’an’ı akıp geldiği gerçek tarihyaşayan hayat ve canlı tabiat mecralarından koparmak dediğimiz şey tam da bu.

Feryadının, hafızların ezberinden vaizlerin kürsülerine yankılanıp durduğu mabet duvarlarında değil; şehrin arka sokaklarında, karanlık gecelerin dumanlı, puslu mekânlarında, ateş pazarlarında, organ mafyasında, okul önlerinde vs. yaşadığına inanıyoruz.

Biz  buna “Yaşayan Kur’an” diyoruz.

Allah’ın devesine dokunmayın!” çağrısı Peki, bunun bugün anlamı nedir?

Öyle ki Semudlular kendi döneminin süper gücü haline gelmişlerdi. Sahipsiz bulduğu her şeyi talan etmeleriyle, saldırganlıklarıyla ve işgalcilikleriyle tanınırlardı. Ne garip, buralar bugün de saldırı, talan ve işgal altında!

Şimdi, aşağıdaki pasajda yer alan ayetleri okurken, lütfen olayın zamanını, mekânını ve aktörlerini, bugünün zamanı, mekânı ve aktörleriyle zihninizde yer değiştirerek okuyun…

“Semûd halkına da kardeşleri Salih demişti ki:

Ey halkım! Allah için çalışın, O’na ibadet edin. Sizin O’ndan başka tanrınız yoktur. Rabbinizden size apaçık sözlü uyarı geldi:

Bir gösterge olarak Allah’ın şu dişi devesi

Bırakın Allah’ın arzında otlansın. Ona dokunmayın; can yakıcı bir afete maruz kalabilirsiniz.” A’raf/73

“Hiç değilse Ad kavminin ardından nasıl hızla geliştiğinizi, yeryüzüne nasıl kök saldığınızı düşünün. Yazları sayfiyelerde kışları köşklerde yaşıyorsunuz. Artık Allah’ın nimetlerini düşünün de yeryüzünü talan etmeyin. ” A’raf/74

Halkının büyüklük taslayan ileri gelenleri, ezilen müminlere dediler ki:

Siz Salih’in Allah’ın peygamberi olduğunu kabul ediyor musunuz?

Onlar da “Elbette, getirdiği şeylere inananlardanız.” dediler. A’raf/75

Büyüklük taslayanlar dediler ki:

Biz de siz neye inanıyorsanız onları reddediyoruz.” A’raf/76

Derken Rablerinin emrini hiçe sayarak o dişi deveyi alçakça öldürdüler. “Ey Salih! Eğer gerçekten peygambersen şu diline doladığın afet gelsin bakalım” dediler. A’raf/77

“Çok geçmeden ansızın gelen şiddetli bir deprem ile sarsıldılar; kendi kâşanelerinde yüzükoyun serildiler.” A’raf/78

Salih o vakit onlardan yüz çevirmiş ve şöyle demişti:

Ey halkım! Gerçek şu ki ben size Rabbimin mesajlarını ilettim ve size nasihat ettim; fakat siz nasihat edenleri sevmiyorsunuz.” (A’raf/79

Görüldüğü gibi verilen mesajda “Allah’ın devesi” (nagatallah) tabiri, hemen sonraki cümlede “Allah’ın arzı yeryüzü” (arzillah) tabiri ile adeta tefsir ediliyor.

Bugün için denmek isteniyor ki:

Siz sahipsiz bulduğu her şeyi talan eden, siyasi ve askeri gücüne güvenerek, yeryüzünde hiç kimsenin size karşı koyamayacağını sanan, despotik, saldırgan ve işgalci bir güçsünüz.

Sahipsiz ve savunmasız bulduğunuz ülkelerin yer altı ve yerüstü kaynaklarına; petrollerine, doğalgaz yataklarına büyük bir iştah ve ihtirasla saldırıyorsunuz. Bunun için ülkeler işgal ediyor, dünya savaşları çıkarıyorsunuz. İşgal ettiğiniz sahipsiz ülkelerin kimsesiz çocuklarını toplayıp götürüyor, fuhuş mafyasında kullanıyor, organlarını satıyor, insan ticareti yapıyor, kâşanelerinizde köle ve hizmetçi olarak, fabrikalarınızda da ucuz işçi olarak çalıştırıyorsunuz…

Unutmayın ki yeryüzünde sahipsiz ve kimsesiz sandığınız her ne şey varsa işte o Allah’ın devesi (nagâtallah) tır; hava, su, petrol, doğalgaz, ağaçlar, bitkiler, ormanlar, çevre, kimsesiz çocuklar, garipler, ihtiyarlar, zayıflar, güçsüzler…

Kimsesiz ve sahipsiz otlanan şu “Allah’ın devesi” işte bunun işareti olacak. Bakalım aynı şeyleri hala yapıyor musunuz, yoksa vaz mı geçiyorsunuz…”

Malum, Hz. Salih bu çerçevede ısrarla mesajlar vermesine rağmen, o azgın ve saldırgan güruh kulak asmadı. İnadına “Allah’ın devesini” küstahça kesip öldürdüler.

Bu Salih de kim oluyormuş, ne diyor bu adam, hem Allah da kimmiş

Bütün dünyayı dize getirdiklerini, kimsenin onlara karşı koyamacağını, süper güç olduklarını, asla yıkılamayacakları söyleyerek burunlarından kıl aldırmadılar…

Ve günlerden bir gün korkunç bir depremle o çok övündükleri kâşanelerinde, korunaklı sayfiyelerinde, saray yavrusu malik hanelerinde yüzükoyun yere serildiler ve bir daha kalkamadılar. Yurtları viran, ülkeleri harap oldu…

Kulak ver ve dinle ey insanoğlu! Tarihin derin sessizliğinden gayrı

Onlardan önce nice kuşakları yok ettik. Onlardan bir ses bir seda işitiyor musun?” Meryem/98

Demek ki “Allah’ın devesi” örneği vaaz konusu bir menkıbe olsun diye anlatılmıyor. Tarih boyunca çeşitli örnekleri görülmüş, halen görülen ve bundan sonra da görülmeye devam edecek olan, can yakıcı bir insanlık sorununa parmak basıyor; sahipsizler, kimsesizler ve ezilenlere (mustaz’afin) karşı yürütülen her tür talan, işgal ve saldırıya insanlık, vicdan ve adalet adına ses yükseltmek…

Hz. Salih’in dilinden bize ulaşan Allah’ın sesi (kelimullah) bu olmak icap eder. Bugün bu sesi Kur’an’dan ilham alarak biz yükselteceğiz. Biz; yeni talan, saldırı ve işgallere karşı yeni Salihler…

Kulak ver ve dinle ey modern Semud!

SEMUD kısasında verilen mesajı günümüze taşıdığımızda karşımıza İsrail’in yaptığı soykırım çıkmaktadır. Yani İsrail “Allah’ın devesine dokunma!” Emrini çiğneyerek zalim kavimlerden olmuştur, sonu da onlar gibi olacaktır.

Mahmut AKYOL

 

 

 

 

Yer işareti koy permalink.

Yoruma kapalı.