EY İNSAN DUR, KULAK VER VE İYİ DİNLE
İslamsız bir dünya olur mu?
Olur!
Bugün olduğu gibi…
İnsan çorak toprağa döndüğü zaman olur…
Umudum odur ki, bu çorak topraklar gün gelir, İslam’la filizlenir…
Lakin sizi bir gül bahçesine davet etmek istemiyorum…
Sizi, İslam’sız bir dünyaya davet etmek istemiyorum…
Bugün intihar, saldırgan, işgaller, isyan hepsi de İslamsızlıktan doğar.
İslam hayattır, İslam güzel ahlakadır.
Eğer insan vicdanlı ve dürüst olursa bir yaprak misali sararmaktan kurtulur. O zaman insan yeşil ağaca benzer, bırakın kök salsın.
Emperyalizm ve Batı Tanrıyı öldürdü. Arkasından merhameti öldürdü.
Hâlbuki Ahlak; insanın iyi davranışıdır.
Kur’an’da özne insandır.
İnsan üç şekilde dalgalanır.
Birincisi:
‘Hareket halinde olan bayraktır.’
İkincisi:
‘Hareket halindeki bayrak değil rüzgârdır.’
Üçüncüsü:
‘Hayır, hareket halinde olan zihindir.’
Kur’an okunduğu zaman insan zihninde bir dalgalanma meydana gelir. Siz o zaman Kur’an’ı okuyorsunuz demektir.
Tıpkı 312 kişinin önünde duramadığı gibi, sayınızın az olması önemli değil, zihniniz dalgalandıkça, örümcek ağı gelsin aklınıza…
Çünkü Kur’an 14 asır önce yaşanmış olması bir hayattan ibarettir.
Burası çok önemlidir.
Kur’an’ı Kerim mealini dört noktadan anlamaya çalışalım.
- Üslup noktasından:
Kur’an’ı Kerim çoğu kez varlığın dil ile okunur. Bütün her şeyi anlatırken ‘biz’ dili kullanır. ’Biz’ de maksat Allah’tır, Allah her yerdedir.
- Yeminler noktasında Arapçada yemin birini yüceltmek için yapılır. Allah kendi dışında hiçbir şeyi yüceltmez! Yüce olan tek şey Allah’tır.
O halde ayetlerde geçen ‘yemin’ ifadesini okurken ‘dile gelsin’ diye okumak, daha doğru olmaktadır. Dile gelsin, şahitlik etsin ifadeleri anlama daha uygun düşmektedir.
- Kıssalar noktasından:
Önce her peygamberin yaşadığı kendi tarihi içinden anlamak icap eder. Yani dönemin tanrı, devlet, din telakkileri bilmek gerekir. O devletin arması, flaması, sembolü bilmek gerekir.
Yelkenli gemi Fenikelilerin, Cin ve peri, Babil’ in, boğa/bakara, Mısır’ın, balık Asur’un Tanrı devlet sembolleriydi. Kur’an da geçen bazı olaylar bizim için bir mucize, kehanet ve sır olarak kalacaktır. Mesela kuş, Hititlerin tanrı devlet sembolüydü. Karınca Saba’nın,
Demek ki Kur’an da geçen kıssaların geçtiği bu yerle hakkında tarihi, sosyolojik ve dini yapıları bilinirse o zaman işler mitolojik olmaktan çıkar.
- Mucizeler noktasından:
Mucize doğaüstü, kural dışı şeyler demek değildir. Mucize aciz bırakan şey demektir. Mesela güneşin doğuşu ve batışı bizim için normal bir şeymiş gibi görünür. Oysa bu iş bir mucizedir. Çünkü güneşin doğuşu da batışı da insanı aciz bırakır.
- Mesela ayın yarılması hadisesi mucize değildir, bizzat ayın kendisi mucizedir. Diğer bir şekilde söylemek gerekirse mucize, yaratılışın bizzat kendisidir. Güneşin doğuşu ve batışı insanı aciz bırakmaktadır.
- Kur’an’ı Kerim bu yaratılışlara ve bu olaylara ısrarla ‘Ayet’ der. Bu anlamda Kur’an mucizeden hiç bahsetmez. Yaratılmış olan her şeye ‘ayet’ der.
- Kur’an’ı Kerim’in ortaya koyduğu İslam, söz ve eylem birliğidir. Bu anlayış Yahudilikte ‘mucize’ kavram şeklinde kullanılmıştır.
- Hıristiyanlık buna ‘kehanet’ demiştir.
- Mecusilikte ‘bekleyiş’,
- Sabilikte ‘Astroloji’,
- Hinduizm’de ‘meskenet’ (fakirlik Miskinlik, beceriksizlik. Yoksulluk, (durgunluk, tembellik, uyuşukluk),
- Budizm de ‘ıstırap’,
- Hermetizm’de ‘büyü/tılsım’ denmiştir.
- İslam’da din, söz ve eylemden ibarettir. Eylem, amel ve Salihat demektir. O da iyilik güzellik ve doğruluk içinde çalışmaktır.
- İnsanlığın karşısına Hz. Peygamber söz ve eylemle çıkmıştır. Hem zaten insanın imtihan olmasının objektif başka bir yolu yoktur.
- Kur’an insanın önce aklına vicdanına hitap etmiş, uyandırdıktan sonrada eyleme çağırmıştır.
İslam’ın üzerine bina edildiği temel kavramlar şunlardır:
- Allah, Ruh, Şeytan, Melek, rızık, vahiy, peygamber, kitap, ahiret, cennet, cehennem, namaz, oruç, hac, zekât, cihat, hicret, tövbe, adalet, emanet, ehliyet…
- Ayrıca Kur’an 350 civarında bir kavramı analiz yapıldığında, verilen mesajın anlaşılması daha kolay olacaktır.
- Kur’an’ın ele aldığı kişi ve olaylar tarihin konusu olsalar da, onların üzerinden verilen mesajlar evrenseldir.
- Her doğan çocuğa Âdem olarak görmek gerekir. Çünkü âdem kıssası her doğan çocukla birlikte yeniden başlar.
- Âdem Kıssasında bizim için insan, şeytan, kötülük, iyilik, kadın, erkek, günah, tövbe, pişmanlık, bilgi, akıl vs bahsedilmektedir.
- Hayata atılan her genci Yusuf olarak görmek gerekir. Çünkü Yusuf kıssası her gençle birlikte yeniden başlar. Yusuf kıssayla da; Haset, hile, entrika, yalan, ihtiras, şehvet tutkusu gibi dürtülere karşılık bilgelik, adalet, güven, dostluk, kardeşlik, vefa, söz gibi temel insanlık değerleri anlatılır.
- Veda hutbesinde Allah Resulünün bir vasiyeti vardır. ‘Bu sözlerim burada bulunanlar bulunmayanlara iletsin.’ Belki onlar daha iyi anlarlar.
- ‘Yasin’ Ey yaşayan insan! Sözüm sanadır. İşte yaşayan Kur’an budur.
Mahmut ALYOL