DİNDE ZORLAMA YOKTUR

logo5

DİNDE ZORLAMA YOKTUR

Seçildiği meclisten “Dışarı!” diye bağırmak…

Bu kadına haddini bildirin” diye üzerine yürümek…

Bir esnafın ezan vaktinde ki dükkânını kapatmaya zorlamak…

İnsanların seçtiği dünya görüşü ve yaşam tarzı karşısında, tanrı’nın bekçisi pozlarına bürünmek…

İslami dünya görüşü ve yaşam tarzı üzerinde yapılan, zorbalıklara yazı yazmak meydanlarda, sokaklarda, nihayetinde mahkemelerde yüzleşmek…

Allah’ın kitabı der ki:

Sen ancak bir hatırlatıcısın. Dayatan bir zorba değilsin.”

Ğaşiye; 88/21-22

Ayette geçen ‘Sen ancak musaytır değilsin’ifadesindeki musaytır, Türkçede satır sallamak  kasap bıçağı kelimeleri aynı kökten gelir.

Mekke’de Sen bir dayatan zorba değilsin diyen Kur’an, Medine’de dayatan bir zorba nasıl diyebilir.

Eğer zorbalık Mekke’de kötüyse Medine’de kötüdür.

‘Baskı ve zorbalık kalmayıncaya ve din Allah için oluncaya kadar onlarla savaşın. Şayet vazgeçerler, zalimlerden başkasına düşmanlık yoktur.’

Bakara; 2/193

‘Dinde zorlama yoktur’

Bakara; 2/156

Kur’an, peygamber üzerinden tüm Müslümanlara, din adına satır sallayan zorba değil; hatırlatan ‘müzekkir’ olmaları gerektiğini söylüyor.

Bir kimsenin ‘din ilişkisi’ üç türlüdür:

  • Dine girerken, zorlama yoktur.
  • Dinde kalırken zorlama yoktur.
  • Dinden çıkarken zorlama yoktur.

Yani Namaz, oruç, hac, başörtüsü gibi hükümlerin yaşanması konusunda zorlama yoktur. Her üçünde de ‘devlet zorlaması’ yoktur.

Ne Kur’an’da, ne de Hz. Peygamber’in sünnetinde herhangi bir zorlama yoktur.

Herkes hesabını yevmil kıyamette Allah’a verecektir. Öldürmek, çalmak, yol kesmek, gasp, hırsızlık, vurgun, soygun, iftira, fuhuş, zina gibi can, mal, ırz ve namus güvenliğini tehdit eden, ortak iyiyi (maruf) yani insan (kul) haklarını alenen çiğneyen suçlarda hukuk (şeriat) vazedildiğini görüyoruz. Dünyanın her yerinde hukuk, özü itibariyle bundan ibarettir.

Bu nedenle, Hz. Ömer’in dediği gibi “adalet mülkün temelidir.” Bundan sapıldığı an meşruiyet kaybedilir.

Namaz kıldı diye hapis, oruç tuttu diye sopa, başörtüsü taktı diye sürgün vs. cezalar kişiyi haklarından mahrum etmek olur.

İşte burası, zorbalığı önlemekle görevli meşru otoritenin, bizzat kendisinin zorbalığa dönüştüğü yerdir. Bu durumda ise düğümü “ma’şeri vicdan” yani saf bir yürek temizliği içindeki halk uyanışı, kitle itirazı çözer…

Dinden çıkmak isteyen için de zorlama yoktur.

Dine girerken veya dine girdikten sonra zorlama olmadığı gibi dinden çıkarken de zorlama yoktur. Yani ‘Ben bu dinden çıkmak istiyorum

Diyen birisine ‘Çıkamazsın’ diye zorlama yapılamaz. Nasihat, irşat ve ahireti hatırlatma ile yetiniliyor.

Maide; 5/54,

‘Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse, Allah onların yerine öyle bir topluluk getirir ki, Allah onları sever, onlar Allah’ı sever. Onlar mü’minlere karşı alçak gönüllü, kâfirlere karşı izzetlidirler; Allah yolunda cihad ederler; dil uzatanın kınamasından da korkmazlar. Bu Allah’ın lütfudur ki, dilediğine verir. Allah ise lütuf ve keremi pek geniş olan ve her şeyi hakkıyla bilendir.’

Yani musaytır (zorba) değil; müzekkir (hatırlatıcı) olmamız burada da isteniyor.

Çağımızda parayı yırtmanın veya bayrağı yakmanın devlete karşı gelmek olarak algılanması, hatta bazen anayasal düzeni zorla değiştirmek olarak yorumlanıp ölüm veya müebbet hapisle dahi cezalandırılması gibi.

Oysa o çağdaki insanlar bunu duysa “Bir kâğıdı yırttı veya bir bezi yaktı diye ceza mı olurmuş” derler ve şaşarlardı. Tıpkı bizim Ebu Hanife’nin Emevi sultanının kıldırdığı cuma namazına zorla götürülmeye çalışılması ve zinadan da işkence altında öldürülmesine şaşmamız gibi…

Bakınız, ‘Din bir vicdanı işi’ değil; ‘Vicdanla başlayan bir iştir.’ Kökünde sevgi ve merhamet, gövdesinde akıl ve vicdan, dallarında özgürlük ve adalet, meyvelerinde ise dünya ve ahiret mutluluğu vardır.

Tapınak ve keşiş dininden değil; gerçek hayat dininden bahsediyoruz.

Bu dinin kilisesi, papazı, din adamı, keşişi, rahibi yoktur.

İslam imanı halkın gönlünde yaşar, ‘ma’şeri vicdanda’ kök salar, özgür vicdanlarında boy atar.

Toplum için yaşam kaynağı olan ‘Adalet devleti’ vardır. Onunla da can, mal, akıl, nesil, ırz gibi insanoğlunun temel değerlerini koruyup kollar; her tür zorbalığa mani olur.

İslam’da devletin manası bundan başka bir şey değildir. Bir kimse İslam’dan döndü diye İslam’ın şerefi azalmaz. İslam kişiyle değil; kişi İslam’la şeref kazanır. İzzet ve şeref bütünüyle Allah’a aittir. Dünya zaten zorbalardan geçilmiyor.

Şu kalpsiz dünyanın kalbi’, insanlığın basireti ve vicdanı olan Kur’an’dan dahi din namına zorbalık çıkarılacaksa, artık “tuz” kokmuş demektir…

Mahmut AKYOL

 

Yer işareti koy permalink.

Yoruma kapalı.