KUR’AN’DA Kİ İSİM, KAVRAM VE OLAYLARA KISA BİR BAKIŞ

logo5

KUR’AN’DA Kİ İSİM, KAVRAM VE OLAYLARA KISA BİR BAKIŞ

Kur’an’da yeri ve zamanı belli olmayan olaylardan bahsedilir. Kur’an’da bazı olaylar şahıslandırılmıştır. Yine Kur’an’da mecaz kullanılan kavramlar vardır. Örneğin isim olarak geçen “Maymun” bunlardan biridir.

Maymun denilince Müslümanın aklına hemen; Darwin’nin “Evrim Teorisi” gelir.

Bilimsel hiç bir dayanağı ve değeri olmayan bu konu üzerinde bir münakaşa sürüp gider.

Kur’an’ı Kerimde “Maymun” ismi üç yerde geçer. “Aşağılık maymunlar olun” sözü acaba niçin kullanılmıştır?

Kur’an’ı Kerimi tarihsellikten çıkarıp evrenselliğe getirdiği vakit, bu mesajın ve olayların bütün zamanlar için olduğu görülür. Olayların bütün zamanlar boyunca bir ibret ve öğüt olduğu anlaşılır.

Kur’an’ı Kerim, “Aşağılık Maymun olun” ismini bazı topluluk ve insanlar için kullanmıştır.

Peki, kim bunlar?

Bunlar sen, ben, o olabilir.

Şu ülke, bu ülke olabilir.

Şu topluluk, bu topluluk olabilir.

Yoksa burada yalın bir şekilde Hayvanat Bahçesinde ki maymunlardan bahsedilmiş değildir.

İslam, insanı ve toplumları davranışları itibariyle sorumlu tutuyor, bu yönleri itibariyle kınıyor ve cezalandıracağını söylüyor.

Aşağılık Maymunlar sözü önce, İsrail Oğullarının Cumartesi yasağını çiğneyenler için kullanıldığını görüyoruz. Çünkü Allah o günü, İsrail Oğulları için infak günü, paylaşma, sahip olmama ve mülkiyet edinmeme günü ilan etmişti. (2/65)

Allah, bu yasak çiğneyenleri hem öncekilere, hem sonrakilere ibret ve sakınmaları için bir öğüt yaptı. (2/66)

Aynı kavramı, Araf Suresi 166. ve Maide Suresi 60. Ayetiyle anlattı.

Anlatılan şey şuydu:

Allah’ın koyduğu yasakları çiğneyip/değiştirenler, O’nun katında en büyük suç işleyenlerdir. Allah’ın lanet ettiği, çok kızdığı, kendilerini Aşağılık Maymunlara benzettiği kimseler bunlardır. Bunları öbür dünyada çok büyük cezalar beklemektedir” denildi.

Maymun olmaktan ne kastedildiğini anlamak için bu ayetlerin altına ve üstüne bakmak gerekir.

Mesela; Araf Suresi 166. Ayetini okumadan önce 169 gitmek içap eder.

Yine Maide Suresi 60. Ayetinden sonra gelen 61, 62, 63, 64 ile birlikte okumak gerekir.

İsrail Oğulları için söylenen “Cumartesi Yasağı” gününü daha sonraları İslam Dininde; anlık, günlük vakte çekildi. Yani her an, her gün, her vakit sahip olduğunuz şeylerin ihtiyaçtan fazla olanını infak edin ve paylaşın denildi.

Çünkü Allah, yeryüzünü bütün insanlar için vatan kıldı. Hiçbir yerine sınır çizilmesini, burası benim denilmemesini, kimsenin üzerinde mülkiyet/hak iddia etmesini istemedir.

Bilakis yeryüzündeki tüm sahiplenmelerin kaldırılmasını, başlangıçta oluğu gibi dünyanın evrensel “adalet ve barış” yurduna (Cennet) çevrilmesini istedi.

Fakat muhteris olanlar bunu anlamadı, bu büyük ideali tam tersine kendi mülkiyetine geçirdi, tekeline aldı.

İsrail Oğulları Cumartesi yasağını delmek için akıllarınca şöyle formül buldular. Cuma akşamından kıyı sularına attıkları balık ağlarını pazar sabahı gelip çektiler. Böylece güya hem cumartesi yasağına riayet etmiş, hem de balıklardan vazgeçmemiş oldular.

Hâlbuki bu tür yasaklar onların nefislerine hâkim olma ve ruhî bir terbiyeden başka bir şey değildi. Fakat onlar hırs, tamah ve aç gözlülükleri yüzünden bu yasağı deldiler ve anlamak istemediler.

Böylece mülk hırsı, İsrail Oğullarının karakteri oldu. Akılları tutuldu, vicdanları paslandı, yürekleri karardı ve bu günkü azgınlıklarının sebebi oldu.

Demek ki arzu ve iştahlarına gem vuramayanlar, Maymun iştahlı tipler oluyor, hem kendisinin ve hem de insanlığın huzurunu katlediyor!

İlmiyle amel etmeyenlere nasıl ki “kitap yüklü eşlekler” dendi ise; açgözlülük, kibir, öfke, hırsta insanları “aşağılık maymunlar” yaptı.

Din, ticaret, siyaset döngüsü içinde olanlar, haram yiyicilik, kara para, rüşvet, yalan, dolan, entrika üzerinde dönenler; manen domuza dönüştü.

Tağut’a tapanlar (Dünyaya ve içindekilere) ise haram yiyen, rüşvet, yolsuzluk ve yetim malı ile karnını dolduranlar; bunlarla zenginleşmiş maymun iştahlı ve domuz tiynetli kimseler oldu.

Sonuç olarak denilebilir ki bu mesaj, bütün zamanlar boyunca bir ibret ve öğüt olarak tüm insanlığa bunları anlatır. Yoksa Hayvanat Bahçesinde ki maymunlardan bahsedilmiyor!

Mahmut AKYOL

 

 

IRKÇI İSRAİL OĞULLARI, FİLİSTİNİN KANINI DÖKÜYOR!

logo5

IRKÇI İSRAİL OĞULLARI, FİLİSTİNİN KANINI DÖKÜYOR!

7 Ekim 2023 den beri ırkçı, İsrail Oğulları, Filistinli Müslümanların kanını döküyor, canını diri, diri yakıyor!

Ne hazindir ki, kısır çekişmelerden ibret, Amerika, Rusya ve AB ülkeleri burnumuzun dibinde İsrail için çalışıyor.

Kürt’ten çok bünyesinde Ermeni’yi barındıran PKK, PYD taşeron sürüleri, korsan İsrail Oğullarıyla Filistinli Müslümanlar arasında bitmek tükenmez savaş duruyor.

Muharref Tevrat’a göre Rab Yahova bütün İsrail Oğulları, diğer bütün milletlerden üstün gördü.

Bu sebeple; Yahudiler şımardılar, aslına bakılacak olursa bütün Yahudiler şeytanlaştılar, bir hırs ve hırsızlıktık içine düştüler.

Muharref Tevrat’ta göre Rab Yahova:

“Bütün milletleri köle, yalnız kendilerini efendi saydılar.

Diğer taraftan; milletlerin ellerindeki mallar, Yahudileri çalınmış malları gözüyle baktılar.

Dünyadaki bütün huzursuzluğun kaynağı burada yatar.

Yani İsrail Oğullarını bunun için azdılar.

Asırlar boyu Yahudi milleti, Allah’a ve Ona inananlara karşı savaş açtılar.

Yahudi milleti, sonunda uslanmadılar, yer ile yeksan oldular.  

Muharref Tevrat’ın gizli yorumu olan “Talmut ve Tora”, Siyonistleri sürekli olarak “yak, yık ve yeniden inşa et,” fikrine yöneltmiştir.

Bu sebepledir ki, dünyada ve Ülkemizde huzursuzluk bitmiyor. Siyonistler bu yolları kullanarak insanların, özellikle Filistinli Müslümanların kanını dökmüş, dünyanın altını üstüne getirmiştir.

Altın, petrol, uyuşturucu ve silah tüccarları Siyonistlerden soruluyor. Dünya, bu savaşa karşı koyabilmek için varını/yoğunu ortaya koyuyor…

Yahudiler, Ortadoğu halklarını yıllarca tesir altında tuttular. ABD her geçen gün Türkiye’nin etrafında üsler kurarak Türkiye’yi İsrail’e karşı ablukaya almıştır.

Siyonist Önderleri Protokolleri” adlı kitapta:

Siyon yılanı dünyayı çevreleyerek yutmuştur. Yılanın başı ulusların kalplerine girecek ve onları çürütüp yok edecektir. Siyon’dan yani Kudüs’ten harekete başlayan yılan, zaferle zincirini tamamlayacak, sonra yine oraya dönecektir. Başladığı yere dönmeden önceki son hedef de İstanbul’dur.”

İşte Siyonizm’in hedefi bize, “İsrail zulmünün neden bitmeyeceği” gösterir! Siyonizm, Firavunlar gibi gücünü iktidarından alır.

O güç paradır…

Önce belirteyim ki, dünyayı açık cezaevine çevirenlerin başını çeken katil ve korsan İsrail’dir. Onun arkasında ki ABD Derin Devleti, Evanjelistler, Pentagon, Neoconlar’dır.

ABD de yaşayan Yahudiler, sanat, sağlık, hukuk, sinema, basın, medya, siyaset, ekonomi, ticaret, sanayi, bankacılık gibi sektörlerin başında bulunur.

Yahudi Siyonistlerin azması, sapması, şımarması bundandır!

Fakat unutulmasın ki, her Firavunun gelmesiyle birlikte bir Musa’da gelmiştir

Yukarıda belirtildiği gibi Yahudilerin dünyaya ve dünya üzerindekilerine karşı bir kin ve öfkesi vardır.

Konumuza ışık tutması açısından önemli gördüğüm şu olayları sıralayalım.

  1. Haçlı Savaşlarında 4 milyon Müslümanı katledildi.
  2. 1839 itibaren aralıksız sürdürülen Batılılaşma hareketleri sonunda 3 Milyon km kare toprak elimizden uçup gitti.
  3. 1900 yıllardan bu yana Batı’nın başlattığı savaşlarda İslam coğrafyasında 4 milyonu aşkın insan yaşamına son vermiştir.
  4. Birinci Dünya Savaşında, iki büyük imparatorluğun yaşamına (Avusturya-Macaristan ve Osmanlı İmparatorluğu) son verilmiştir.
  5. Anadolu’nun işgali Çanakkale’den, İzmir’den değil, Filistin’den başladı.
  6. Ruslar Kars’a girdiklerinde İngiliz’ler Filistin’e Yahudiler adına el koymuştur.
  7. Daha sonra görülecektir ki, “Birleşmiş Milletler” Yahudilerin İşgalini kolaylaştırmak için dünyayı seferber edecektir.
  8. Yahudiler İkinci Dünya Savaşını istedikleri biçimde yönlendirecektir.
  9. Birinci Dünya Savaşında 32 milyon, İkici Dünya Savaşında 75 milyon insan ve Müslümanın kanı Yahudi kasalarına paraolarak akmıştır.

Sosyolojik gerçeklerin söylediği şudur:

Kim ne söylerse söylensin, İkinci Dünya Savaşından sonra kurulan küresel düzen çökmüştür. Bunu durdurmak mümkün değildir.

Şimdilik çöküşün önünde Çin, Rusya, İran ve Türkiye engel olarak görülüyor.

Evet, Size gücü tanrılaştırmış ABD, İngiltere, AB ve İsrail’den bahsediyorum…

Irak, Afganistan, Pakistan, Suriye, Yemen, Libya, Cezayir, Somali, Asya da ki azınlık savaşları, Bosna, Mısır, Filistin, İran ve Türkiye de ki olayların tamamı dünya Siyonizm’i, Papalığı ve Pentagon hâkimiyeti için yapılmaktadır.

Eğer Müslümanlar mezhep anlaşmazlıklarından ve asabiyetten kurtulur, yönetimlerini adalet üzere döndürür, rotalarını uydurulan dinden, indirilen dine çevirir, yüksek teknolojiyi yakalarsa, o zaman kimse bu gücün karşısında duramaz!

İnancım odur ki:

Filistinlilerin pasif direniş içinde olmaları hassas yürekleri telaşlandırmasın. Mazlum Filistinli cılız çocuğun attığı bir taş değil İsrail’i, Cihanı yıkmaya yetecektir!

Mahmut AKYOL

 

 

FİLİSTİN TOPRAKLARINDA KOPARILAN KIYAMET

logo5

FİLİSTİN TOPRAKLARINDA KOPARILAN KIYAMET

Allah, bir kavmi bir kavimden üstün tutmamıştır. Bir ayrıcalık göstermemiştir. Allah, herkesin rızkını çalışmasının karşılığında vereceğini söylemiştir. Hırsızlığı, çalmayı, haksız kazanmayı ve hırs yapmayı yasaklamıştır.

Ancak; Muharref Tevrat’ın tefsiri Talmut ve ırkçılığı telkin eden Tora böyle söylemiyor. Bu kaynaklar, Yahudilerin dünya barış ve huzurunu çıkar için yok edebileceklerini, hırsızlık, çalmak ve hırs yapmak gibi davranışlarda buluna bileceklerini normal görüyor. Çünkü Rab Yahova Yahudileri üstün (!) yarattığını söylüyor.

Bu sebepledir ki milletleri soymak, onların sütlerini emmek, onları borç içinde bırakmak tarih boyu Yahudilerin karakteri olmuş, bunun için de gizemli, şeytani, dinci ve ırkçılıklarından asla vazgeçmemişlerdir.

Bütün milletleri köle, yalnız kendilerinin efendi olacağı bir dünya tasarlamak için Kabalist Düşünüce sürekli şekilde Hahamlar, Siyon önderleri ve Masonlar tarafından beslenmiştir.

Yahudilerin 5000 yıllık rüyaları, vadedilmiş topraklara geri dönme maceraları dünyaya çok pahalıya mal olmuştur. Bu konu bir/iki sözle anlatılacak gibi değildir. Zira Kur’ar’da en çok anlatılan kavim İsrail Oğullarıdır.

Tarih boyu İsrail Oğulları fitneci yapıları itibariyle durdukları yerde durmamış, gittikleri her yerden kovulmuşlardır. Ellerine geçirdikleri maddi güç sebebiyle şımarmışlardır. İran’dan, Roma’dan, İspanya’dan ve 2. Dünya Savaşında Almanya’dan olduğu gibi, insanlık vicdanında kabul görmemişlerdir.

İsrail Devletinin Filistin Toprakları üzerinde kurulmasını ilk aşama, merkezi Filistin olan ve Nil’den Fırrat’a kadar uzanan topraklar üzerinde (Arzı-Mevut) kurulacak olan dünya devleti asıl hedef sayılmıştır.

Buna Siyonizm’in soluğu yeter mi bilmiyorum… Ama bakarsınız bir gün Theodor Herzl’ i makamından kovar, insanlığın ölmemiş vicdanından bir Abdülhamit çıkar ve bu şımarıklığa son verir, kim bilir…

1879 da tertip edilen 1. Dünya Siyonist Kongresi kararları doğrultusunda Siyonistler, “Filistin toprakları üzerinde bir Yahudi devleti kurmaya çalışsalar da” inanıyorum ki, döktükleri masum kanları içinde bir gün boğulacaklardır. Eşyanın kanunu bana bunu söyletiyor.

Yahudi devleti kurulması çalışmasını Haham Theodor Herzl başlatmış olsa da, daha sonraki çalışmalara parasal yardımda bulunanların başında “Rothschild”, “Rockefeller ve Morgan” aileleri gelmiştir.

Uluslararası Efendiler gizli çalıştıklarından sömürücü, köleleştirici güç olarak karşımızda daima ABD, Rusya ve Batı Devletleri görülmüştür. Oysa Yahudiler, ABD ve diğer ülkelere de hâkimdirler.

Örneğin ABD ‘de adeta iki hükumet var gibidir. Görüneni, Washington merkezli, görünmeyeni Newyork  merkezli olanıdır. Görünen ABD’nin yoksul, işsiz, evsiz, uyuşturucu bağımlısı, okuma oranı düşük ve borç batağına düşmüş kesimi, diğeri ABD’yi yöneten uygar ve ekonomik sorunu olmayan kesim…

Bu da üç semavi dinin babası saydıkları “İbrahim ve zürriyetine” sözde dünyayı miras olarak vermesi hikâyesidir.

İbrahimli dinler” diye dolaşanların kimlere hizmet ettiğini şimdi daha iyi anlaşılmaktadır. “Siyon Önderlerinin Protokolleri” iyi okunmalıdır.

Ne zaman ki Yahudiler Avrupa’dan kovuldular, bundan dolayı Yahudiler, İslam toprakları (Filistin) üzerinde bir yer bulmaya çalıştılar.

Filistinliler kendi topraklarını geri almak için kana susayan Yahudilerle savaşıp durdular.

Armageddon, Yahudilerin dünyanın sonuna doğru yapacakları büyük savaşın adıdır.

Orta Doğu’da İsrail’in kurulmasından bu yana, Siyonizm’e hizmet edenler vardır. Bunların başında ABD askeri gücü gelir.

Orta Doğu’da gelinen aşamada, ‘Yeni Ortadoğu’ haritası içinde bazı ülkeler bölündü, bazıları federasyon haline geldi, sebebine gelince; yeni İsrail Devleti’ni ortaya çıkarmak asıldır.

Büyük Orta Doğu Projesi sadece İslam Dünyasını değil, Türk Dünyasını da hedef alıyor. Kıyamet Savaşı, bizlerin de sonu olabilir.

Türkiye; Irak ve Suriye’de olduğu gibi İran konusunda da ABD’nin tuzağına düşebilir.

Allah, her hangi bir kavmi bir kavimden üstün tutmamıştır. Bir ayrıcalık göstermemiştir. Allah, herkesin rızkını çalışması karşılığında vereceğini söylemiştir.

Allah hırsızlığı, çalmayı, haksız kazanmayı ve hırs yapmayı yasaklamıştır.

Ancak; Muharref Tevrat’ın tefsiri Talmut ve ırkçılığı telkin eden Tora böyle söylemiyor.

Bu kaynaklar, Yahudilerin dünya barış ve huzurunu çıkar için yok edebileceklerini, hırsızlık, çalmak ve hırs yapmak gibi davranışlarda buluna bileceklerini normal görüyor.

Çünkü Rab Yehova Yahudileri üstün (!) yarattığını söylüyor.

Bu sebepledir ki milletleri soymak, onların sütlerini emmek, onları borç içinde bırakmak tarih boyu Yahudilerin karakteridir.

Bunun için Yahudiler gizemli, şeytani, dinci ve ırkçılıklarından asla vazgeçmemişlerdir.

Bütün milletlerin köle, yalnız kendilerinin efendi olacağı bir dünya tasarlamak için Kabalist Düşünüce sürekli şekilde Hahamlar, Siyon önderleri ve Masonlar tarafından beslenmiştir.

Yahudilerin 5000 yıllık rüyaları, vaat edilmiş topraklara geri dönmektir.

İsrail Oğulları’nın bu maceraları dünyaya çok pahalıya mal olmuştur.

Zira Kur’an’da en çok anlatılan mevzu, İsrail Oğullarıdır.

Tarih boyu İsrail Oğulları fitneci yapıları itibariyle durdukları yerde durmamış, gittikleri her yerden kovulmuşlardır. Ellerine geçirdikleri maddi güç sebebiyle şımarmışlardır.

İran’da, Roma’da, İspanya’da ve 2. Dünya Savaşında Almanya’da olduğu gibi, insanlık vicdanında bile kabul görmemişlerdir.

İsrail Devletinin Filistin Toprakları üzerinde kurulmasının ilk aşaması, merkezi Filistin olan ve Nil’den Fırat’a kadar topraklar üzerinde kurulacak olan dünya devletidir.

Buna Siyonizm’in soluğu yeter mi bilmiyorum…

Ama bakarsınız bir gün Theodor Herzl’i makamından kovan bir Abdülhamit çıkar ve bu şımarıklığa son verir, kim bilir…

1879 da tertip edilen 1. Dünya Siyonist Kongresi kararları doğrultusunda Siyonistler, “Filistin toprakları üzerinde bir Yahudi devleti kurmaya çalışsalar da” inanıyorum ki, döktükleri masum kanları içinde bir gün boğulacaklardır.

Eşyanın kanunu bana bunu söyletiyor.

Yahudi devleti kurulması çalışmasını Haham Theodor Herzl başlatmış olsa da, daha sonraki çalışmalara parasal yardımda bulunanların başında “Rothschild”, “Rockefeller ve Morgan” aileleri gelmiştir.

Uluslararası Efendiler gizli çalıştıklarından sömürücü, köleleştirici güç olarak karşımızda daima ABD, Rusya ve Batı Devletleri görülmüştür.

Oysa Yahudiler, ABD ve diğer ülkelere hâkimdirler.

Misal olarak ABD ‘de adeta iki hükumet var gibidir.

Görüneni, Washington merkezli, görünmeyeni New York merkezli olanıdır. Görünen ABD’nin yoksul, işsiz, evsiz, uyuşturucu bağımlısı, okuma oranı düşük ve borç batağına düşmüş kesimi, diğeri ABD’yi yöneten uygar ve ekonomik sorunu olmayan kesim…

Bu şifre, Tevrat’ta başlanan işin tamamlanmasını anlatılmaktadır.

Bu da üç semavi dinin babası saydıkları “İbrahim ve zürriyetine” sözde dünyayı miras olarak vermek hikâyesidir.

İbrahimli dinler” diye dolaşanların kimlere hizmet ettiği şimdi daha iyi anlaşılmaktadır.

Siyon Önderlerinin Protokolleri” iyi okunmalıdır.

Mahmut AKYOL

 

 

 

DAVUD’UN YILDIZI

logo5DAVUD’UN YILDIZI

Davud’un Yıldızı, Yahudiler için önemlidir.

Yahudiler, haftanın altı gününde çalışmış, yedinci günü dinlenmeye çekilmiştir.

Davud’un Yıldızı, Yahudiler için MÖ 1000’yıldan beri millî sembolüdür.

Yahudiler, yurt olacak Filistin’de bir devlet kurmaya çalışmıştır.

İsrail Oğulları, merkezi Filistin olan, (Arzı-Mevut) Nil’den Fırat’a kadar uzanan topraklar üzerinden İsrail Devleti kurmak istedi.

Allah, bir kavmi, bir kavimden üstün kılmadı. Bir kavmi bir kavimden ayrıcalıklı yapmadı.

Fakat Rab Yahova, Yahudileri Talmut ve Tora’ya göre üstün (!) yarattığını söyledi.

Allah, canlıların rızıklarını taksim etti.

Fakat Yahudiler buna yetinmediler.

Yahudiler, milletleri derilerine kadar soydular.

Onların sütlerini emdiler.

Onları borç içinde bıraktılar.

Bunun için Yahudiler şeytani, dinci ve ırkçı davranışlardan asla vazgeçmediler.

Yahudiler bütün milletleri köle, yalnız kendisinin efendi olduğu bir dünya tasarlamak istediler.

Yahudiler sürekli şekilde Kabalist Düşünceden beslendiler.

Yani Yahudilerin 5000 yıllık rüyaları, vaat edilmiş topraklara geri dönme macerası, dünyaya çok pahalıya mal olmuştur.

Kur’an’da en çok anlatılan kavim, İsrail Oğullarıdır.

Tarih boyu İsrail Oğulları yapıları itibariyle durdukları yerde durmadılar.

Gittikleri her yerden kovuldular.

Ellerine geçirdikleri her maddi güç sebebiyle, fitneci yapılarından asla vazgeçmediler.

Arzı-Mevut, Haham Theodor Herzl’in idealiydi.

Haham Theodor Herzl, İkinci Abdülhamit ile ilgili hatıratlarında demiştir ki; Osmanlının bütün borçlarına karşılık İkinci Abdülhamit’ten alamadığımız Filistin topraklarını ittihatçılardan yarım teneke altına aldık…

Yahudi devletinin kurulması çalışması, Haham Theodor Herzl başlatmış olsa da, daha sonraki çalışmalara parasal yardımda bulunanların başında “Rothschild ve Morgan” aileleri geliyordu.

1879 da tertip edilen 1. Dünya Siyonist Kongresi kararları doğrultusunda Siyonistler, “Filistin toprakları üzerinde bir Yahudi devleti kurmak istemişlerdi.

Yahudilerin Uluslararası Efendileri olan ABD, İngiltere, Rusya ve Batı Devletleri’de destek çıkmıştır.

ABD’nin kendine ait resmi bir Merkez Bankası yoktu. “Federal Rezerv” adıyla, birkaç Efendi bankerin oluşturduğu özel bir kuruluş, Amerika ekonomisine hâkimdi. Merkez Bankası gibi, para piyasaları yoktu.

Amerika’ya doları basan ve satan “Federal Rezerv” dir.

Yani ABD’ nin kendine ait bir parası yoktu. Dolar ise karşılığı olmayan hayali bir paradır.

Başkan KennedyHazine Bakanlığı’na, gümüş karşılığında para basma yetkisi alması, 4 trilyon dolara yakın ABD doları piyasaya sürmesi üzerine, 22 Kasım 1963’te öldürülmüş ve bastırılan dolarlar piyasadan toplatılmıştı.

Bir doların sağ tarafındaki daire içinde üst kısımda, simetrik olarak birbirine geçmiş iki eşkenar üçgenden oluşan 6 köşeli Davut Yıldızı vardı.

Şimdi, “Siyon Önderlerinin Protokolleri’ni” iyi okunmalıdır.

Kur’an penceresinden bakıldığında, İlahi adalet şöyle tecelli eder!

De ki: ‘Hak geldi, bâtıl yok oldu. Zâten bâtıl yok olmaya mahkûmdur!’

İsra Suresi 81 Ayet

İnsan fıtratına aykırı sistemler, birer ikişer yıkılmış, İsrail’de er/geç yıkılacaktır! Fakat İslam Medeniyeti uykusundan yeni/yeni uyanmaktadır!

Milletim, duy beni!

Sözlerimi iyi dinle!

Parçalanmanın, ölüm olduğunu iyi anla!

Bayrak hürriyettin, özgürlüğün, bağımsızlığın sembolüdür.

Bayrak vatandır, namustur!

Vatan, bayrak, namus, adalet ve din milletlerin temeli ve çimentosudur.

Şimdi düz bir akıl (Aristo mantığı) kullanalım ve diyelim ki:

Eğer siz, binlerce Km uzakta bir takım ülkelerin, Irak, Suriye, Libya vb. yerlerde, burnunuzun dibinde cirit atanların ne işi var diye sormazsanız, o zaman siz düşmanla birlik içinde oluyorsunuz demektir!

İşte Allah’ın insana verdiği aklı kullanmak budur.

Her insan gibi Yahudiler de bir gün ölecektir. Ölüme sırası onlara da bir gün gelecektir.

Şimdi gelelim günümüzün Kutsal İttifakına.

PKK, YPG, FETÖ terör örgütlerinin arkasında duran Kutsal İttifak, ABD, İngiltere Batı ve İsrail güçleridir.

ABD’nin Irak’ı önce üçe bölmeye, sonrada Kuzey Irak’ta Yahudi Kürtlere dayalı bir devleti kurmaya çalıştı. Hepsi birlik olmuş Yahudi Kürtlere dayalı bir devlet kurmaya çalışıyor!

Mezhep ve ırkçılık temeline dayalı parçalama işinde ABD yalnız değil,  yanında İngiltere, Batı ve İsrail vardır…

Kutsal İttifak, PKK, YPG terör örgütleri eliyle İsrail’e Ermenistan’dan yol açmak istiyorlar.

Değil mi ki yukarıda sayılan devletler, varlıklarını ve geçimlerini ‘zulüm’ ve ‘haram’ üzerine kurmuşlardır.

İsrail, mazlumun kanını dökmeye ve içmeye devam ediyor.

Irak’ta ilk kurşunu atan, Saddam’a türlü yalanlar isnat eden güç ABD, İngiltere, Batı ve İsrail’dir.

Libya’da İngiliz çıkarlarını dikkate alan ajan Sisi aracılığıyla Ulusal Ordu Komutanı Hafter’e destek vermeyi sürdürmektedir.

Sonuçta; ‘Siyon Yıldızı’ , ‘Hıristiyan Haçı’ ve ‘İslam’ın Hilali’ arasında sürüp gelen Din Savaşı Kıyamete kadar sürecektir.

Yeter ki, Müslümanlar tek bir Ümmet olsun!

Yeter ki, Müslümanlar tek bir Adalet Devleti olsun!

Yeter ki, İslam dünyası, Emperyalistlerin tuzağına düşmesin!

Yeter ki, Müslümanlar tek bir ekmeğini paylaşsın!

Yeter ki, kanayan yarasını el birlik sarsın!

İşte din Kardeşliği budur.

O halde, Soros’un ve İsrail MOSSAD’ın oyununa gelmeden; Allah’ın ipine sarılalım!

Mahmut AKYOL

 

NAMAZDA HAYAT VARDIR

logo5

NAMAZDA HAYAT VARDIR

Namaz duadır, istiğfardır, tövbedir, tazarrudur, yere kapanmadır.

Namaz’da Hamd, Akit sözleşme, Kıyam, Rükû ve secde vardır.

Namaz’da yardımlaşma, dayanışma ve destekleşme vardır.

Namaz’a Allahu Ekberle başlanır. O Allah ki kerimdir,  cömerttir.

Hasan-ı Basri der ki:

“Bazı ümmetin bir putu vardır. Bu ümmetin putu da bilgi, iktidar ve servettir.”

Kur’an ‘da “nusuk” kavramı 9 yerde, “ibadet” kavramı 278 yerde geçer.

Nusuk Allah için yapılan şeylerdir. Bu sebeple “namazım Allah içindir” denilir.

Allah, Namaza insanın bedeniyle ve ruhuyla gelmesini ister.

Allah, yüzümüzü Kâbe’ye doğru çevirmemizi istiyor. Yani dünyanın neresinde olunursa olunsun, namaz kılan bütün Müslümanların hepsi yüzlerini Kâbe’ye çevirmişlerdir.

Namaz için bütün Müslümanlar tevhide çağrılmıştır.

Yani Kâbe’ye doğru yönünüzü döndürün Müslümanlar ‘Allahü Ekber’ demişlerdir.

Bu, Allah’tan başka kulluk edecek secde edecek hiç kimse yoktur demektir.

Sonra yüce Allah’a duyulan saygının gereği önünde eğilerek secde edilir. O Celâl ki, azameti önünde durulacak başka bir güç yoktur.

O’nun önünde bir toz zerresinden, yokluktan, hiçlikten başka bir şey olunmadığı, O’nun yüceler yücesi Rab olduğu duyularak alınlar coşkuyla yerlere kapanır.

Sonra alınlar yerden kaldırılır ve oturup, günahların bağışlanması için, kullarını rahmetiyle yarlıgaması için, doğru yola yöneltmesini, sağlık ve rızıkla niyetlendirmek için dua edilir.

O’nun haberini insanlığa ulaştıran Muhammed (sav)’e, ondan önceki peygamberlere, doğru yolu izleyen herkese Allah’ın selâm ve rahmeti dilenir.

Allah’tan bu dünya ve öteki dünya için iyilik, güzellik, ihsan etmesi niyaz edilir.

Sonunda da, başımızı sağa ve sola çevirerek namazdan çıkılır.

Peygamberimiz böyle namaz kıldı, böyle dua etti ve kendisini izleyenlere de böyle yapmalarını öğretti.

Namaz bir borç ödeme şekli değildir.

Namaz bir irtibat şeklidir.

Namaz miraçtır.

Kılınmaya çalışılan namaz gönülden olmalıdır, gönüle girip gönülden çıkmalıdır.

Deruni dilden, canı gönülden, samimi ve içten Allah’a inanmak, peygambere uymaktır…

Eğer bu ve buna benzer şeyler böyle yapılmıyorsa, o zaman sormak gerekir:

Siz ne yapıyorsunuz?“

Namazı gösteriş boyutundan çıkıp, ihlâs boyutuna getirmek gerekir.

Canı gönülden namaz kılmalı.

Namazı miraç bilmeli.

Allah’a en yakın yerin secde olduğu unutulmamalı.

Aslına bakılacak olursa, direk; iki kişinin arsasına dikilen değil, herkesin gelip geçtiği bir yere dikilendir. O da; “doğruluk ve dürüstlük” olabilir.

Çünkü “eminlik” kavramını tesis edecek olan şey, doğruluk ve dürüstlük ilkeleridir.

Bir kelâmı kibar söze göre “dinin direği” namaz denilmektedir. Bu söz, hadis değildir ve burası için söylenmesi de doğru değildir.

Yani namaz dinin direği değil, dinin gereğidir.

Müslümanlık lafla olacak bir şey değildir. Hacca gidip şeytan taşlayan birisi eğer içindeki kötülükleri de taşlamıyorsa, o zaman sormak gerekir:

Sen neyi taşladın?”

Eğer Allah bilinci ile yani O’ nu görüyormuşçasına bir hayat sürdürülebilirse, o zaman saf bir yürek temizliği içinde de O’na secde edilebilir.

İbadetlerin hepsinin amacı insanı özgürleştirmek, sınırlamak ve kötülükler karşısında tutarak ziyan görmesine mani olmaktır.

Kendini tutmak zor ve zahmetli bir iştir.

Bunun için gerekli olan yardım Allah’tan istenmelidir. Cenab-ı Hakk,  kuluna sevgi ve merhametiyle muamele edecektir İnşe Allah…

Kanaatimizce dinin direği “dürüstlük” tür.

Seninle Allah arasında yapılmakta olan bir ibadet, direk olmaz. Direk insanların gelip geçtikleri yere dikilmelidir.

Ancak dürüst davranışların sergilendiği bir ortamın tesis edilmesi sonucunda o ortama direk dikilmiş olur.

Din hayattan çekilir mi?

Evet çekilir.

Peki, bu iş nasıl olur?

Şöyle:

Din gelenek haline geldiğinde, din akıl, vicdan ve düşünceden uzaklaştığında, hurafe istilasına uğradığında, uçtu kaçtıya boğulduğunda, tarih hayat ve tabiatın dışına çıkarıldığında, kısaca gereği yapılmadığında; dinin hayattan çekildiğini görürsün.

Yine bugün dinin kaynağı olan Mushaf büyük bir saygıyla duvarlara asılmasını sürdürdükçe, ona abdestsiz dokunulmaz, salâvatsız dahi okunmaz denildikçe, Mushaf kutsandıkça dinin hayattan çekildiği görülmeye devam edecektir. 

Çünkü manasının anlaşılması noktasında gayret gösterilmiyor. Sadece teberrüken okunumakla, sadece ezberlemekle yetiniliyor. Bu da onu mehcur bırakıyor…

Bakın bir yangını söndürmek için su lazım. Her yerde de yangın var deniliyor. Söndürmek için su var, fakat suyu getiren yok.

Birçok sosyal alanda problem var.

Elimizde Kur’an, Sahih hadis var.

İşte Kur’an’ın hayattan çekilmesi de böyle bir şey. O hala ölülerin üzerlerine üflenip duruluyor.

Hayatın kendisi, mucizedir.

Ancak Allah, Peygambere iki şeyi mucize olarak verdi. Kur’an-ı Azim ve Hulg-ı Azim.  Muhakkak ki sen, yüksek (bir ahlâk üzeresindenmiştir.

 

Mahmut AKYOL