ZAMANIN SÖZLERİ: 2
Sevgi ve merhameti sonsuz Allah’ın adıyla…
Rengini, kokusunu Allah’ın sevgi ve merhametinden alan Müslümanlara selam olsun.
Gecesi, gündüzü ve gönlü huzur içinde olanlara selam olsun.
İyi, güzel ve doğruluk içinde olan Müminlere selam olsun.
Yalandan, zulümden ve vebalden uzak duranlara selam olsun.
Yaratan, yaşatan, koruyan, kollayan, yarattıklarına yol gösteren Rabbime şükürler olsun.
Kuru kuruya bir sevgi olmaz. Paylaşmakla, bölüşmekle ve dert ortağı olmakla olur.
Eğer elinizde verecek bir şeyiniz yoksa sadece gülümseyin yeter.
Çünkü ‘Hz. Peygamber, gülümsemek sadakadır’ buyurdu.
Bu sözleri her tarafa yayınla…
Kur’an’ı Kerimin metninde tahrifat yoktur. Fakat onu anlamada çok tahrifatlar olmuştur.
Kur’an’ı Kerimin asıl amacı, toplumların arsında sevgi ve merhameti yaymaktır. Bu yaymanın yolu, mülk ve infaktan geçer. Paylaştıkça sevginiz, paylaşmadıkça bencilliğiniz artar.
Kıyamet ‘ayağa kalkmak ’tır.
Yani üstüne ölü toprağı serpilmiş bir halkın ayağa kalkışı demektir. Bunlar bu dünyada olacak işlerdir.
Kıyamet günü, ölümden sonraki hayatın, yeniden ayağa kalkışıdır.
Namaz, oruç, hac vs ibadetlerin anlamları çok derindir.
Sadece birini ele alalım.
Cemaatle kılınan bir namazın tek başına kılınan namazdan 27 derece daha efdaldir.
Dindarlığın ölçüsü çok derindir:
Komşusu açken tok yatan bizden değildir. Harama el uzatan, hayâdan yüz çeviren, utanmayan, gönül incitmekten korkmayan, cehennem ateşini görünce ürpermeyen, yolda parçalanmış kuşa acımayan, bizden değildir.
Dediler ki:
‘Dünya hayatımızdan başka hayat yoktur. Ölürüz ve yaşarız. Bizi ancak zaman yok eder. ’Bu hususta onların bir bilgisi yoktur. Onlar sadece zanda bulunuyorlar.’ Casiye 24
Yani Zamanın yaratıcısı da Allah’tır. Hesaba çekecek olan da Allah’tır.
Hz. Peygamberimiz şöyle buyurdu:
‘Denizköpüğü kadar günahın olsa bile tövbe kapısı kapanmaz’.
Yani tövbe kapısı, günah sebebiyle kapanmaz. Buna zina, hırsızlık ve şirk dâhildir. Yeter ki ‘kul hakkı’ olmasın.
Kul hakkı, yediğin mağdurun hakkıdır. Dünyada helallik almak lazım gelir.
Âdem kıssası sembolik bir kıssadır. Âdem kıssasında gerçek üstü anlatım vardır. ‘Ekmek arslanın ağzında’ denildiğinde gidip hiç hayvanat bahçesinde ki arslanın ağzına bakıyor muyuz?
Şeytan, melek, Âdem…
Bunların hepsi insanı anlatır.
Şeytan insandaki kötülük dürtülerini anlatır.
Melekler insanda ve evrende Allah’ın iyilik güçlerini anlatır.
Âdem de insan türünü temsil eder.
Âdem dünyanın ilk masumiyeti iken, Şeytan vesvese verdi, kargaşanın içine soktu, Âdem kan dökmeye, fesat çıkarma başladı.
Şeytanın kendini Âdem’den üstün görmesi, yani kendini insanoğlunun kavminden, milliyetinden, cinsiyetinden daha ileri olduğunu öne sürerek kendini üstün görmüştür.
İslam’da gücü ele geçirmek esas itibariyle bir amaç değildir.
Bunun ne olduğu Hz. Peygambere sorulduğunda O da şu cevabı verdi:
“Bir elime ayı diğerine güneşi verseniz davamdan vazgeçmem” demiştir.
Dava gücün ele geçirilmesi değil, Bilgi, iktidar ve servetin Allah’a ait olmasıdır.
Mucize aciz bırakan demek olup olağandışı değil; olmakta olana denir.
Mesela ayın yarılması değil; ayın kendisi mucizedir.
Hz. Peygamberi öksüzü korumasından, Yoksulun yanında olmasından, asla yalan söylememesinden, mert, dürüst, emin kişiliğinden ve güzel ahlak sahibi olmasından tanırız.
İslam’da ruhbanlık Kesinlikle yoktur. Olmadığı gibi İslam, ruhban sınıfını ortadan kaldırmak için gelmiştir.
Kur’an’da en sert eleştirilerin ruhban sınıfına yöneltilmiş olması bu nedenle şaşırtıcı değildir. Çünkü Hz. Muhammed bir ‘din adamı’ değildi.
Yeter ki arkadaşlıklarımız yalan olmasın. Zira yalandan zulüm ve riyakârlık doğar. Şu üç günlük dünya için yalancı ve riyakâr olmaya ne gerek var!
Hepimiz bir damla sudan olmadık mı?
Sonunda aynı toprağa düşmeyecek miyiz?
O zaman bir birimize karşı kaprise, kibir ve üstünlük göstermeye, kin ve nefret duymaya ne gerek var!
Bunların altında kalmak, büyük vebaldir.
Mahmut AKYOL