YAŞADIĞIN DİN VE KİTAP SENİN HAYATINDIR! BU HAYAT KİMİN YANINDA, KİMİN KARŞISINDA OLDUĞUNU GÖSTERİR!
Cenab-ı Allah, Tevrat’ı, İncil’i hak kitaplar olarak Kur’an’dan önce indirirdi. Zamanla Tevrat ve İncil tahrif oldu. Fakat Kur’an, Kıyamete kadarda bozulmayacaktır!
Ancak Kur’an ayetlerinin bazen içi boşaltıldı.
Şimdi aşağıda yazılanlar, Kur’an’ın yanlış anlaşılmasına birer örnektir…
Biz onu (Kur’an’ı) deşifre ediyoruz. Buna ezber bozmak deniyorsa evet, biz insanların ezberlerini bozuyoruz.
*
Mesela Peygamberler hata yapmaz değil; büyük günah işlemezler. Fıtratı, karakteri ve içsel dünyalarının kavi (kuvvetli) olmalarından dolayı böyledir. Biz de öyle olabiliriz. Fakat biz, peygamber olamayız.
*
İlk günaha sebep olan Havva mıdır, yoksa bu uydurma mı bir benzetme midir?
Kur’an’a göre ilk günah diye bir şey yoktur. Şeytanın vesvesesi vardır. Buna “vesveselerin anası” diyoruz. Nedir bu? Şecere-i huld (son sınırına kadar toplamak) yani mülk-i la yebla (yıkılmayacak bir mülke kavuşmak). Âdem eşi ile bunu işlediği için cennetten (dünyanın ilk doğal ve masum halinden) düştü. Hala da düşüyor.
*
Kasıntılı tipler insanda kaşıntı yapıyor. Gireceğin iki metrekare toprak, yılana çıyana yem olacağız, üç gün sonra leşimiz kokacak, hallerini bir düşünsene orada Kasıntılı olanları…
*
Zekât gelir vergisi değil; servet vergisidir. Zekât Geliri olandan değil; serveti olandan alınır. Asgari ücretten, asgari geçim sınırı altında kalan hiç kimseden vergi alınmamalıdır. Dahası üretimden, gelirden vergi alınmamalıdır. Vergi servetten, birikmişi olandan alınmalıdır.
Adalet Devleti bu olsa gerek. Zekât, Adalet Devleti’nin maliye düzeninin temelidir. Kırkta birini unutun.
*
Müşrik Allah’a inanıp, Lehul-mülk (Mülk Allah’ındır) ilkesinde ortaklık iddiasında bulunandır. Yani Allah’ın mülkünde (yeryüzünde) bilgi, iktidar ve servet tekeli kurup, bunu kimselere vermek istemeyip “benim” diyendir.
*
Mesela Afv etmek demek, fazlalık demektir. “Beni afv et” (Üzerimde fazlalık olarak işlediğim günahlarımı yok say), “Afv edersiniz” (Size fazlalıktan bir şey yaptım, özür dilerim yok sayın.)
*
Mesela Şeytan, insanın içindeki kötülük dürtülerinin sembolik ismidir. Ayrıca Şeytan, ontolojik bir varlık değildir.
*
Mülkün Allah’a ait olduğunu kabul etmeyene Müşrik, hak ve hakikati örten kişiye de Kâfir denir. Yani bende mülke ortağım diyen kişi Allah’a şirk koşmuş olur. Bu gerçeği hem örten, hem de bu gerçeği dile getirene kâfir denir.
*
Kurban bayramı yakınlaşmak, fedakârlık, kaynaşmak demektir.
Yani Kurban bayramı et bayramı değildir. Hiç kurban kesilmese, sadece hacca gidenler kesse de olur.
Ramazan ayıda kendini tutmayı öğrenmek, açlarla yoksulun buluşması Oruç olmuş oluyor.
*
Mesela Laiklikler adalet, emanet, ehliyet, meşveret ve maslahat kavramlarının “Kur’an’dan” çıktığını kabul etmezler.
Eğer kabul ederlerse, o zaman devleti “din kurallarına” dayandırmış olurlar, devlet Şeriat kurallarına göre idare ediliyor denilir…
*
Hz. âdem ilk insan değildir. İnsanlaşmayı yani beyt (ev), şeriata (hukuk) ve ahlaka (savm/kendini tutma/oruç) dayalı yaşamı başlatan ilk insanların sembolik ismidir.
Topraktan yaratılma topraktan gelen gıdalardan yaratılma demektir. Şeytanın ateşten yaratılması, insanın içindeki kötülük dürtülerinin ateş (öfke, şehvet, ihtiras) ile temsilidir.
Kur’an Âdem’e değil; yaptığı eve ilk ev (evvelu’l-beyt) der. Yani bununla Kâbe kastedilir. İnsanların oturmak için yaptıkları ilk ev demektir. Sonra Allah bunu kendi evi olarak simgeleştirmiştir. Ev ve aile yaşamı yani uygarlığın başladığı yer anlamındadır.
*
Selam un Aleyküm Arapçadır. Türkçesi Selam sana demektir. Selam barış, esenlik, güvenlik demek olduğuna göre karşıdaki kişiye selam, esenlik ve güven dilemek gerekir. Bunun illa Arapça yapılması gerekmez.
“Size herhangi bir tahiyye (selamlama) yapıldığında daha iyisi ile tahiyye yapın (selamlayın) veya aynısı ile karşılayın.” (Nisa; 86)
Selamı almanın farz olduğuna dair görüş bu ayete dayanıyor.
*
Mesela Bir denizin içindeki balıkların ne yaptığını veya yapacağını bilmesi neyse, Allah’ın bizim yaptıklarımızı bilmesi de buna benzerdir. Allah’ın bilgisi olaydan önce veya sonra değil; olaylar oldukça bilinmektedir. İlahi hayat kemale doğru değil; kemal içindedir
*
Mesela Hur beyaz, Ayn göz aydınlığı demektir. “Göz aydınlığı eşler” diye anlamayanlar ki bu mutluluğun, sadakatin sembolüdür.
*
Mesela insanın dindarlığı şahadet getirerek, namaz kılıp oruç tutarak, hacca giderek değil; infak edip etmediği ile ölçülür. İnfak etmeyene münafık denir. Kur’an’da en büyük günah, servet yığmak ve böylece Allah’ın mülküne ortak olmaya kalkışmaktır.
*
Hz. Muhammed’in kalbi melekler tarafından temizlendi mi? “Senin göğsünü şerh etmedik mi?” (İnşirah, 1)
Senin içindeki sıkıntıyı gidermedik mi, genişlik ve ferahlık vermedik mi? demektir. Göğsün yarılması, kalbinin yıkanmasıyla alakası yoktur.
*
Amel, imandan bir cüzdür. İman ile amel arasında sıkı sıkıya bir ilişki vardır. Kur’an hep iman edenler ve Salih amel işleyenler der.
*
Dua ve nusuklar bir eğitim ve terbiye aracı olarak vardırlar. İbadet ile nusuk karıştırılmasın. Allah’ın bizim namazımıza, orucumuza, kurbanımıza ihtiyacı yok. Bunların hepsi bizim adam olmamız için konulmuş terbiye metotlarıdır.
Mahmut AKYOL