NÜSUKLARIMIZ (ritüel), İBADETE NE ZAMAN DÖNÜŞECEK..?

logo5

NÜSUKLARIMIZ (ritüel), İBADETE NE ZAMAN DÖNÜŞECEK..?

Bu yazıda birbirine karıştırılmış iki kavramdan bahsediecektir.

Hemen belirtelim ki Kur’an’da ritüelin karşılığı nüsuktur. Nüsuklar, ibadete dönüşsün diye yapılır. Yani nüsuk, ibadete başlamanın ilk basamağıdır.

Dinlerin kendilerine özgü belirli hareketleri vardır. Sayı, şekil ve zaman itibariyle tekrarlanan bu hareketlere ritüel denir. Ritüeller insanı hayatın içine taşımak içindir.  Hayatın içinde iş ve değer üreten insan; ibadet yapmış olur. İbadet, insana sorumluluk yükler ve hayatı sorgulattırır.

Her yıl “Ganj” nehrine giren Hindular, her Pazar “kilise de” toplanan Hristıyanlar ve her Cumartesi “havra da” toplanan Yahudiler, her vakıt abdest alan, namaz kılan, rüku ve secde yapan, her Ramazan ayında oruç tutan, Hacda şeytan taşlayan ve Kabe etrafında dönen Müslümanlar ayin, (ritüel/nüsuk) yaparlar.

Arap dilinde nüsuk, daha çok ürün almak için toprağı “gübrelemek” demektir. Demek ki amelin bereketi ve güzelliği, nüsukların niçin yapıldığının anlaşılmasına bağlıdır.

Anlaşılacağı gibi nüsukların amacıibadet, ibadetin amacı da, Müslümanı hayatın içinede iş ve değer üretmesini sağlamaktır.

***

Şimdi içinde Kur’an, namaz, oruç, kurban vb ritüllerin yer aldığı Hacc’dan söz edelim.

Haccın İçinde eve dayalı yaşamı yüceltmek ve yaşatmak vardır. İnsana, insanlığın ve uygarlığın kökeninin ne olduğunu hatırlatılması vardır. İlk evi (beyt) kuran, aileye dayalı yaşamı başlatan, yaşama hukukunu (şeriat) getiren, ilk insanların sembol ismi Adem(Adam) vardır.

Bütün bunlar, insanlığı bir araya toplayan, birbirine karıştıran, birbiriyle kaynaştıran ve birbirine eşitleyen Hacdır.

Görüldüğü gibi Hacc, insanın kendine bir yönelişi” ve “yürüyüş tür.

Şimdi; etrafında dönülen Kabe, bir an için yukarı çekilse, geride ne kalır dersiniz? Geride esas amaç kalır. Yani iki parça beze bürünmüş, birbirine karışmış, kaynaşmış, sınıf ve kastlardan arınmış, eşit hale gelmiş insanlık kalır.

İşte; yeryüzündeki tümyönelişler/yürüyüşler bunun içindir. Hacc boyunca topluca getirilen, yeri göğü inleten telbiye ile, anlatılmak istenen budur.

İşte haccın ibadete dönüşmesi budur…

Haccın diğer bütün nüsukları (Arafat, Müzdelife, Mina, Şeytan taşlama, kurban, bayram) bunun nasıl sağlanacağına yönelik sembolik hareketlerdir. Hacdan dönenlerin ibadeti, bu andan sonra başlar.

Acaba kaç hacı, bunu bilir?

Kaç hacı, şirkle/mülkün bağlantısını kurar?

Kaç hacı kendini rütbeden, kastlardan arındırır, sınıfsız bir toplum hayali kurar?

Kaç hacı eşitlik ilkesine dayalı bir hayat için var gücüyle çalışır?

***

Namaza gelince… Salatla öğretilmek istenen şey, hayatta Allah’tan başka hiç kimsenin önünde eğilmemek (ruku), mütevazi olmak (secde), eşitlik (saf) tutarak bir ömür boyu yaşamaktır.

Peygamberimiz der ki: “Kim birisinin önünde sırf zengin olduğu için eğilirse (ayağa kalkarsa) dininin yarısı gider.” (Beyhakî)…

Bunun gibi kibirli, kendini beğenmiş, kasıntılı, böbürlenerek yürüyenlerin salatı boştur. Namazda safta, önündeki bir yoksulun çorabının dibine secde ettiği halde, dışarı çıkınca kaşanelerine çekilenlerin, topluma üstten bakanların, öksüzü korumayan ve yoksulun yanında olmayanların namazı da boştur.

Görülüyor ki ibadet hayatta olandır, tapınakta değil.

 ***

Abdestin ibadet olması için eline, yüzüne, başına, ayaklarına, gittiği yere ve kişiliğine sahip olmaktır. Su dinî sembolizmde arınmayı ifade eder.  Bunları su ile yıkamak demek, bunlara sahip olmak ve insanların zararına bir şey yapmamak demektir. Aksi halde abdest ibadeti, boşa yapılmış olur.

***

Ezan, kendilerini otorite zannedenlere karşı bir reddiyedir. Allah’a rağmen Mülkü ele geçirerek müstağnileşen ve böylece tuğyan edenlere karşı bir hatırlatma ve ihtardır.

Ezan ile, yeryüzünün kuvvet arçalarını (bilgi, iktidar ve servet) ele geçirip büyüklenmeye kalkanlara “Allahu Ekber , sonra da, insanlar üzerinde otorite tesis etmeye ve hegemonya kurmaya kalkanları ret için; “Lailahe İllallah!” Denilir. Çünkü İslam’ın şiarlarının merkezinde Lehu’l-mülk vardır.

Kur’an’ın tüm ruhuna, Kur’an’ın her sayfasının ortasına sanki Lehu’l-mülk damgası basılıdır. Bütün kıssalar, ahkam, nüsuk ve anlatılar bunu açıklamak içindir.

***

İnsanoğlunun yeme, içme, şehvet, tutku, ihtiras konularında kendini frenleme bilincini kazandıran “Oruç” tur. Oruçta Şeytanın dört büyük saptırma yolunun tıkanması ve onlara karşı insanın kendini tutması vardır. “Servet, şehvet, iktidar, şöhret

Aç kalarak servete ve biriktirmeye, cinsel ilişkiden uzak durarak şehvete, iktidara (iktidarsızlığa) karşı durabilmek için itikafa girmek ve şöhrete karşı insanın kendini tutması vardır. Oruçta açı anlamak vardır. Öksüzü koruma ve yoksulun yanında olma vardır.

***

Kurban” ritüeline gelince; Kurban insanların birbirine yakınlaşma, hediyeleşme, kaynaşma ve kucaklaşmadır. Sınıflaşmaların kaldırılması, herkesin birbirini ziyaret etmesi, öteki için fedakarlık ve onun halini anlaması gerekir. Değilse Kurbanın ibadete dönüşmesi zordur!

Mahmut AKYOL  

 

 

 

 

Yer işareti koy permalink.

Yoruma kapalı.