İSLAM’IN DİRİLİŞİ, BATININ ÇÖKÜŞÜDÜR!

logo5

İSLAM’IN DİRİLİŞİ, BATININ ÇÖKÜŞÜDÜR!   

Bu yazıda ki maksadım, yaşam tercihlerine dokunmak, onları kin ve nefrete sevk etmek değildir. Dileyen dilediğini yapmakta serbesttir. Fakat benim tercihlerimde dokunulmazdır! Kimse mahallemde destursuz “Salyangoz” satamaz!

Konuya gelelim:

Sosyolojik olarak medeniyetler inişli/çıkışlıdır. Bir medeniyetin arkasında duranlar, yeterince o medeniyete sahip çıkmazlarsa, diğer medeniyete zemin hazırlamış olurlar. Birinin çöküşünün altında yatan olgu, diğerine manivela olmuştur. Birinin haksızlık ve zulmü, diğerinin adalet olgusuyla ve ihtişamla ayağa kalkışına sebep olmuştur.

İslam Medeniyeti varlığını sürdürdüğü zamanlar da, dünya adaletle şenlenmiş, her taraf güllük gülistanlık olmuş, insanlar mallarından, canlarından emin olmuştur. Fakat İslam Medeniyetinin hayattan çekildiğinde ise, yerini dolduran başka bir medeniyet, her şeyi yok etmiştir. Görüntü bu kadar açık ve nettir.

Batı Medeniyeti üretkenliğe dayanmaz! Elindeki malzemeler, İslam’dan intihaldir.

Medeniyetleri yaşatan insandır. İnsanın ikamesi, sevgiye dayanmalıdır. O da Batı’nın muhtaç olduğu şey olmasına rağmen, insanını sevgiden önce, zulüm ve haksızlıkla tanıştırmıştır.

Batı Medeniyeti, zaman zaman İslam Medeniyetinin çocuğu olmuşsa da bunu sonuna kadar sürdürememiştir. İnsanlık adına iyi, güzel ve doğru ne varsa, aldığı kaynak İslam’dır.

Örneğin Batı, gemiciliği ve gemi ticaretini Portekizlilerden değil, Müslümanlardan öğrenmiştir. Bu basit bir şey değildir. Fakat iş kaynak göstermeye gelindiğinde, en kolay yolu, inkarı seçmiştir. Sinüs, Kimya, İlk rasathane, Ekvatorun uzunluğu, İlk dünya haritası, Matematik, (Batı İbnül Heysem’in çözümünü ancak 19. yüzyılda kavrayabilmiş, 11. asrın sonlarında Ömer Hayyam’ın üçüncü dereceden denklemleri sisteme bağlayan kitabının benzeri, Batı’da 17. asırda Rene Descartes tarafından ancak yazılabilmiştir.) Astronomi, Trigonometri, (13. asırda yaşayan Nasirüddin et Tusi olduğunu yine Alman matematik tarihçisi Anton Von Braunmühl ortaya çıkarmıştır.) Coğrafya, Tıp vs. vs. vs.

Şimdilerde bu Batı yoruldu. Kursağına doldurduğu haram lokmalar kanını zehirledi. “Aile” yapısı çökmeye, “Anne” ölmeye başladı! Doğan çocukların büyük bölümü babasını bile tanınmıyor. Zenci, Çinli, melez çocuk olmuş, fark etmiyor.

Birkaç nesil sonra Batı, savaş yüzü görmeden yok olup gideceğe benziyor… Sağa sola saldırmasının, İslam’a, İslami Fobi gözlüğüyle bakmasının, özellikle Türklere ırkçı yaklaşımlar sergilemesinin sebebi bu…

Emperyalist davranışlarının ve mazlumlardan çaldıklarının diyetini çok pahalı şekilde ödeme zamanını yaşıyor. Bunun için Batı çıldırıyor, cinnet geçiriyor.

Batı’nın çöküşü aslında Kapitalizmin çöküşüdür.

Unutulmasın ki, “Dünyada yükselttiği her şeyi geri indirmek Allah’ın bir kanunudur!’”(Buhari, Rikak, 38)

Bu çöküşü gizlemek için, İslam dünyasında algı operasyonları yapan, sömürge düzenini yürütebilmek için dünyayı daha çok ahlaksızlaştırmak yoluna sapan Batı, şimdi kendi çöküşüne ahlaki bir çare arıyor. Bindiği dalları kesmesinin bedelini ödüyor. Bir fosilin canlanması, kül haline gelmiş bir şeklin muhafaza edilmesi ne kadar zorsa, Batıyı ayakta tutmakta, bu saatten sonra o kadar zor gözüküyor…

Son çeyrek yüzyıldan beri, kendisi gibi düşünmeyenleri “ilkellikle” suçlayarak yok etmeye çalışanlar, önce “Aile” kurumlarına el uzattılar. Allah’ın Adaletine bakın ki, şimdi kendi ailelerin çöküşünü durduramıyorlar. Büyük bir yozlaşma, büyük bir dram ve büyük bir çürüme yaşıyorlar.

Batı nüfusu hızla yaşlanıyor ve azalıyor. Açığı kapatmak için insan kaçakçılığı dahil her yolu deniyor. Doğum oranını artırmak için türlü teşvikler uyguluyor, doğan çocukların 3’te biri, evlilik dışı doğumlarla dünyaya geldiğini, boşanma oranları ürkütücü boyutlarda olduğunu gördükleri halde, sadece seyrediyor.

Öyle görülüyor ki, Batı’nın geleceği babasız, ailesiz, kreşlerde büyüyen yeni “Hitler ve Mussolini” tiplere emanet edileceğe benziyor.

Batı’da kadın “Annelik” vasfını kaybetmiş, erkekler erkeklerle, kadınlar kadınlarla yetinir olmuştur. Bir zamanlar Amerikan yerlilerini katletmek için “Lûtîlik” (homoseksüellik) iftirasının arkasına saklanan Batı, bugün hemcins evlilikleri yasallaştırmaya çalışıyor. Bu tür evlilik yapan insanlardan bakan düzeyine gelenler dahi vardır.

İstatistik Kurumu Euro stat tarafından açıklanan son verilere göre Avrupa Birliği üye ülkelerde boşanmalar yüzde 70’lere kadar dayanmıştır. Boşanma ile sonuçlanan evliliklerde nafaka ödenmesin de ciddi bir sorunlar yaşanmaktadır. Örneğin Belçika’da yaşanan boşanmalarda yüzde 70’inde nafaka ödenmemektedir. Bu fırtınanın ortasında kalan kadın, yok oluşunu yaşamaktadır.

İkinci Dünya Savaş’ından sonra varlığı inkar edilemez bir ahlaksız ve sorumsuz hayatını iliklerine kadar yaşayan, “Çocuk kadının ölümüdür“, “Ev kadınlığı hainliktir” gibi klişe sözleri kullanarak ve bunu da “Modernizm”, “Uygarlık” diye dünyaya servis eden Batı, şimdi akrebin kendisini sokması anını yaşıyor.

Para hırsı” uğruna kadını çalışma hayatına çeken, “çok çocuk doğurma geri zekalılığın artmasına sebeptir” diyerek kadını çocuktan soğutan, çocuğun gıdası olan sevgiden yoksun bırakan oyununa ifade etmeliyiz ki, Batılı toplumlarda düşmüştür. Bu oyunu kendilerinin dışında ayrım gözetmeden bütün toplumlara uygulayan Yahudiler, dünyaya hakim olmak için, durumdan azami ölçüde yararlanmış ve ahlaksızlığı yaymışlardır. “Kültür soykırımı” yapmayı, milli bir görev saymışlardır.

Son döneminde Osmanlı, Batı’da ne gördüyse ithal etme hastalığına düştü. İthal ettiği şeyler, Akif’in ifadesiyle evrensel olan ilim ve fenden öte, resim, şiir, edebiyat, felsefe, siyaset oldu. Halbuki bu son sıralananlar, bir toplumun temel taşlarıydı. Yani Osmanlı kendi büyüklüğünü unutarak, Batı’ya benzemeye çalıştı. Osmanlının başına çorap örenler, yine kendisinden olmayanlardı. Bunu da demokrasi ve Modernizm adına getiriyorlardı, bugün olduğu gibi…

Şimdi, Avrupa’nın çöküşüne ortak olmak istenmiyorsa eğer, bir an evvel teyakkuza geçilmeli, evlilik kurumunu yıkıcı faaliyet ve yayınlardan (televizyon, gazete, İnternet) en şiddetli bir şekilde kurtarmalıdır.

Aileyi ve çocukları korumak için bir büyük seferberlik ilan edilmelidir…

Bu, 15 Temmuz olayının üzerinde bir olaydır. 15 Temmuz olayında yıkılınca ayağa kalkmak ihtimali vardır. Fakat ahlaken ve aile yapı itibariyle çürüme olursa, yok olursun!

Mahmut AKYOL

 

 

Yer işareti koy permalink.

Yoruma kapalı.