DİNLER VE TİRANLAR

logo5

DİNLER VE TİRANLAR

Allah katında din İslam’dır. Ancak, Kitap verilenler, kendilerine ilim geldikten sonra, aralarındaki ihtiras yüzünden ayrılığa düştüler. Allah’ın ayetlerine kim karşı gelirse bilsin ki, Allah hesabı çabuk görendir.” 3/19

Kim İslam’dan başka bir din ararsa, bilsin ki ondan kabul edilmez ve o, ahirette kaybedenlerden olur.” 3/85

Mutlak hakikat bu iken zamanımızda sanki her milletin, kavmin, kabile ve ailenin ayrı bir dini varmış gibi görülmekte…

Önceki bir yazımda “…yeryüzününde vuku bulan sorunların sebebi İslamsızlık ve buna dayalı sosyal eşitsizliktir…”, devamında da “eşitsizliğin sebebi de sahip olma hırsıdır” demiştim.

İnsan Rabbine karşı nankördür. Kendisi de buna şahittir. Mal sevgisi gözünü bürümüştür. Bilmez mi ki mezarlar deşildiği zaman, göğüsler açıldığı zaman, işte o gün her hallerinden haberdar olduğunu Rableri onlara gösterecektir.” 100/6-11).

Bu İlahi kelamdan da anlaşılıyor ki, “Hırs” insanlığa yapılabilecek en büyük kötülüktür. Kötülük, içimizde resmedilen “Şeytandır.” Şeytan, uyulduğunda felaketten felakete sürükleyen “ene”, (nefs) dir. Bu durum gösteriyor ki, yeryüzü şeytanların cirit attığı bir mekâna dönüşmüştür.

Hâlbuki Din, bu duyguları frenlemek için indirilmiştir. “Din” denilince hayatta karşılaşılan “acı ve sıkıntılar” hemen akla gelmemeli, insanlığın ufkunu aydınlatacak olan “adalet, iyilik, güzellik ve doğruluk vs.” kavramların hayata taşınmak gelmelidir.  İnsanlık Budizm’in Yogasından, Hıristiyan tütsüsünden, Büyüden, Sihirden, Mucizeden kurtarılmalıdır.

Aslına bakılacak olunursa Peygamberimiz ve diğer peygamberler, insanlık karşısına “Emredildikleri gibi dosdoğru çıktılar”. Bu ilkenin dışına asla çıkmadılar. Gönül ferahlığıyla söyleyebilirim ki, doğruluğun yeşerdiği bir ortamda (gönülde) hiçbir zaman eğrilik bitmez ve bitmemiştir… Söylenilen doğru bir söz, yaşanılan doğru bir hayat, ufku kararmış dünyaya ışık olmaya devam edecektir.

Hz. Peygamber kokuşmuş hayat içinden nasıl silkinip çıkılacağını, değişim/dönüşüm nasıl yapılacağı yollarını göstermiştir. Bu iş bilgiden ziyade bilinç işi olduğunu davranışlarıyla örneklemiştir. Yani fert ve Milletler değişim/dönüşüm süreçlerinden başarılı şekilde çıktıkları vakit hayatta kalabileceği formülünü vermiştir.

Bu demektir ki, insan dünyada kendine yakışan şekilde örnek bir hayat sürdüğü vakit, yaşama gayesini yerine getiriyor.

Fakat cehalet, tembellik ve muhafazakârlık çoğu kere örnek yaşamaya engeldir. Muhafazakârlık, cehalet ve tembellik “Dini Düşüncede Yeniliğe” kapalıdır. Ebu Cehil’in muhafazakârlığı böyle bir şeydir. Öyle ki,  Ebu Cehil, Hz. Peygambere Sâbiî diyecek kadar gericidir… Yani ona göre Peygamber dinden çıkmış başka bir dine girmiştir…

Geçmişin her çağında Ebu Cehil gibi diktatörler,  tiranlar, despotlar olmuştur, bundan sonrada olacaktır. Çağlarını etkileyen ve çağlarını cehenneme çevirenler olmuştur, bundan sonrada olacaktır. Her sistem, rejim, kurum ve inanç sistemleri kendi diktatörünü, tiranını, despotunu üretmiştir, bundan sonrada üretecektir.

Diktatör; kimseye danışmadan keyfince hareket eder…

Despot; fren tutmaz ve kabul etmeden hareket eder…

Tiran; gücü (iktidar) ele geçirdikten sonra Firavunlaşan kimsedir. Tiran; mutlak kudret sahibine değil, iktidara tapan, din tanımayan, iktidarlarına gölge olabilecek her şeyi tasfiye eden kişidir. Lenin, Stalin, Mao, Hitler ve Mussolini gibi tipler, Tirana birer örnektir.

Yalancılık” Tiranın en karakteristik özelliğidir. Yalancılık iktidarda gerçekleri örtmek ve gizlemek için kullanır.

Kötülük” yapmakta ustadır.

Makyavelist” İktidarda kalmak adına yapmayacağı şey yoktur.

Kapitalisttir.” Özellikle din üzerinden sömürücüdür.

Yiyicidir.” Yeme konusunda hiçbir ölçüsü yoktur.

Provokatör” Kalabalıkları manipüle etmekte, ortamı bulandırmakta, çatışma zeminleri hazırlamakta, kardeşkanı dökmekte mahirdir.

Layüsel” Yaptığı şeyde kendini haklı görür. İsrail (Siyonizm), ABD, İngiltere, Rusya ve onların izinden gidenler, devletleşmiş TİRANLARDIR

Bu ülke Yöneticilerine; “Diktatörleşmeyin/Tiranlaşmayın” demek demokratik bir haktır. Lakin bu hakkı kullanmak için Maddi/Manevi farkındalık gerektirir. Bu hakkı kullanmak öncelikle Ülke aydınlarına düşer. Silah tutanlar burada en son konuşmalıdır. Ancak görünen o ki, ülke aydınlarının bir kesimi dün olduğu gibi bugünde düşman yanında saf tutmuşlardır.

Bu iki satırlık analizin tahliliden çıkabilecek sonuç:

Herkes hesabını kendisi yapar. Hesap soracak tek otorite Allah’tır. Tevekkül ancak onadır. İslam, sosyal hayat için önem verdiği “zenginlik ve yoksulluk” dengesin korumak adına “ADALETTEN” ayrılmamak ve Hak’tan kopmamak lazımdır.

İnsanın dünyada kalacağı zamanı bellidir. Zaman azaldıkça insan hep bir yerlere geç kaldığını düşünür. Bu geç kalmışlık hissi bedene hapsolmuş ruhu sıkar ve ruh özgürlüğünü arar. Fakat tükenmek bilmez “bencillik”  insanı yer bitirir. Zaafların kölesi olduğunu geç vakit anlar da, artık iş işten geçmiş olur.

Vakit azaldıkça sancılar dayanılmaz olur. Yaşamla ölümün arasında belli belirsiz bir çizgi vardır. O çizgi “Kıyamettir”. Okunmamış kitaplar, giyilmemiş ayakkabılar, gidilmemiş memleketler, söylenmemiş sözler, yarım kalmış hayaller son bulan hayatın ardından acıyarak sahibine bakar. Zira onlar ona tanıklık edecektir. Geride kalan tek miras, kaç gönülde sevgiyle kalıştan ibarettir. Asıl zenginlik de budur.

O halde ey Diktatörler, Tiranlar, Kapitalistler, Makyavelistler, Provokatörler, kendini Layüsel görenler, ey İsrail (Siyonizm), ABD, İngiltere, Rusya ve onların izinden gidenler boşuna çalışmayın!

Mülke, güce, mazlumlara sırça köşklerinizden bakmaya ne gerek var! Hayatın, tabiatın ve insanın genleriyle uğraşmaya, kavram kargaşası çıkartarak insanların akıllarıyla oynamaya ne gerek var! Eninde sonunda öleceksiniz! Hayatın ve Mülkün sahibi Allah’a hesap vereceksiniz!

Ve Siz ey Müslüman Ümmeti, her şey için çok geç olmadan, özünüze dönün, zulüm yapanları örnek almayın, “adalet, iyilik, güzellik ve doğruluk” adına ne varsa hayata taşıyın!

Hayatı Kur’an istikametinde yeniden anlayın, o istikamette yolculuk yapın!

Yoksa Allah kimseyi başıboş bırakmamıştır! Eninde sonunda herkes varı var eden Allah’ın önünde hesap verecektir!

Mahmut AKYOL

 

Yer işareti koy permalink.

Yoruma kapalı.