YAZIKLAR OLSUN!

logo5

YAZIKLAR OLSUN!

Sarsıcı bir uyarı daha…“Yazıklar Olsun!”

Cenab-ı Hakk, Kur’an’da birçok kere tehdit olarak insanların karşısına bu kavramı çıkarıyor.

Maun” Suresi bunlardan biridir. Sureyi tekrar, tekrar okumak gerekir.

Surede isim verilmeksizin Mekke zenginlerinden Ebu Cehil karakteri anlatılır ve eleştirilir. Bu Sure’nin tamamı, vahyin ikinci yılında indirilmiştir.

Ebu Cehil, Kur’an’da anlatılan sembol karakterlerden biridir.

Demek istenir ki, “Eğer Allah, Kitabında yapın dediklerini yapmazsanız, sizlerde Ebu Cehil, Ebu Leheb gibi olur, onların duçar olacağı azaba müstahak olursunuz?!”

İşte Müslümanların anlamakta çektikleri güçlük burasıdır.

Zannediliyor ki, Yedinci yy. bir insan varmış, Allah’ın Elçisinin karsına çıkmış, ona olmadık zorluklar çıkarmış. El hak buraya kadar doğrudur. Fakat söylenenler başkadır, “sakın Ebu Cehil olmayın” denmek istenir.

O gün Mekke’ye egemen, Ebu Leheb’in, Ebu Cehil’in başını çektiği 7-8 kişilik tefeci bir grup vardır. Bu karakterler bugün de ölmüş değildir.

Demek istenmiştir ki, sokaklar dilenci, öksüz, yoksul, garip doluyken kılını kıpırdatmayan, arkasını dönüp giden, sonra da cennete gireceğini zannedenler var ya, onlara yazıklar olsun!

Gösteriş içinde kıldığı namazdan medet umanlara, bir kapitalistten daha beter mal, mülk ve para düşkünü olanlara, hırsına mahkûm, gösterişe düşkün olanlara, Allah’a değil güce ve güçlüye tapanlara, zayıf karşısında Firavun gibi dikilenlere, haklı ile haksızı, zalim ile mazlumu, güçlü ile zayıfı, namuslu ile namussuzu, riyakâr ile samimi olanı birbirinden ayırt edemeyenlere yazıklar olsun..!

Biz göğü, yeri ve arasındakileri boş yere yaratmadık. Cehennemi boylayacak o kâfirlerin vay haline!” Sad; 27

Yukarıda işaret edilen cümleler, bu ayeti anlatsa gerektir. Yine bu ve benzeri olaylar, aşağıda ki ayetleri anlatsa yeridir.

Allah’ın göğsünü İslâm’a açtığı kimseye Rabbinden bir aydınlanma gelmiş değil midir? O halde Allah’ı unutmaktan yürekleri kararmışların vay haline!” Zümre; 22

Eğer onlar Allah’ın kavli ve Kevni ayetlerini bilselerdi, “Allah var, ölüm hak” deselerdi, ölümü en büyük eşitleyici kabul etselerdi, musalla taşına yatmanın anlamını kavrasalardı, cemaate kimin hakkını yiyip yemediği sorulduğunda ne denmek istendiği “kul hakkı” anlaşılsaydı eminim ki; insanların Allah’ı unutmaktan yüreği kararmayacak, vicdanı donmayacak, aklı tutulmayacak, kalpleri boş olmayacak, gözleri kör ve kulakları sağır olmayacaktı..!

Böyle yapmadılar da, İsa’yı Tanrı’dan bir parça, Tanrı’nın oğlu, öldüğünden üç gün sonra dirilip, göğe çekildi, şu an gökte Tanrı’nın sağ yanında oturmuş dünyayı gözetliyor, kıyamete yakın gökten dünyaya geri dönecek dediler..!

Başka…

Eski dünya dinlerinin “ölüp dirilen Tanrı” (Mısır), “gökte yaşan Tanrı oğulları” (Sümer/Babil), “efsanevî büyük kurtarıcı” (Hind) inançları gibi, Hristiyanlar da “İsa’yı” İslam dışına attılar. Tıpkı Yahudilerin Rab Yalova’yı gökte bir koltuğa oturttukları gibi… Oradan Yahudileri koruyup/kolladığı gibi…

Bu arada “Evanjelistler” tanrı İsa’nın Kıyamete yakın bir zamanda gökten ineceğine, bu gelişe zemin hazırlamak için, Ortadoğuda Türkiye’yi de kapsayan “Armageddon” savaşını (kıyamet savaşı) başlatmayı Hristiyan dininin bir görevi sayarlar! Bazılarına göre bu savaş başlamıştır.

Hâlbuki Allah:

  1. “Ben görünen ve görünmeyen tüm varlıkları yalnızca Bana ibadet etsinler; (çalışsınlar, üretsinler, meydana getirsinler) diye yarattım. 57. Ben onlardan rızık istemiyorum. Beni yedirip içirmelerini de istemiyorum.” 58. Tam tersi rızkı veren, düşmez kalkmaz bir Allah’tır; kesinlikle!” Buyurmaktadır. (Zariyat Suresi)

Evet, kuluna ekmeği, suyu, soluduğu havayı veren Allah’tır. Buna nankörlük edenlere yazıklar olsun…

4“Onlar dünya hayatına dalıp onu ahirete tercih ederler. Allah’ın yolundan alıkoyup onu çarpıtmak isterler. İşte bunlar derin bir sapıklık içindedir” (İbrahim Suresi)

Yani onlar hem dünya hayatına (malına) taparlar, hem de herkesin mala tapmasını isterler. Allah’a ve ahiret gününe iman edenlere tahammül edemezler. Zenginlik bizde, Allah’ın sevdiği kulları bizleriz, bizden daha büyüğü ve güçlüsü yok, gelin bize uyun vebali bize derler.

  1. Dile gel dağ! 2. Dile gel inceden inceye yazılıp dağıtılan kitap! 3. Dile gel çağlara meydan okuyan ev! 4. Dile gel yükselen gökyüzü! 5. Dile gel kabaran deniz! 6.“Rabbinin azabı kesinlikle gerçekleşecektir!” 7. Ona kimse engel olamaz. 8. O gün gök öyle bir sarsıntıyla sarsılacak ki, 9. O gün dağlar öyle bir yürüyüşle yürüyecek ki…” (Tur Suresi)

Ayetlerde denmek istenir ki:

“Ey insanlar! Dağlar dile gelemez sanmayın, yazılanlar dile gelemez sanmayın, çağlara meydana okuyan Ev’i konuşamaz sanmayın, yükselen gökyüzünü, kabaran denizi dile gelemez sanmayın, hepsi konuşacak unutmayın… Bunların şahitliğinden kaçabileceğinizi mi zannediyorsunuz! Ölülerin dirilmesi hurafe; kıyamet, hesap, mahşer, cennet, cehennem diye bir şey yok, bunların hepsi hikâye, efsane demeye kalkışmayın… Sonra kendinize yazık etmiş olursunuz?!”

  1. “İYİ DİNLEYİN! Kötülerin sicili tutulmuştur. 8. Bilir misin, sicil demek? 9. Orada her şey madde madde yazılmıştır. 10. O gün yalan diyenlerin vay haline!” (Mutaffifin Suresi)

Yani, nasıl olsa kimse görmüyor, bir daha bu fırsat ele geçmez diyerek, yolsuzluk üstüne yolsuzluk yapmayın! Kötülüğü, sahtekârlığı, başkasının sırtından geçinmeyi meslek haline getirmeyin! Çünkü bu kötülükler, tek tek ortaya konulacaktır! Her şeyin videosu kaydedilmiş olacak ve “Bunlar montaj” denilemeyecektir!

Dünyada yapılan yolsuzlukların hesabını vermek için Adalet devletinin pençesine düşüldüğü gibi, ahirette de İlahî Adaletin pençesine düşülecektir.

Hâsılı, mala mülke tapanlara, dünya hayatını ebedi zannedenlere, özellikle de servet ve iktidar sahiplerine yazıklar olsun…

Kur’an bu kimselerin sonlarının çok hazin olacağını haber veriyor!

Bu ayetlerin ilerisi ve gerisi dikkatle okunursa görülecektir ki,  Kur’an bugüne sesleniyor… Asrımızın insanını daha şimdiden hesaba çekiyor..!

Gelin Allah’ı görüyormuş gibi yaşayalım..!

Gelin iyi düşünülelim. Servet ve iktidara kul olupta, Allah’ı inkâra gitmeyelim. Mülk hırsına kapılıp ta şirke düşmeyelim.

İlahın ve Rab’ın tahta ve taştan yapılmış putlar değil, Allah’la eş değer tutulan servet ve iktidar olduğunu unutmayalım..!

Kurtulanlara müjdeler olsun…

Mahmut AKYOL

 

 

Yer işareti koy permalink.

Yoruma kapalı.