HAK VE ADALET ÜZERE EL BİRLİK OLURSAK…

logo5

HAK VE ADALET ÜZERE EL BİRLİK OLURSAK…

Doğu Akdeniz, Doğu Suriye, Fırat’ın Batı Yakası Olayları, Ülkemizin Güneyinde ki DEAŞ, PKK piyon hareketlerinin tamamı “Vatan Bölme” faaliyetlerine matuftur.

Dün düşmanın isteklerini yerine getiren Türkiye, bu istekleri yerine getirmekten kaçındığı için, dünyanın en Anti-Demokratik ülkesi bir anda oluverdi.

Muhataplarımız başta; ABD, İngiltere, Rusya, İsrail, Suriye Rejim Güçleri, Suudi Arabistan, BAE, vs. Sizin anlayacağız “YEDİ DÜVEL” ile yine karşı karşıyayız. Ayrıca içimizde ki düşmanın “Beşinci Kollarıyla…”

Bu gerçeklere ekonomik, sosyal, askeri ve dini bir temel bulmak zorundayız.

Müslümanlar bir avuç da olsalar, “canı gönülden Hakk üzere inanırlarsa” inkârcılar yenilecektir. Küfre, müşrik ve münafıklara karşı gelmekte tereddüt nedir bilmeyenler bir avuç olsalar da “adalet üzere el birlik olurlarsa” Şanı Yüce Allah, vadini yerine getirecek, zalimler üzerine lânetini yağdıracaktır..!

Devam edelim…

Ey Kâbe, dile gel de söyle, Âdemi, Havva’yı, İbrahim’i, İsmail’i, Hacer’i anlat bize…

Niçin kurulduğunu, içine putları kim ve niçin doldurduğunu söyle bize…

Yıllar yılı gölgende kimler niçin barındı, anlat ki, insanlık karanlıktan ve dertlerinden kurtulsun!

Anlat ki, insanlığın uyanışı, dirilişi, inşası yeniden başlasın!

Anlat ki, insanlık İslam’la yeniden buluşsun!

Ey insan!

Dağlar dile gelmez sanma! Yazılan dile gelmez sanma! Çağlara meydana okuyan Ev’i (Kâbe) konuşmaz sanma! Yükselen gökyüzünü, kabaran denizi dile gelmez sanma! Yer, gökler, ikisi arasındakiler ve yerin altındakiler konuşacak unutma!..

Allah’ı ve Ahiret Günü’nü iyi anlamak için Kur’an’ı, Hz. Peygamberin okuduğu gibi okumalı unutma!.. Ashabın anladığı gibi anlamalı, teberrüken değil, tefekküren okumalı unutma!.. Sözün namusu için yaşa, hayatın gerisini düşün, ahlak ve adalet yolunu öne çıkar, kendini eleştir, hayatın üzerinde iyiden iyiye düşün, sorumluluk al, sezgiyle değil, akıl ve vicdanla İslam’ı kavra, İslam’ı, ete kemiğe büründür!..

Düşün, şükret, iş yap, doğru bilinen yanlışlardan vazgeç, bu “niçin” böyle ve bu “neden” diye sor, kendini korumaya çalışma, alışkanlıklarını değiştir, gelenekçiliğini ve muhafazakârlığını İslam’ın önüne koyma, yanınızda Allah’ın değerinin ne olduğunu sakın unutma!..

8-“Biz insana iki göz vermedik mi? 9-Bir dili ve iki dudağı yok mu onun? 10-Ona yürüyeceği iki yol gösterdik. 11-Fakat o zor gelene yaklaşmadı. 12-Bilir misin nedir o zor gelen? 13-Bir köleyi özgürlüğüne kavuşturmak… 14-Zor zamanda vermek… 15-Öksüzün başını okşamak… 16-Düşmüşün elinden tutmak… 17-İman etmek, güçlüklere göğüs gerip acıları paylaşmak, sevgi ve merhamet yumağı olmak… 18-İşte erdemliler bunlardır. 19-Ayetlerimizi inkâr edenler ise şer odaklarıdır. 20-Onların ateşe atılıp üzerlerine kilit vurulacak.”  Beled/8–20

Bu ayetler insanı dehşete düşürüyor ve günahlarından temizlenmesi için kanaatkârlığa, tevazua, yardımlaşmaya, çağırıyor. Ama iş bu kadar basit değil…

Peki, ne yapmalı ki iş kolay kılınsın?

Kur’an önce, “Yaşayan Kur’an” olmalı, Kur’an Tarih, tabiat ve hayat bağlamında yeniden ele alınmalı, Kur’an her neden bahsediyorsa; bilinsin ki bugün de oluyor.

Bakın Kur’an’ı tefekkür etmeden okumak, ruhunu anlamamaktır. Mesela mucizenin “olağandışı olan şey” değil, “olmakta olan şey” olduğu anlaşılmalıdır.

Mesela Musa olayını bir mucize göstermek, Musa’nın asasıyla denizi yarıp karşıya geçmesi değil, bir med-cezirden ibarettir. Yani denizi ve ortasında görünen toprağı Musa’nın asasıyla işaret etmiştir. Bu olayda Firavun ve birçok asker denizde boğulur. Kıssa böyle anlaşılmalıdır. O gün için Firavun ölmüştür. Fakat Firavunluk devam etmektedir…

Yahudi ve Hristiyan kuruntularından Müslümanlar (insanlık) Kur’an’ı anlamakla kurtulabilir ve temiz, ahlâklı, adil, dürüst bir hayat yaşayabilirler. Bu değerleri ete kemiğe büründürebilirler.

Bilinmelidir ki, kurtulmuş ve seçilmiş ırk, soy, lanetlenmiş kavim, diye bir şey yoktur. Hakkı teslim edenler, Allah ile yürüyenlerdir. Allah ile yürümek, Allah bilinciyle yaşamaktır! Allah’ın varlığına, birliğine, bölünmez bütünlüğüne, hesap gününe inandığını yaşamıyla ispat edenler, Kur’an’ı anlayanlardır!

Yeryüzünün doğallığını bozanlar Gayri İslami ve Gayri İnsani düzen sahipleridir. Bu düzen sahipleri, Tanrı’ya sahip çıkmak, Peygamberleri ve mucizeyi kendi tekellerine almak, Hind kast sisteminden devşirdikleri dini oligarşik yapıları ve diğer her şeyi kendi uhdelerinde toplamak isterler…

Özetle, “Mucize bir Kuran kavramı değildir. Mucize korkuya dayanır ve korkuyu besler. Ama dinde korku yoktur, özgürlük vardır.”

Kur’an’da şöyle denilmektedir:

118-“Rabbin isteseydi bütün insanlığı bir tek ümmet yapardı. Bu yüzden birbirlerine karşı çıkıp duracaklar. 119-Ancak Rabbinin sevgi ve merhameti ile bağışladığı kimseler hariç; zaten Allah onları bunun için yarattı. Böylece Rabbinin “Cehennemi görünür görünmez varlıklarla dolduracağım” sözü yerine gelmiş olacak.” (Hud; 11/118–119).

Yani: Allah layık görseydi bütün insanları tek bir ümmet yapardı. Fakat insanlar kendilerine verilen seçme yeteneğini kötü yolda kullandıkları için, tek bir ümmet haline gelemediler. Hâlbuki Allah; insanlardan sevgi, ilgi ve alakanın karşılığını bekler. Fakat insanların çoğu umursamaz bir tavır sergiler, görmezden gelir, kendini bir şey zanneder, ilgi, sevgi ve alakayla Allah’a karşılık vermez ve cehennemi hak etmiş olurlar…

Bunun içindir ki insanlık tarih, tabiat ve hayat üzerine tefekkür etmeli, yıldızların ötesine bakmalı, varoluş sancıları çekmeli, kendi vicdanının sesini dinlemelidir..!

Allah’ın üzerimizdeki nimetlerini düşünmeli, Allah’ın yüceliği üzerinde, şehrimiz, ülkemiz, bölgemiz ve insanlığın gidişatı üzerinde akıl edilmelidir… Yani Allah’ın ebedi mesajlarını (Kur’an’ı)yaşayarak okumalı; önce kendimizi, sonra da insanlığı söze, adalete, özgürlüğe, sevgiye, merhamete, doğruluğa, çağırmalıdır… Her tür baskıya, zulme ve zorbalığa, Kapitalist hayata, Mamona meydan okumalı, insanoğlunun inancına, düşüncesine ve emeğine zincir vurulamayacağını haykırmalıdır…

Müsteşrikler, “İslam’ın gelişmesi, Müslümanlara bırakılmayacak kadar önemlidir!” derken, diğer yandan bir devlet gücü olmadan yayılan İslam Müsteşrikleri şaşkına çevirmektedir. “Nasıl oluyor da İslam büyüyor ve yayılıyor” diyorlar. Bilmiyorlar ki Allah, nurunu tamamlayacaktır. Evet, İslam Düşmanlarının İhanet Planları tarihin çöp sepetine atıldığı gün, Müslümanların bayramı olacaktır.

Yeter ki Müslümanlar siyaset, servet, şöhret ve şehvet tabanlı olan kibir, haset ve hırs çukuruna düşmesin..! Zira Bu çukura düşmek Müslümanları İslam düşmanları karşısında zayıf düşürecektir. Müslümanlar bu çukurdan kurtuldukları an çark, tersine dönecektir. Sonuçta Müslümanların bastıkları topraklar titreyecektir.

Mahmut AKYOL

 

 

Yer işareti koy permalink.

Yoruma kapalı.