ŞEYTANIN ÇOCUKLARI, (YENİ FİRAVUNLAR…)
İnsanoğlu yaratıldığı günden beri sapmaya, azmaya, şımarmaya, kendisini yaratan Allah’a karşı gelmeye meyillidir.
Bu döngü kıyamete kadar böyle sürecektir!
Çünkü insanda iyilik (melek) ve kötülük (şeytan) bir aradadır. Bu iki gücün arasında kalan insanın tek silahı iradesidir. Yani insan iradesini iyi yönde kullanırsa melek, kötü yönde kullanırsa şeytan olur.
Firavun, gücün sembol ifadesidir. Bu her yerde ve her dönemde Firavunlar olacak demektir.
Şimdi kötü yönde iktidarı elinde tutan, dünyaya zulüm kusan Firavunlardan söz edebiliriz.
Kim bu küresel güçler ve ya Firavunlar?
Aklını (vicdan) gözünü, kulağını Hakk’a kapatan herkes…
İsim mi istiyorsunuz?
Dünyayı açık ceza evine çevirenler…
Başta korsan, katil İsrail ve onun arkasında duranlar…
ABD, ABD Derin Devleti (Pentagon, Evanjelistler, Neoconlar…
Yahudilerin sayısı bilinmemekle birlikte, dünyanın her tarafına yayılmışlardır.
Gerçek şu ki;
Yahudiler dünya devletlerinin “sanat, sağlık, hukuk, sinema, basın, medya, siyaset, ekonomi, ticaret, sanayi, bankacılık” gibi sektörlerin içinde hep yer almış ve yönetmektedirler.
Özellikle Yahudiler bu sektörlerin içinde bulunarak insanların özel hayatlarına müdahale etmişlerdir. Bununla da yetinmeyerek insanların beyinleriyle uğraşmaktadırlar.
Allah hiçbir milleti zulmetmek için yaratmadı. Lakin o milleti veya kavmi yaptıkları kötülüklerinden dolayı cezalandıracaktır.
Tarih boyu Firavun’ un olduğu yerde, uydurulmuş bir din ve ona inanan bir halk daima olmuştur. Fakat unutulmasın ki, her Firavunun gelmesiyle birlikte bir Musa’da gelmiştir!
Ey saf bir yürek temizliği içinde olan insan demem o ki; kendini kötülüklere esir etme, Firavunlara özenme, çevrene zarar verme, dünyayı yakıp yıkma, insanları ıslah amacıyla gönderilen dini, o dini tebliğ edenleri manen de olsa öldürmeye kalkma, hele hele kardeşkanı dökme…
Bu kan dökenlerin başında hep Yahudiler gelmiştir. Onlar Peygamberleri dahi öldürdüler. Dünyaya ve dünya üzerindekilerin arasına kini ve öfkeyi bunlar saçtılar…
Bu kötülüklerin sebebi; kendilerini diğer milletlerden üstün görmeleridir.
Konumuza ışık tutması açısından şu ayetleri birlikte okuyalım…
İblis dedi ki: “Ey Rabbim, görürsün, ben de onları yoldan çıkarmak için elimden geleni yapacağım. Yeryüzünde her şeyi süsleyip püsleyip tümünü yoldan çıkaracağım.
“Ancak sana saf bir yürek temizliği içinde bağlanan kulların hariç” dedi. Hicr,39/40
“İhlas”, saf bir yürek temizliği içinde olmak demektir. İhlaslı olmak demekse gösteriş, riya, beğenilme, şan, şöhret vs. sebebiyle değil, sırf Allah için yaşamak demektir.
Yani o müminler saf, içten ve samimi oldukları için deruni dilden ve canı gönülden Allah’a bağlıdırlar. Muhlisin inanç ve amelleri işte böyledir.
Şeytan ancak böyle olan insanları yoldan çıkaramayacağını itiraf etmiştir.
Allah bizzat kullarını kendisinin üzerinde olduğu yola çağırır. Yani Allah’ın insanlardan istediği, “doğruluk ve dürüstlük” yolu üzerinde yürümeleridir.
Allah, her şeye gücü yetendir. Bu gücü O’na dışarıdan biri yüklememiştir. Allah sevgi ve merhameti kendi zatına farz, adaleti de kendi üzerine vacip kılmıştır.
İşte Allah bu sebeple insanı kendisiyle aynı yolda yürümeye çağırır. Doğruluk ve dürüstlüğe çağırmak ve yürümek de budur!
İradesini kötü yönde kullanan şeytanın çocukları, Haçlı Savaşlarında 4 milyon Müslümanı katlettiler.
1839 tarihi itibariyle aralıksız sürdürülen savaş ve Batılılaşma hareketleri, Üç Milyon km kare toprağın elimizden çıkmasına mal oldu.
Birinci Dünya Savaşı, iki büyük imparatorluğun (Avusturya-Macaristan ve Osmanlı İmparatorluğu) sonunu getirmek için yapıldı.
Yine Birinci Dünya Savaşı, Rusya’ da Komünist Devletini kurmak için çıkarıldı.
Anadolu’nun işgali Çanakkale’den değil, İzmir’den değil, Filistin’den başladı…
Ruslar Kars’a girdiklerinde, İngiliz’ler Filistin’e Yahudiler adına el koymuştu.
Müteakiben Avrasya’da ülke sınırları değişti ve ardından “Cemiyeti Akvamı” yeni Firavunlara kurdurdular.
Daha sonra görülecektir ki, “Birleşmiş Milletler” Yahudilerin İşgalini kolaylaştırmak için kurulmuş…
Birinci Dünya Savaşında Firavun’lar bilindiği kadarıyla 32 milyon, İkici Dünya Savaşında 75 milyon insanın kanını döktüler ve Yahudi kasalarına para olarak akıttılar.
Nobel ödüllü doktorlar tarafından yayınlanan bir rapora göre, Irak, Afganistan, Pakistan, Suriye, Yemen, Libya, Cezayir, Somali, Asya da ki azınlık savaşları, Bosna, Mısır, Filistin, İran ve Türkiye de ki olayların tamamı “Siyonizm, Papalık ve Pentagon” hâkimiyeti için yapılmıştır.
Ancak Sosyolojik gerçeklerin söylediği şudur:
Kim ne söylerse söylensin; İkinci Dünya Savaşından sonra kurulan küresel (liberal kapitalizm) düzen çöküyor.
Bu çöküşü durdurmak mümkün değildir!
Bu çöküşün önünde kimse duramayacaktır!
Sonuç olarak gücü tanrılaştırmış yeni Firavunlardan ABD, İngiltere, AB, İsrail, Rusya, Çin ve Hindistan gibi ülkeler, bir sinek karşısında Nemrut’un düştüğü çaresizliği yaşıyorlar.
Hiçbir virüs Suriye’deki savaş kadar tehlikeli olmadı. Bu zaman zarfında 300 bin çocuk öldü. Bir milyon yetişkin öldü. Bir o kadar sakat kaldı. 20 milyon kişi toprağından oldu.
Sanki bunları yapan Firavunların yanına kâr mı kaldı?
Kaybedenler İslam Âlemi ve Mazlum Milletler, kazananlar Siyonizm, Papalık ve Pentagon gibi görüyor olsa da Müslümanların keyfiyeti bana bunu bize böyle söylemiyor!?
Ta ki, Müslümanlar mezhep kavgalarından, asabiyetten, kibirden vazgeçer, yönetimlerini Hakk ve adalet üzerine kurar, uydurulan dini bırakır, indirilen dine döner, yüksek teknolojiyi yakalar, birbirinin hallerinden haberdar olur ve kardeşliğini unutmazlarsa, o zaman hem kendileri ve hem de dünya, “sulh ve barış” içinde olur, dünya derin bir nefes alır!
Siyonizm’in baş peygamberi, Theodor Herzl’in şeytanlığı şudur:
İsrail de “beş parası olmayan Filistin halkına iş vermeyerek onları sınır dışına göçe zorlar.”
Yani Herzl, yerli nüfusun çoğunu sınır dışına çıkarılmadıkça bir Yahudi devletinin kurulamayacağını biliyordu. 1948 savaşında yeni İsrail devleti için Filistin halkının yüzde 80’i dışarı çıkardılar, diğerlerini de Yahudi idaresine zorladılar.
İsrail yönetimi savaş görüntüsü altında Filistinlileri bir etnik temizliğine başlar. O gün bu gündür Filistin, kan gölüne döner. O gün bu gündür Filistinliler paniğe kapılarak hayatlarını kurtarmak için ülkeyi terk etmeye başlar.
1967 İsrail’in Batı Şeria ve Gazze’yi ele geçirmesinden sonra Filistinliler bir yandan ayakta durmaya çalışırken, diğer yandan kalan bölümü İsrail’in uykusunu kaçırmaya çalışır.
Yine de İsrail, Filistinlileri sınır dışı etmelerine rağmen topraklarını ilhak kararı alamadılar. Bu konuda dünyayı ikna edemez. Sadece Filistinlilerin emek gücünü sömürmekle yetindiler.
Son zamanlarda İsrail; Gazze’lilerin yardım, gıda, yakıt ve insanca yaşama yollarını kapatmıştır. Gazze bugün mezarlığa dönüşmüştür. Filistinlilere bölgeden gitmeleri için yapılmadık işkence kalmamıştır.
ABD, küresel hegemonyası için İsrail’e gözü kapalı sürekli destek vermektedir.
Amerika’nın son dönemde Ortadoğu’da neden olduğu felâketler, kendini çöküşün eşiğine getirmiştir.
Uluslararası Hukuk, ABD ve İsrail’i durdurmaya yetmemektedir. Zaten Siyonist dünya bu hukuku yok saymaktadır.
Şimdilik Siyonistlerin bitmek bilmez hırsları, dünya için tehdit ve tehlikedir. Buna sebep yukarıda söylediğimiz gibi Siyonizm’in doğasında gizlidir.
İnancım odur ki:
Filistinlilerin bugünkü pasif direnişi ve Filistinli çocukların attığı taşlar, değil Filistin’i kurtarmayı, Firavunların dünyasını yıkmaya yetecektir!!!
Dünyada ne olursanız olun:
“Açın kulağınızı! Ölseniz de öldürül seniz de kesinlikle Allah’ın huzurunda toplanacaksınız.” (3/158)
Mahmut AKYOL