BİRLİK VE BERABERLİK İÇİNDE OLURSAK, ŞEYTANIN ÇOCUKLERI İSTESELERDE, İSLAMSIZ BİR TÜRKİYE İNŞA EDEMEZLER!

logo5

BİRLİK VE BERABERLİK İÇİNDE OLURSAK, ŞEYTANIN ÇOCUKLERI İSTESELERDE, İSLAMSIZ BİR TÜRKİYE İNŞA EDEMEZLER!

Aklın denizinden bir katreye sahip insan önce evreni, hayatı ve insanı, sonra cahilliğini gidermek için kitabı okudu…

Sonra enaniyetini (bencillik) ortadan kaldırmaya çalıştı…

Komşusunun evi yanıyorken yangına su taşıdı, acılara ortak oldu…

İnsan bu yolu Kitaptan (Kur’an) öğrendi. Çünkü birliğin ve Bütünleşmenin tek yolu budur.

Vatanda, bayrakta, dinî devlette birlik böyle sağlanır. Fakat insanda fikirler değiştikçe, kimisi kulluğunu devam ettirdi, kimisi de şeytanın safında yerini aldı.

Bu andan itibaren dünyanın tozu/dumanı kesilmedi.

İnsanoğlu ne yaparsa yapsın, günü geldiğinde ölecek, Ölüme gözlerini kapamadan önce yaptıkları gözünün önüne gelecek, alı moruna karışacak, gözleri yaşaracak, “keşkeler” peş peşe sıralanacaktır…

Hepiniz topluca Allah ipine sımsıkı sarılın, ayrılığa düşmeyin. Allah’ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Daha dün birbirinizin boğazınıza sarılırken şimdi tek yürek haline geldiniz. O’nun nimeti sayesinde, can yoldaşları oldunuz. Allah sizi uçurumun kenarından kurtardı. Allah size ayetlerini böyle açıklıyor ki, doğru yolda şaşmadan yürüyesiniz.” (Âl-i İmran Suresi 103 ayet)

Sizden erdeme çağıran, ortak iyiyi emreden ve kötülüklerle mücadele eden bir topluluk bulunsun. İşte kurtuluşa erenler bunlardır.“ (Âl-i İmran Suresi 104 ayet)

Yani kurtuluşa erenler, doğru yolda şaşmayanlar, ortak iyiden ayrılmayanlar, ailesine önem verenler, onu koruyanlar, komşusuna haksızlık etmeyenler ve kötü davranışta bulunmayanlardır.

Din, zaten vicdanlara bunları söyler. Birliğin adresi yürektir, vicdandır!

Ey vicdan sahipleri Ma’ruf olun, Ma’ruf olun, Ma’ruf olun..!

Şeytanın çocuklarına gelince:

Graham Fuller, “Biz Ortadoğu’da ve az gelişmiş ülkelerde yönetim açısından şöyle çalışırız”:

  • İslam ülkelerindeki bir siyasi hareketi seçimle (demokrasi) iş başına getiririz.
  • Dini ve ırkı köklerine dikkat ederiz.
  • İş başına gelir gelmez önünü Reformlar yapmak için açarız.
  • ABD’nin menfaatlerine ters düşmediği ve İsrail’in güvenliğini tehlikeye sokmadığı müddetçe yönetimde kalmasına müsaade ederiz.
  • Değilse; halk ayaklanmaları çıkartarak yönetimi alaşağı ederiz.

Acaba içinde bulunduğumuz sorunları bundan dolayı olmuş olmasın?

Müslümanlar hiç unutmasın ki, oynanan oyunlar ne kadar girift olursa olsun:

Allah’ın doğru yolundan şaşmaz ve aynı mimval üzere yürüdüğümüz müddetçe bizi kimse dize getiremeyecektir!

Dünya bugünkü varlığını İslam’a borçludur. Eğer İslam olmasaydı; dünya yaşanmaz olur, bugünden daha kötü olurdu.

Hitler, Mussolini, Lenin, Stalin, Mao ve Pol Pot gibi simaların “Neron” misali dünyayı nasıl kasıp kavurduğu, iki büyük savaşın, seküler güçler tarafından insanlığa neden reva gördüğü unutulmamalıdır.

Yeryüzündeki tek amacı barış, adalet ve zulme son vermek olan İslam Dini, “Neron” güçlerce potansiyel bir tehlike olarak hep görülmüş, bundan sonrada görülecektir.

Görülüyor ki dünya problemlerinin kaynağı İslam değil, dünyanın tek süper gücünün ayak oyunları ve hâkimiyet alanını genişletmekten başkası değildir!

İslam olmasaydı, tarih bir başka şekilde tekerrür ederdi. İnsanların hâkimiyet kavgası, etnisite, milliyetçilik, hırs, öfke, kaynaklarının kullanımı, işgaller, bugün olduğu gibi hiçbir sınır tanımazdı…

İslam, geniş bir coğrafyada yüksek derecede birleştirici bir güç görevi yapmıştır. İslam, evrensel yönü itibariyle dünyaya ortak bir felsefe, ortak bir sanat anlayışı ve ortak bir toplumsal prensipler, ahlaklı bir yaşam, adalet duygusu, hukuk ve iyi bir yönetim anlayışı paylaşmıştır.

Eğer İslam, geniş politik bir coğrafyayı etkilemiş olmasaydı, Güney Asya ve Güneydoğu Asya’daki Müslüman devletleri (Pakistan, Bangladeş, Malezya ve Endonezya) bugün olmazdı.

İslam, Batının saldırganlığına karşı bir direnç oluşturmuştur. Bu direnç, Batı emperyalist saldırganlığını durdurmaya yetmese de, bir hafıza oluşturmuştur.

İslam, Avrupalıların birçok Afrikalı, Asyalı ve Latin Amerikalı insanları birbirine düşürüp kolayca işgal etmelerine mani olmuştur.

İslam, kendi kültür ve medeniyetini götürmek suretiyle, onları kendi kimliklerine ve özgürlüklerine kavuşturmuş, onlar için bir direniş sembolü olmuştur.

İslamsız bir dünya, Batı emperyalizminin Orta Doğu ve Asyayı istila etmesi anlamına gelmektedir.

Eğer Müslümanlar arasında güçlü bir bilinç ve ortak İslam kültür oluşsaydı, ABD ve Batı, İslam beldelerinde kolay kolay at oynatamazdı.

19.yy sonları ve 20.yy başlarında onlarca suikastın, Avrupa, Amerika ve özellikle İngiliz anarşistler tarafından yapıldığını unutmamak gerekir.

Buna rağmen Avrupa, ABD, İngiltere ve İsrail hala; terörün altında İslam’ın yattığını söylüyorlar!

El-Kaide korsanlarını İslam ile bütünleştiren Batı, 11 Eylül 2001 olayının kendilerinin ürünü olmasına rağmen, İslam’ın üzerine yıkmakta geç kalmadılar.

Bu ve benzeri sebeplerden dolayı ABD ve Batıya karşı, başta Orta Doğu olmak üzere, tüm Müslüman Ülke halklarında büyük bir öfke oluşmuştur!

Dünyanın birçok yerindeki terör örgütlerini kuran güçler; bir gün bu terör örgütleri tarafından vurulurlarsa, şaşmamak gerekir!

Hâlbuki şu üç günlük dünya için, kişilikleri itibarsızlaştırmak, yalan söylemek, zulüm yapmak değer mi? Bir Müslüman için değmez ama diğerleri için gayet normal şey…

Görülüyor ki sorunun çözmek için düşünmek, sancı çekmek gerekiyor. Allah, insanoğluna aklı boş yere vermiyor. Düşün, araştır, muhtemel sonuçlar ortaya koy, konuş diyor.

Fakat üzüldüğüm, yurdumun insanlarının durumu… Cemaatları ayrı, tarikatları ayrı, Sivil Toplum Kuruşları ayrı, etnik yapılar ayrı bir havada… Gemi su alırken, herkes un çuvalının peşinde… Sanki her biri devlet içinde bir devlet…

Geçtiğimiz günlerde “mezhepler savaşlarına” değinmiş, bu savaş durdurulamazsa, sonunda Müslümanları bu ateş yakar demiştim. Yemen, Suriye ve Irak savaşlarını hafife almamak gerektiğini, böyle giderse yangın Lübnan, Bahreyn, Pakistan’ı da saracağından söz etmiştim.

Suudi Arabistan öncülüğünde ki “Arap Sünni Koalisyonu”, İran’ın “Şii Koalisyonu”, diğer yandan İsrail’i ve Kuzey Irak Kürt ve PKK güçlerini koruyan “Batı ve ABD Koalisyonu” giderek dünyayı “Yeni Dünya Savaşına” hazırlıyor…

Hak ve hakikatten kopmuş, gücünü haktan değil kuvvetten alan, hiçbir ahlaki sınır tanımayan Küresel Güç odakları dünyayı yıkmaya devam ediyor.

Bu da gösteriyor ki:

Yeni Dünya Savaşı, Orta Doğudan çıkarılacak ve buna da ırkçı İsrail sebep olacaktır

Buradan kim karlı çıkarsa çıksın; kendisiyle birlikte bütün dünya kaybedecek ve dünya kıyamete doğru bir adım daha yaklaşmış olacaktır.

Görülüyor ki dünya, “Barış, Eşitlik ve Kardeşlik“ tanımayan ve doymak bilmez bir hırs yüzünden telef olup gidiyor!

Eğer İsrail oğulları kendilerini üstün ırk görmeseler, Batı ve ABD dünyayı sömürmek işini terk etseler eminim ki; yeryüzünde Salih’in devesi hiç bağlanmaya gerek duymadan hayatını sürdürecektir.

Rusya ve Çin güçleri olaylara seyirci kalmasa, yanan ateş daha kısa süre içinde sönecektir.

Yeniden söylemek gereği duyuyorum. Suud ve İran hâkimiyetlerini genişletmek uğruna (!)Küresel aktörlerce önlerine atılan Yemen, Irak ve Suriye’de taş üstünde taş bırakılmazken, aslında İsrail’in elini güçlendiriyorlar.

İslam dünyası “Mezhep Savaşlarıyla” büyük felaketler yaşarken, Küresel Güçler de fırsatı kaçırmıyor, İslam topraklarına türlü bahaneler ileri sürerek saldırıyorlar.

Tüm İslam dünyasını içine alacak büyük bir yangını hep birlikte izliyoruz. Yangın her geçen gün bir ülkeye yayılıyor.

Mezhep savaşı, Batı’nın ve Batılı istihbarat örgütlerinin büyük bir oyunundan ibarettir. Ama onlara zemin hazırlayanlar da Şii Diplomasisi ve Suudi Vahhabiliğidir.

Eğer biz teyakkuzda kalır, dini davranışlarımıza yansıtırsak, şeytanın çocukları kendilerini yırtsalar da, sadece Müslüman Türk Milletinin tükürüğünde boğulurlar…

Mahmut AKYOL

Yer işareti koy permalink.

Yoruma kapalı.