MÜLKTE, HUKUKTA, HÂKİMİYETTE ALLAH’INDIR!

logo5

MÜLKTE, HUKUKTA, HÂKİMİYETTE ALLAH’INDIR!

Mülkten, suyu ulaşmak için gidilecek yoldan, hiç şüphesiz ki hâkimiyet Allah’ındır’ sözlerinden bir iki cümle de olsa bahsetmek istiyorum!

Bilmiş olun ki Hayata, Kâinata ve İnsan ilişkilerine dair tüm düzenlemeler Allah’ın gücü ve kudretiyledir.

Allah hayatı, adalet üzerine yarattı, sevgi ve merhametle ayakta tutmaktadır.

Allah insanı hangi dinden, dilden, renkten ve kariyerden olursa olsun eşit şekilde yaratmıştır.

Allah insanın canını, malını, namusunu, aklını ve neslini hukuk içinde kalarak sağladı.

Eğer böyle olmasaydı, taşın üstüde taş olmazdı

Yeryüzünde yaşamak insan için bir haksa, havasından ekmeğinden, suyundan yararlanmak bir haksa o toprakları korumakta bir haktır.

Yeryüzünü kirletmemek insanın borcudur…

Mesela bir şehrin sokaklarında özgürce dolaşmak bir haksa; o sokakları temiz tutmakta bir haktır.

Hukuksuz mekânlara orman denir. Orman denilince hayvan, hayvan denilince de kontrolsüz güç akla gelir. İnsanı hayvandan ayırt eden de, hukuk içinde kalarak bir arada yaşamasıdır.

Hukuksuzluğun din dilinde ki karşılığı günah işlemektir. Günah, diğerinin haklarına gasp ve tecavüzdür.

Dine göre; insanın işlediği günahların hesabını Allah, Ahirette bizzat kendisi  soracaktır.  Tabi ki bu sorgu, Adalet ve merhamet içinde olacaktır.

Bazı kimselerin duyunca irkildiği, yüzünü buruşturduğu kavram, Şeriat kelimesidir.

Şeriat, ‘Su kaynağına giden yol’ demektir.

Kimin suya ihtiyacı varsa, o yolu takip etsin! Çünkü suya herkesin ihtiyacı vardır. Hukukun zalimin elinde bir kırbaç olmasına asla izin verilmemelidir.

Hayatı canlı tutmak ve toprağı yeşertmek için, suya ihtiyaç duyduğu gibi, insanoğlu da hukuka öyle muhtaçtır.

Kur’an’ı Kerim insana hep bu su kaynağını anlatır ve nasıl gidileceğini gösterir. Değilse Kur’an, mezarlıkta okunmaya devam eder durur.

Şeriat isteriz” demek, “Hukuk isteriz” demektir. Tabi ideolojik davranılmadığı sürece bu böyle okunur.

Lakin Tanzimat’tan bu yana bu kavram siyasallaştı.

Hukuk olgusu dilden dile değil, çağdan çağa yenilenerek yaşar. Bu yenilenme güç üzerinden değil; hak üzerinden olur. Yani hukuk gücünü kuvvetten değil, haktan alır. Hukuksuz mekânlarda, sadece zayıfların kanı dökülür, talan olur, gözyaşı akar.

Hukuk işlerinin iyilik, güzellik, doğruluk içinde yürümesidir.

Yani yetim hakkı yiyenleri, yoksulu hor görenleri, fakiri aşağılayanları, düşenin elinden tutmayanları Kur’an kâfir, zalim ve fasık ilan eder. Bu Kur’an’ın adalete ve hukuka olan bakışıdır.

Öldürmeyin, çalmayın, yalan söylemeyin, iftira atmayın, zina etmeyin, içki içmeyin, dürüst olun vs. Hepsi, Allah’ın insana bir ikazıdır.

İslam’ın ifade ettiği değerler; ‘iyilik, güzellik, doğruluk, rahmet, merhamet, vicdan, hak, adalet, dürüstlük’ vs. Bunlar insanlığın ortak iyileridir. Bir yerde bunlar olursa, orada İslam’ın rüzgârı esiyor demektir.

İslam’ın bu evrensel değerlerinin en rahat yaşadığı yer, insanın yaşadığı ortam olmalıdır. Dini tamamlamak, sevgi ve merhameti yaymak için gönderilen Hz. Muhammed,  bu değerleri ete kemiğe büründüren örnek insandır.

Çekim, cazibe demektir. Eşyayı, canlıları, hayvanları ve insanları bir yer çekimi kanunuyla idare eden Allah’tır! Eğer yer çekimi kanununu Allah yaratmamış olsaydı, hiçbir düzeni kurulu tutmak mümkün olamazdı.

Evrenin cazibe merkezi matematiktir!

Toprağa atılan tohum, O’nun izni olmadan çatlamaz, zamanı gelmeden bir yaprak solmaz, hiçbir varlık ölmez…

Güneş doğmasaydı hayat başlamaz, hayat güneşin ışığıyla şenlenir ve canlanır…

Soluduğun hava, bastığın toprak O’nundur ve sen onunsun. O, izin vermezse nefes bile alamazsın…

Kitabımız Kur’an sürekli akla vurgu yapar ve Allah bizden irademizi kullanmamızı ister.

Allah’ın hâkimiyeti sonsuz ve sınırsızdır. Bu hakimiyete önce güven duymalı sonra iman etmelidir.

Teslim olduğumuz Allah, bizden ‘Dar’us Selam’ yurdunu kurmamızı ister.

Bu dünyayı inşa etmek zordur!

Siz hiç, zor olan bir dünyayı inşa etmeye çalıştınız mı?

Mesela aranızda hiç eşitliği düşündünüz mü?

Mesela hiç mal hırsına düşüp de başkasının hakkını gasp ettiniz mi?

Mesela hiç ihtiyaç sahibi birine iyilikte bulundunuz mu?

Mesela hiç dünyaya insanlara yüksekten baktınız mı?

Ey insanlar!

İnsanlık kişiliğini, kimliğini, geleneklerini kaybediyor!

Bu yok oluş karşısında bir sözü olan varsa şimdi söylesin, sus/pus olmasın, haksızlık karşısında dilsiz şeytan olmasın, yoksa ebediyen sussun, şeytanlığını sürdürsün!

Ey insanlar!

Hiç dini düşüncenizi yenilemeyi düşündünüz mü?

Dini Hayatını yenilememiş insanlar, dünyada akıl sağlığını koruyamaz. Bakın insanlar Meditasyon seanslarına koşuyor. Cinnet geçirenlerin, intiharların, cinayetlerin sayıları gün geçtikçe artıyor! Engellilerin sayısı her geçen gün çoğalıyor!

Dünyada sahip olma ve edinme hırsı kamçılanıyor, bu hırsla birlikte manevi krizler çoğalıyor!

Kapitalist yapı her geçen gün insanı mutsuzlaştırıyor. Teknoloji insan yaşamını, tabiatı tehdit ediyor. Teknoloji ahlaki hiçbir boyutu olmadan büyüyor. Gelişmiş dünya, Müslümanları ölüm kusan silahların denemelerinde kobay olarak kullanıyor.

Sudan ülkesinde, açlıktan ölmek üzere olan bir çocuğun akbabanın ölümünü bekleyen, diğer yandan çocuğun ve akbabanın resmini çekmeye çalışan Kevin Carter’e ‘Politser’ ödülü veriliyor!

Fakat Kevin çocuğu akbabanın insafına bırakıp oradan ayrıldıktan sonra dayanılmaz kâbuslar yaşıyor. Sonunda Kevin intihar ediyor.

Şimdi sormak lazım!

En kesif düşmanların dördü/beşi, akbaba sürüleri gibi üzerimize çullanmak istiyor görmüyor musunuz?

Şimdi, sirkeyi/sarımsağı hesap etmenin sırası mı?

Yangın bacayı sarmışken, ‘nevafil’ le meşgul olmanın dinde ki yerini bana anlatır mısınız?

Sizleri yeniden oy kullanmanın, ‘şirk’ olduğunu söyleyenleri bir kere daha düşünmeye davet ediyorum!

Allah’ın hâkimiyetini küçültmeye, devletimizin gücünü zayıflatmaya hakkımız var mı?

Bu zihniyet kime hizmet eder hiç düşündünüz mü?

Mahmut AKYOL

Yer işareti koy permalink.

Yoruma kapalı.