VAHİY VE İLETİŞİM

logo5

VAHİY VE İLETİŞİM

Her insan bir âdemdir, Âdem her insandan yeniden doğar. İlk âdemle anlatılmak istenen neyse, her doğan insanla da o anlatılır. Buda bize hayatın karmaşık değil basit bir şekilde kurgulandığı gösterir. Müslüman zihin buna “tevhid” demiştir.

Eşya belli kanunlara uyar, hayvanlar içgüdüleriyle hareket eder, insanlar iradi bir yol çizer.

Ancak kula bu konuda baskı yoktur. Burada özgürlük ve tercihte bulunmak asıldır.

“Hakikati küçük guruplar söyler, büyük guruplar ise kervana koşarlar.”

Ey göklerin ve yerin Rabbi! Bilgimi artır, gerçeği bize öğret ve ondan bizi ayırma!”

Siyasileşmiş aydınlar, Batı kültürünün etkisi altında kalanlar, bu ülkede gezdikleri sürece bu tür sözler devamlı olarak duyulacaktır. Cahil kalmış ve cahil bırakılmış milletlerde anarşi ve terör tedavülden hiç kalkmayacaktır.

Herkese bu geminin içinde yaşayacağı kadar bir yer vardır, fakat gemiyi delmemek şartıyla

Eğer bir ülkede dirlik ve düzenlik sağlanmak isteniyorsa, bu siyasi değerlerden asla vazgeçilmemelidir.

Yeryüzünün en gerçekçi, en hakka, hukuka, adalete riayet edenlerin başında Müslümanlar gelir.

Yine yeryüzü gerçeğinden en çok kopmuş ve uzaklaşmış olanları Müslümanlardır. O yüzden iflah olmuyorlar!

Dinin direği olan değerlerle ilk tanışanlar Müslümanlardır. Doğruluk, dürüstlük, hak, adalet, ahlak, iyilik, güzellik, söz, vefa, sadakat vs. Bunlar sadece kulun kendisi ile Allah arasında bir bağdır.

Aslında bu değerler insanı ve toplumları kötülüklere karşı korurlar. Bu değerler olmadığında insanlık şaşırır ve alçalır.

Çünkü insan dünyada en büyük düşman, kişinin kendi kötülüğüdür. Bu kötülüğün sembolik adı da “şeytan”dır. Hayatta, insana verilmiş en büyük nimet, “vakittir”.

***

Allah’ın Peygamberleriyle ilişkisine vahiy denir. Vahiyle Peygamberlere Kitaplar vermiştir.

Allah’ın kullarıyla ilişkisi Kur’an’dır. Bu da iyi, güzel ve doğru istikametinde olmaktır.

İnsanın öyle bir yeri var ki, buna “hafıza” denir.

Hafıza (akıl), bellek insan için vicdanıdır. Yani bilgisayarın hard diski gibidir.

İdrak, bilgilerin kaydedildiği yerdir. İşte kişinin iradeli olması, bilinç sahibi olması bu demektir.

“Derdi olmayanın aklı yoktur,” denilmiştir. Lakin nice akıllı insanlar var ki, inkârları sebebiyle dertleri yoktur.

Cenab-ı Hakk, bizden iman etmemizi istiyor.

Cenab-ı Hakk, insana şöyle buyuruyor:

Sorumluluktan kaçmayın, hiçbir zaman kendi sorumluluğunuzu bir başkasına yüklemeyin”.

Çünkü insanlar yeni bir dine değil, yeni bir din anlayışına muhtaçtırlar.

Eğer insanoğlu dünyadan, imansız ve amelsiz giderse, onun cenazesinde milyon insanların olmasının hiçbir kıymeti yoktur.

Eğer bu insanların cenazelerinde milyonlar varsa sebebi şöhret budalası olunmasıdır.

***

Hayatta dün, bugün ve yarın vardır. Kur’an bu kavramlardan ‘yarına’ önem ve öncelik verilir.

Ölüm, Afet, Kıyamet! Kur’an bu üç geleceği haber vermek suretiyle, insanları uyarır ve insanların dünyadaki hayatlarını dengede tutmak ister.

***

İslam diyarları pay-ı mal edilirken; siz ey kendisini Müslüman görenler, sizler ne güne duruyorsunuz?

Eğer yaşıyorsanız, durmayın haydi ayağa kalkın!

Birlikte kenetlenin!

Düşmanlar karşısında yekvücut olun!

Kemiyetiniz ne olursa olsun, keyfiyetiniz size üstün gelecektir!

Sabredin! Buna inanın! İman edin!

Bundan asla şüphe duymayın!

Ey insanlar, dünya hayatınız sürüyorken sizin bir derdiniz ve bir davanız olsun. Derdinizin başında ‘ahretiniz’ olsun. Mutlaka cihat ve infak endişesi taşıyın. Çünkü münafıkların safında olmakta vardır…

İyilik, güzellik ve doğruluk içinde bir endişeniz olsun. Çünkü sonunda pişman olmak vardır.

***

Kur’an’ı Kerim dilinde Peygamberin geliş amacının adı  ‘inzardır’. Fakat ‘intizar’ yoktur.

Fil-Hakikat Kur’an’ı Kerimde, kendisinin dışında bir kurtarıcıyı beklemek yoktur.

Bu bağlamda İslam’da ‘mehdiyi’ beklemek yoktur.

Mehdiyi’ beklemek, Şia da ve Hıristiyanlıkta vardır.

Mehdiyi’ beklemek, Şia da kaybolan son imamdır.

Hıristiyanlıkta da Hz. İsa’nın gökten yeryüzüne inmesidir. Bu iki tutum, Kur’an’ın yapısı ile bağdaşamaz. Bu sebeple herkes sorumluluk taşımalıdır.

Yardımlaşmak, vermek, paylaşmak ilişkilerimizde ölçümüz olmalıdır. İyiliklerimiz ve sorumluluklarımız gönülden olmalı, gönülden çıkacak olanlar da toplumsal faydaya dönüşmelidir.

***

Kindar yürek darlığı, kıskançlık, haset duymak, bencillik etmek, kibirli ve gururlu olmaktır. Bu duygular, kindar olan birinin elinde büyür ve yaşar.

Dahası kindarlık yalan ve aldatma iç içedir. Kindarlığın ilacı; alçakgönüllü ve mütevazı olmaktır. Bunları iyilik, güzellik ve doğruluk besler.

Komşuların birbirleriyle iletişim içinde olmuş ve olmaları gerekir. İletişim içinde olmaları duygu, düşünce ve bilginin birbirlerine aktarılmasıdır.

Kavga etmek bir iletişim biçimidir. Küslük, iletişimsizliktir. İletişim tek taraflı değil, karşılıklıdır. Beden dilini iyi kullanın ve kullanılan kelimeleri iyi seçin.

Eğer alıcı kişi vereceklerinize hazır değilse iletişim yolu tıkanır. İletişim ortak noktalarda etkili olur. Taraflardan birisi hattan çıkarsa iletişim kopar. Bu aynı zamanda propaganda tekniklerini hatırlatır. Kısaca iletişim bir bütündür.

İletişim kurmak istediğiniz tarafın ne dediğinizi anlayabilmesi için, daha doğrusu sözünüzün etkili olabilmesi için her iki tarafında aynı kültür içinde olması gerekir.

Gözler gönüllerin aynasıdır. Dolayısıyla karşınızdakine yüreğinizden konuşursanız etkili olursunuz. Tabii yürek demek, inanmak demektir.

Mahmut AKYOL

 

Yer işareti koy permalink.

Yoruma kapalı.