ERMENİLER VE VATAN BÖLME FAALİYETİ

logo5

ERMENİLER VE VATAN BÖLME FAALİYETİ

Güvenlik Güçlerimiz tarafından yakalanan PKK’ lı diyor ki:

Ben bir Ermeni’yim. benim gibi dağlarda/kamplarda Yüzlerce Ermeni var…”

Siz zannediyor musunuz PKK, Kürtler için dağlarda kalıyor.

Asla…

Asala, daha önce PKK Terör Örgütünün değiştirilmiş şeklidir. Yani PKK, Ermeni Komitacılarının bir devamıdır.

Ermeni Meselesi”, Vatan Bölme Faaliyeti bizim için bir beladır.

  • Niçin beladır?

Çünkü Rus ve İngiltere gibi ülkeler, Ermeni’ye destek vermesi sonucu Osmanlıyı yıkmışlardır.

Aslında Ermeniler, Selçuklu ve Osmanlıların himayesinde uzun süre yaşadılar. Bu sebeple Ermeniler Osmanlı toplumunda tarih boyunca uyum içinde kalmış, millet-i sadıka olarak anılmışlardır.

Azerbaycan topraklarının Ermenistan yarıya yakın bölümünü (kırk yıl) işgal altında tutmuş, fakat Türkiye’nin kırk günlük yardımıyla işgal altında tutulan Azerbaycan toprakları Ermenistan’ın elinden alınmıştır.

Yine de Ermeniler, hiçbir zaman ihanetinden vaz geçmediler.

Çünkü Kudüs’ü yıkmak ve Müslümanları katletmek üzere yola çıkan Haçlı ordularına Anadolu’da Ermeniler rehberlik etmiştir.

Lozan’da “azınlık” statüsünde bırakılmış olan Ermeniler, hukuken elde edecekleri hiçbir şey olmadığı halde, anlaşmayı hiçe sayarak, Doğu Anadolu toprakları üzerinde bir devlet kurma pervasızlığına kalkıştılar.

Fransa, İngiltere ve Rusya başta olmak üzere Beynelmilel Güçler, Ermenileri Osmanlı Devletinin yıkılmasında ve Türkiye’nin parçalanmasında paravan olarak kullandılar.

Bir Ermeni Evanjelist Hıristiyan olan ABD’li milyarder iş adamı Siyonist George Soros, Türkiye’yi hedef tahtasına oturtmuş, Gezi Olaylarıyla İstanbul başta olmak üzere Memleketin altını üstüne getirmiştir.

Arkasından ABD ve İngiltere ajanı olan İran’lı bir Yahudi ananın çocuğu FETÖ’ YE 15 Temmuz darbesi yaptırılmıştır. Bu bir sömürge, mezhepçi, ırkçı hareketiydi.

Hareketin başında samimiyet, ortasında ticaret, sonunda ihanet vardır.

Sonuç itibariyle FETÖ hareketi Ermeni hareketinin bir benzeridir.

İslam Dini, Hıristiyanlıkta olduğu gibi sadece Acı, hastalık, sıkıntıları dindirmek için gelmiş olan bir din değildir. İslam, hayat dinidir.

Türkiye siyasi tarihi birlik ve beraberlik üzerine kurulmuştur.

Çatışma, karalama, koltuk ve mevkii sahibi olma üzerine kurulmamıştır.

Bu cümle, “genel geçer” bir kuraldır.

Çünkü her fıtratta bir “akıl” olduğu kadar bir “nefs” vardır.

Her fıtratta bir “Hırs” kötülük vardır. Kötülük içimizde ki “şeytanın” ta kedisidir.

Din, bu duyguları frenlemek için gönderilmiştir.

Eğer bir milleti (Dini) yıkmak isterseniz; önce içinden kullanılmaya müsait uşakları (ajan) bulun.

Rum’ların, Ermeni’lerin, Kürt’lerin ve İngiliz’lerin üzerinde Rothshild ailesinin baskın bir gücü vardır.

Aynı aile üzerindeki bu gücü kaldırınca Amerika bir “Hiçtir!

Ermeni asıllı Gladiston’un Türkler hakkında ki kaanatı şudur:

Türkleri, ya Anadolu toraklarında imha etmeli, ya da gedikleri Asya bozkırlarına sürmelidir. Sözü hala unutulmuş değildir.

Bizi ilgilendiren boyutuyla, Devletimize karşı girişilen her isyan, her terör ve her tecavüz olayının altından “Ermeni Meselesi” nin sahipleri çıkıyor olduğunu görürsünüz.

Bir ara iş o dereceye gelmişti ki, Padişahın arabasına bomba koyacak kadar ileri gitmişlerdi.

Meşrutiyet Döneminde Ermeni Komitacıları, Doğu Anadolu Bölgemizde Müslüman Halka kan kusturmuşlardır. Yani Tanzimat’tan bu yana başımıza açılan belaların sebebi Ermeniler olmuştur.

Buna rağmen Ermeniler, yapmış oldukları zulümleri ters yüz etmişler, Doğu Anadolu’da, hiçbir ayrım gözetmeksizin camilere doldurup yaktıkları insanların yanık kokularını hala duyarsınız!

İttihat Terakki Hükümeti tarafından “Tehcir Kanunu” doğrultusunda Ermeniler, İmparatorluğun uygun bölgelerine yerleştirilmiş, fakat oralarda yerlerinde doğru durmamış, ülkeyi karıştırmaya devam etmişlerdir.

Orta Doğuda meydana gelen, oradaki insanların kanı ve gözyaşı üzerinden yürütülen savaşların üçayağı vardır:

  • Mezhep savaşlarını kalıcı hale getirmek,
  • Orta Doğunun haritasını yeniden çizmek,
  • PKK ve PYD aracılığıyla İsrail ve Ermenistan’a koridor açmak.

Devletin “Adaleti”  temin ve tesis için olduğu, Adalete olan “güven” duygusunu diri tutmak gerektiği unutmamalıdır.

Kuvvetli olmak için, birlik, birlik için kardeş, kardeş olmak içinde sevgi, sevgiyi tesis etmek için de paylaşımcı olmalıyız.

Unutulmasın ki dün, Ermeni’ye yardım ve yataklık yapanlar hem canlarından oldular ve hem de koca bir İmparatorluğun yıkılmasına seyirci kaldılar. Ayrıca faturayı da bu millete ödettiler.

Oysa gerçek hiç de onların söylediği gibi değildir.

Beri taraftan Ermeniler Birinci Dünya Savaşı başlamadan önce Rusya’nın tahriki sonunda, isyanlar başlattılar.

Bu isyanlar sırasında Ermeni çeteler sayısız Müslüman köyleri bastı, çocuk ihtiyar kadın demeden topluca insanları katletti.

Rus destekli Ermeni çetelerinin katlettiği Müslüman sayısı 120 bini bulmuştur.

Talat Paşa da vakit geçirmeden Erzurum ve Van bölgesindeki Ermenilerin güneye tehciri emrini verdi.
Bu nedenle, isyancıları dağıtmak için Enver Paşa Ermenileri ve ailelerini Rus topraklarına geri sürdü. Kalanları da Anadolu içinde çeşitli yerlere dağıttı.

1915’de Ermenilerin yaşadığı trajedi bir soykırım mıdır?

Hayır…

Eğer sırf Ermeni olduğu için insanlar öldürülmüş olsaydı, evet onun adı soykırım olurdu.

Şu an İsrail’in Filistin’de yaşattığı tam bir soykırımdır. Soykırım nasıl olur, katil İsrail’e baksınlar…

İsrail’in yaptığı soykırım Filistin toprakları üzerindeyken, Osmanlının yaptığı kendi topraklarında Ermenilerin çıkardığı isyanları bastırmakla alakalıdır. Yoksa bir soykırım değildir.

Savaş şartlarında güneye tehcir esnasında Ermenilerden binlercesi salgın hastalıklar ve çetelerin baskınları gibi ve kimi sebeplerden dolayı öldükleri tarihi bir gerçektir.

Mahmut AKYOL     

 

DİNİN VİCDAN YÜZÜ, DİNİN AFYON YÜZÜ

logo5

DİNİN VİCDAN YÜZÜ, DİNİN AFYON YÜZÜ

Davran milletim!

Kalk ölüm uykusundan!

Ölüme giderken onurlu ol!

Onurlu olmak, Kur’an’ı ve Sünneti yaşamakla olur!

İnsan için kullanılan kavramların başında “İbadet”, (iş ve değer üretmek) gelir. Fakat günümüzde bu kavramın içi boşaltılmıştır.

İbadet denlince, İslam’ın şartları anlaşılır. Onlarda beştir. “Salâtı ikame etmek” önde gelir. Sonuncusu da  “Cihattır”.

Bazı kereler Salât, Zekâtla birlikte kullanılır. Zekât vermek, insanlığı ekonomik bakımdan ayağa kaldırmaktır.

Fakat bu kırkta bir değil, ihtiyaçtan fazlasını vermekle olur. Demek ki Kur’an’ın özü; yardımlaşmak, dayanışmak, paylaşmaktır. Sosyal adalet ancak bu şekilde sağlanır.

Sosyal dengenin bozulması Müslümanların “Namaz” kılmadıklarından değil, insan ilişkilerinde “adaleti” terk etmiş olmalarından dolayıdır.

İnsanlar arasında “İslam Dini” yayılmaya başladığı andan itibaren; İran’ın Mecusiliği, Anadolu Şamanizm’i, Hint Brahmanizm’i, Arap Cahiliye kültürü, Bizans Hıristiyan ve Yahudi din anlayışı birlikte yayılmaya başlamıştır.

Şu anda bile Anadolu topraklarında “Şaman kültürü” derinden akar.

Eğer insanlar birbirlerini kırıp dökmez ve asabiyet göstermez ise Allah; insanların kalplerini birbirine döndürür.

Eğer bir milleti yıkmak isterseniz, onu içten yıkarsınız. Bu yıkım karşısından güçlü kardeşlik bağlarıyla geçilir.

Yahudiler inançları gereği, vaat edilmiş topraklara dönüp Büyük İsrail’i kurarak dünyaya egemen olmak istiyorlar. Amaçları uğrunda hiçbir sınır tanımadan dünyanın gözü önünde zulüm ve soykırım yapmaktadırlar.

Kapitalist anlayış, adalet anlayışına terstir. Çünkü Kapitalist anlayış, vurguna, soyguna ve haksız kazanca dayanır. İsrail’in Filistin de, Gazze de yaptığı soykırımlar bu Kapitalist anlayışa dayanır.

İsrail’in, (Siyonistler) bu Kapitalist anlayışı insana, yaşama hakkı vermez.

İnsanın siyasi öfkesi ne kadar büyük olursa olsun, Siyonistlerin kayığına Müslümanların binmeleri suçtur!

Şimdi, İslam ülkelerinde abdestli tağutları, tespihli monşerler devri başlamıştır.

İngilizlerin ve ABD’nin maşaları olan ve Türkiye’yi yıllarca uğraştıran ve uğraştırmaya devam eden terör şebekeleri “ASALA, FETÖ, DAİŞ, PKK, YPG, PYD” dir.

Herkesin aklını başına toplaması, küçük hesaplar peşinde koşmaması gerekir.

Orta Doğuyu sıcak günler bekliyor.

Alevi- Sünni” mezhep savaşının fitili ateşlendi. Üçüncü dünya savaşı, bu topraklarda  çıkartılmak isteniyor. Orta Doğuda olacak olanların kimin işine yaradığı ortada. ABD ve Rusya… Biri İsrail’in yanında, diğeri Ermenistan’ı koruyor.

İsrail, Dünyanın gözü önünde Filistinlileri öldürmeye devam ediyor.

Enteresan olan, DAİŞ’in İsrail’e karşı hiçbir hamlesi görülmüyor. Çünkü kurucusu ABD’ dir.

Görüldüğü gibi PKK ve PYD Kürtler için değil, İsrail ve Ermenistan için vardırlar. Yakalanan teröristin anlattıklarını böyle okumak gerekir.

Bu sebeple Müslümanlar İsrail’e karşı isyan edemiyor, devrim yapamıyor, ayağa kalkamıyor…

İsrail’in Filistin’de yaptığı soykırım ve zulüm hakkında Kur’an’ı Kerimde Yahudiler için pek çok ayetler nazil olmuştur. Bunlardan Cuma Suresini ele alalım…

Cuma Suresi 5. Ayet

Tevrat’ın hükümlerini uygulamakla yükümlü tutulan, fakat bu yükümlülüğü yerine getirmeyenlerin hâli, ciltlerle kitap taşıyan eşeğe benzer. Allah’ın ayetlerini yalanlayan topluluğun hâli ne kötüdür! Allah zalimler topluluğunu doğru yola erdirmez.”

Cuma Suresi 6. Ayet

De ki: “Ey Yahudiler! İnsanlar içinde yalnızca kendinizin Allah’ın dostları olduğunu sanıyorsanız ve bu iddianızda samimi iseniz, haydi ölümü arzu edin de görelim!”

Cuma Suresi 7. Ayet

Oysa onlar işledikleri günahlar yüzünden ölümü asla istemezler. Allah ise, o zalimleri çok iyi bilmektedir.

Begoviç’in dediği gibi; devrimler “acılar ve ıstıraplar içinde doğar”, rahat ve konfor içinde ölür.

Şeraiti’nin dediği gibi; “dine karşı din” hegemonyası oluşmuştur. Bugün de yaşanan budur. Müslümanlar kariyer ve konfor içinde yüzdükçe, iki yakası bir araya gelmez!

Görüyoruz ki Statüko sahibi zengin dindarlar, yoksul dindarlardan kaçıyor!

Dinin iki yüzü vardır:

  1. Dinin “Vicdan” yüzü…

Hz. İbrahim gibi zamanın putlarını kırmaktan, Hz. Musa gibi büyücüleri deşifre etmekten, Hz. İsa gibi tapınak dinine isyan etmekten, Hz. Muhammed gibi Kâbe çetelerine başkaldırmaktan geçiyor. Mekke’de ki gibi yeniden kölelere özgürlük (Fekku Ragabe) çığlığını yükseltmekten geçiyor…

Fatiha Suresinin bir ayeti şöyle der; “Allah’ım bizi, kendilerine nimet verdiklerinin yoluna ilet…

Bu ayet şöyle de okunur.

Allah’ım bizi, kendilerine doğruluk, iyilik, güzellik, şehitlik verdiklerinin yoluna ilet…

  1. Dinin “afyon” yüzü

Burada başta insanı avutmaya yeltenen, Mucize, keramet, uçtu kaçtı anlatılarıyla örülü bir din anlayışı vardır.

Ortalık mehdi, Mesih, deccal rivayetlerinden geçilmiyor. Müslümanlar istihare, rabıta ve rüyalarla yatıp/kalkıyor!

Uydurma rivayetlerle örülü hurafeci bir din anlayışı her yanı sarmış durumda…

Müslümanların kendileriyle uğraşmaktansa, zalimlere kaşı birleşmeleri gerekir.

Dinin vicdan yüzü insana sorumluluk yüklerken, afyon yüzü sadece uyutur.

Kimse “Eski İslam Kültürünü” sorgulamıyor.

  • Laiklik-din, asker-sivil, sağcı-solcu, zengin-fakir, alevi-Sünni” çelişkileri, nasıl ortadan kaldırılır diye, kimse kafa yormuyor.
  • İktidara yakın insanlar istiyorlar ki, benden başka kimse zengin olmasın,
  • İstiyorlar ki, insanlar hep benden istesin,
  • İstiyorlar ki, sırça köşklerinde hep ben yaşayım,
  • İstiyorlar ki, kimse benimle eşit hale gelmesin…

Allah, dünya zenginliğini kulları üzerinde görmek isteseydi, bunu en çok hak edecek olan, “Âlemlere rahmet” olan Hz. Peygamber olurdu.

Neden Hz. Ömer, Hz. Ali tek kuruş miras bırakmadan bu dünyadan göçüp gittiler.

Hz. Peygamber Abdurrahman bin Avf’ın ticaret kervanını üç kez dağıttı?

Neden Hz. Peygamber Fatma’nın kolunda altınlar görünce koluna vurup, “Ateş bunlar at” dedi.

Hiç düşündünüz mü?

Adam milyonluk cipe biniyor, parmağına  gümüş yüzük takıyor. Bu ne diye sorduğunuzda, “Erkeklere altın yüzük takmak haram” diye bir cevap alırsınız.

Bir din ancak bu kadar mı ters yüz edilir.

Tahrif Kuran’da değil, Mehcur vaziyette Kur’an orada duruyor…

Değişen sadece kafa yapısı ve bakış açısıdır.

Değilse, İslam âlemi bu halde olur muydu?

İslam’ın ve dünyanın düzelmesinin yolu, yine buradan geçiyor. Yani Mehcur Kur’an’ı anlamaktan, İslam’a olan bakış açısını değiştirmekten, zihniyeti yenilemekten geçiyor.

Mahmut AKYOL

SİYON YILDIZI, HIRISTIYAN HAÇI, HiLALE KARŞI

logo5

SİYON YILDIZI, HIRISTIYAN HAÇI, HiLALE KARŞI

Allah bir kavmi, bir kavimden üstün kılmadı. Bir kavmi bir kavimden ayrıcalıklı yapmadı.

Fakat Rab Yahova, Yahudileri Talmut ve Tora’ya göre üstün (!) yarattığını söyledi.

Allah, canlıların rızıklarını taksim etti. Fakat Yahudiler bununla yetinmedi. Milletleri derilerine kadar soydu. Onların sütlerini emdi. Onları borç içinde bıraktı. Bunun için Yahudiler şeytani, dinci ve ırkçı davranışlardan asla vazgeçmedi.

Bütün milletleri köle, yalnız kendisinin efendi olduğu bir dünya tasarlamak Kabalist Düşünceden sürekli şekilde beslendi.

Yani Yahudilerin 5000 yıllık rüyaları, vaat edilmiş topraklara geri dönme macerası dünyaya çok pahalıya mal oldu.

Kur’an’da en çok anlatılan kavim, İsrail Oğullarıdır.

Tarih boyu İsrail Oğulları yapıları itibariyle durdukları yerde durmadı, gittikleri her yerden kovuldu. Ellerine geçirdikleri maddi güç sebebiyle fitneci yapılarından asla vazgeçmedi.

Merkezi Filistin olan, Nil den Fırat’a kadar uzanan topraklar üzerinden (Arzı-Mevut) İsrail Devleti kurmak istedi.

Arzı-Mevut, Abdülhamit’in makamından kovduğu Haham Theodor Herzl’in idealiydi.

Daha sonra Haham Theodor Herzl, Abdülhamit ile ilgili hatıratlarında demiştir ki; Osmanlının bütün borçlarına karşılık Abdülhamit’ten alamadığımız Filistin topraklarını ittihatçılardan yarım teneke altına aldık…

Yahudi devleti kurulması çalışmasını Haham Theodor Herzl başlatmış olsa da, daha sonraki çalışmalara parasal yardımda bulunanların başında “Rothschild”, “Rockefeller ve Morgan” aileleri geliyordu.

1879 da tertip edilen 1. Dünya Siyonist Kongresi kararları doğrultusunda Siyonistler, “Filistin toprakları üzerinde bir Yahudi devleti kurmak istemişlerdi.

Yahudilerin Uluslararası Efendileri olan ABD, İngiltere, Rusya ve Batı Devletleri’de destek çıkmıştır.

ABD’nin kendine ait resmi bir Merkez Bankası yoktu. “Federal Rezerv” adıyla, birkaç Efendi bankerin oluşturduğu özel bir kuruluş, Amerika ekonomisine hâkimdi. Merkez Bankası gibi, para piyasaları yoktu.

Amerika’ya doları basan ve satan “Federal Rezerv” dir. Yani ABD’ nin kendine ait bir parası yoktu. Dolar ise karşılığı olmayan hayali bir paradır.

Başkan Kennedy, Hazine Bakanlığı’na, gümüş karşılığında para basma yetkisi alması, 4 trilyon dolara yakın ABD doları piyasaya sürmesi üzerine, 22 Kasım 1963’te öldürülmüş ve bastırılan dolarlar piyasadan toplatılmıştı.

Bir doların sağ tarafındaki daire içinde üst kısımda, simetrik olarak birbirine geçmiş iki eşkenar üçgenden oluşan 6 köşeli Davut Yıldızı vardı. Davut Yıldızının altındaki kartalın sol elindeki dalda aynı 13’lü simge görülmüştü.

Şimdi, “Siyon Önderlerinin Protokolleri’ni” iyi okunmalıdır.

Kur’an penceresinden bakıldığında, İlahi adalet şöyle tecelli eder!

De ki: ‘Hak geldi, bâtıl yok olup gitti. Zâten bâtıl mâhiyeti gereği yok olup gitmeye mahkûmdur!’ (İsra Suresi 81 Ayet)

İnsan fıtratına aykırı sistemler, birer ikişer yıkılmıştır, İsrail’de er/geç yıkılacaktır!

Fakat İslam Medeniyeti uykusundan yeni/yeni uyanmaktadır!

  • Milletim, duy beni!
  • Sözlerimi iyi dinle!
  • Parçalanmanın,ölüm olduğunu iyi anla!
  • Bayrak hürriyettin, özgürlüğün, bağımsızlığın sembolüdür. Bayrak vatandır, namustur!
  • Vatan, bayrak, namus, adalet ve din milletlerin temeli ve çimentosudur.

Şimdi düz bir akıl (Aristo mantığı) kullanalım ve diyelim ki:

Eğer ‘Türk Devletinin Irakta, Suriye’de, Libya’da ne işi var!’ derseniz, o zaman siz, Sosyal dokunuzun uzantılarını bilmiyorsunuz demektir.

Eğer siz, binlerce Km uzakta bir takım ülkelerin, Irak, Suriye, Libya vb. yerlerde, burnunuzun dibinde cirit atanların ne işi var diye sormazsanız, o zaman siz düşmanla birlik içinde oluyorsunuz demektir!

İşte Allah’ın insana verdiği aklı kullanmak budur.

Her insan gibi Yahudiler de bir gün ölecektir. Ölüme sırası onlara da gelecektir…

Şimdi gelelim günümüzün Kutsal İttifakına… PKK, YPG, FETÖ terör örgütlerinin arkasında duran Kutsal İttifak, (ABD, İngiltere Batı ve İsrail güçleridir.)

ABD’nin Irak’ı önce üçe bölmeye, sonrada Kuzey Irak’ta Yahudi Kürtlere dayalı bir devleti kurmaya çalıştı. Mezhep ve ırkçılık temeline dayalı parçalama işinde ABD yalnız değil… Yanında İngiltere, Batı ve İsrail vardır…

Hepsi birlik olmuş Yahudi Kürtlere dayalı bir devlet kurmaya çalışıyor!

Kutsal İttifak, PKK, YPG terör örgütleri eliyle İsrail’e Ermenistan’dan yol açmak istiyorlar

Değil mi ki yukarıda sayılan devletler, varlıklarını ve geçimlerini ‘zulüm’ ve ‘haram’ üzerine kurmuşlardır.

O zaman İsrail, mazlumun kanını dökmeye ve içmeye devam edecektir.

Irak’ta ilk kurşunu atan, Saddam’a türlü yalanlar isnat eden güç ABD, İngiltere, Batı ve İsrail’dir.

Libya’da İngiliz çıkarlarını dikkate alan ajan Sisi aracılığıyla Ulusal Ordu Komutanı Hafter’e destek vermeyi sürdürmektedir.

Sonuçta;Siyon Yıldızı’ , ‘Hıristiyan Haçı’ veİslam’ın Hilaliarasında sürüp gelen Din Savaşı Kıyamete kadar sürecektir.

  • Yeter ki, Müslümanlar Ümmet olsun!
  • Yeter ki, Müslümanlar Adalet Devleti olsun!
  • Yeter ki, İslam dünyası, Emperyalistlerin tuzağına düşmesin!
  • Yeter ki, Müslümanlar ekmeğini paylaşsın!
  • Yeter ki, kanayan yarasını el birlik sarsın!

İşte din Kardeşliği budur.

Mahmut AKYOL

HAHAMLAR, SİYONİSTLER, MASONLAR VE IRKÇI İSRAİL OĞULLARI!

logo5

HAHAMLAR, SİYONİSTLER, MASONLAR VE IRKÇI İSRAİL OĞULLARI!

Hahamlar, Siyonistler, Masonlar ve Irkçı İsrail Oğulları yine Dünyayı yakıyor!

Bir avuç toprağa sıkıştırılmış, aşı ekmeği ilacı kesilmiş Filistinlilerin yaşam hakkını elinden alan zalim İsrail oğulları bir gün sonun gelecektir. Bunu sakın unutma!

Irkçı korsan İsrail, Filistinli Müslümanlara ve dünya insanına kan kusturuyor!

Kürtler için kurulduğu iddia edilen ve içinde Kürt’lerden çok Ermeni’yi barındıran taşeron sürüleri, İsrail için savaşıyor.

Bu taşeron örgütler, bir yandan İsrail için uyuşturucu, silah, petrol ve insan kaçakçılığı yaparken, diğer yandan içimizdeki beşinci kol faaliyetlerini sürdürüyor.

Muharref Tevrat; İsrail Oğulları, günümüz Yahudileri kendilerini diğer bütün milletlerden üstün görüyor. Bu ideolojik, ırkçı ve sapkın Yahudileri yeryüzünde ABD, İngiltere ve Batı tarafından şımartılıyor…

Asırlar boyu gizli çalışan Hahamlar, Siyonistler ve Masonlar tarafından bu ırkçı ve sapkın ideoloji Muharref Tevrat’a sokulmuştur.

Rab Yahova’ ya isnat edilen bütün milletlerin köle, kendileri efendi olma anlayışının sebebi, milletlerin ellerindeki malların Yahudilerin çalınmış malları gözüyle bakılması fikri yatar…

Dünyadaki bütün huzursuzluğun kaynağı buradan gelir!

Bu anlayış, Hahamlar tarafından Muharref Tevrat’a sokulmuş bir hırs ve hırsızlıktır.

Bu üstün ve ırkçı yaklaşım, Allah’ın mülküne sahip olmak fikri, İsrail Oğullarını azdırmıştır.

Asırlar boyu Yahudi milleti, Allah’a ve Ona inananlara karşı savaş açmış, sonunda birçok kere yer ile yeksan olmuş, fakat yine de uslanmamıştır.

Muharref Tevrat’ın gizli yorumu olan “Talmut ve Tora”, Siyonistleri sürekli olarak yak, yık ve yeniden inşa et, fikrine yöneltmiştir…

Siyonistler bu yolları kullanarak insanların kanını dökmüş, dünyanın altını üstüne getirmiştir. Bu sebepledir ki, dünyada ve Ülkemizde huzur kalmamıştır

Aslında Allah yaratılışta, kimseyi kimseden üstün yaratmamıştır!

Vizyonu gündelik kısır çekişmelerden ibaret muhalefet, ne hazindir ki Amerika, Rusya ve AB ülkeleri burnumuzun dibinde İsrail için çalıştığını görmüyorlar

Psikolojik, Biyolojik savaşlarda İsrail önemli mesafeler kat etmiştir. Hibrit Tohum savaşı, İsrail’e büyük avantajlar sağlamıştır. Dünyada Bioteknoloji firmaları tamamına yakın bölümü İsrail’e ait, tohumların patentleri İsrail’in tekelindedir.

Kartelleşme nedeniyle dünya besini İsrail’in ipoteği altındadır. Altın, petrol rezervleri, uyuşturucu ve silah tüccarları bunlardır.

Dünya, bu savaşa karşı koyabilmek için varını, yoğunu ortaya koymaktadır…

Yahudiler, Ortadoğu halklarını yıllarca tesir altında tuttular. Benzer şekilde Tekkeler kurarak İslam tasavvufunun içine girmiş, sapkın tasavvuf cereyanları oluşturmuşlardır

Şimdi, Müslümanların bir araya neden gelemediklerini anlayabiliyor musunuz?

ABD her geçen gün Türkiye’nin etrafında üsler kurarak Türkiye’yi İsrail’e karşı ablukaya almıştır.

Siyonist Önderleri Protokolleri” adlı kitapta; Siyon yılanı dünyayı çevreleyerek yutmuştur. Yılanın başı ulusların kalplerine girecek ve onları çürütüp yok edecektir. Siyon’dan yani Kudüs’ten harekete başlayan yılan, zaferle zincirini tamamlayacak, sonra yine oraya dönecektir. Başladığı yere dönmeden önceki son hedef de İstanbul’dur…”

İsa’nın “Göklerdeki baba ile ben birim” demesi, İsa’nın ölümüne sebep olmuştur. İsa’nın bu iddiası, Yahudilerce, Yakup’un tahtan indirilmesi olarak algılanmıştır. İşte Siyonizm’in hedefleri bunlardır.

Siyonizm, Firavunlar gibi gücünü iktidarından alır. O güç paradır

Önce belirteyim ki, dünyayı açık cezaevine çevirenlerin başını çeken katil ve korsan İsrail’dir. Onun arkasında ki ABD Derin Devleti, Evanjelistler, Pentagon, Neoconlar gelir.

ABD de yaşayan Yahudiler, sanat, sağlık, hukuk, sinema, basın, medya, siyaset, ekonomi, ticaret, sanayi, bankacılık gibi sektörlerin başında bulunur.

Yahudi Siyonistlerin azması, sapması, şımarması bundandır!

Fakat unutulmasın ki, her Firavunun gelmesiyle birlikte bir Musa’da gelmiştir

Demem o ki; kötülerin kötülükleri, kendi ecelidir…

Yukarıda belirtildiği gibi Yahudilerin dünyaya ve dünya üzerindekilere karşı bir kin ve öfkesi vardır.

Konumuza ışık tutması açısından önemli gördüğüm şu olayları sıralayalım.

  • Haçlı Savaşlarında 4 milyon Müslüman katledildi.
  • 1839 itibaren aralıksız sürdürülen Batılılaşma hareketleri sonunda 3 Milyon km kare toprak elimizden uçup gitti.
  • 1900 yıllardan bu yana Batı’nın başlattığı savaşlarda İslam coğrafyasında 4 milyonu aşkın insan yaşamını yitirmiştir.
  • Birinci Dünya Savaşında, iki büyük imparatorluğun yaşamına (Avusturya-Macaristan ve Osmanlı İmparatorluğu) son verilmiştir.
  • Anadolu’nun işgali Çanakkale’den değil, İzmir’den değil, Filistin’den başladı…
  • Ruslar Kars’a girdiklerinde İngiliz’ler Filistin’e Yahudiler adına el koymuştur.
  • Daha sonra görülecektir ki, “Birleşmiş Milletler” Yahudilerin İşgalini kolaylaştırmak için dünyayı seferber edecektir.
  • Yahudiler İkinci Dünya Savaşını istedikleri biçimde yönlendirecektir.
  • Birinci Dünya Savaşında 32 milyon, İkici Dünya Savaşında 75 milyon insan ve Müslümanın kanı, Yahudi kasalarına para olarak akmıştır.

Kim ne söylerse söylensin:

  • İkinci Dünya Savaşından sonra kurulan küresel düzen çöküyor. Bunu durdurmak mümkün değildir.
  • Şimdilik çöküşün önünde Çin, Rusya, İran ve Türkiye engel olarak görülüyor.
  • Bu engelin kalkması için ilk hedef, İran ve Türkiye’dir…

Evet, Size gücü tanrılaştırmış ABD, İngiltere, AB ve İsrail’den bahsediyorum

Irak, Afganistan, Pakistan, Suriye, Yemen, Libya, Cezayir, Somali, Asya da ki azınlık savaşları, Bosna, Mısır, Filistin, İran ve Türkiye de ki olayların tamamı dünya Siyonizm’i, Papalığı ve Pentagon hâkimiyeti için yapılmaktadır.

Eğer Müslümanlar mezhep anlaşmazlıklarından ve asabiyetten kurtulur, yönetimlerini adalet üzere döndürür, rotalarını uydurulan dinden, indirilen dine çevirir, yüksek teknolojiyi yakalarsa, o zaman kimse bu gücün karşısında duramaz!

İnancım odur ki:

Filistinlilerin pasif direniş içinde olmaları hassas yürekleri telaşlandırmasın. Mazlum Filistinli cılız çocuğun attığı bir taş değil İsrail’i, Cihanı yıkmaya yetecektir!

Mahmut AKYOL

 

MÜLKÜN VE DİNİN SAHİBİ ALLAH’TIR

logo5

MÜLKÜN VE DİNİN SAHİBİ ALLAH’TIR

Zâriyât Suresi 56. Ayet

Ben cinleri ve insanları, beni tanıyıp, bana kulluk etsinler diye yarattım.

Zâriyât Suresi 57. Ayet

Onlardan bir rızık istemiyorum, beni doyurmalarını da istiyor değilim.

Zâriyât Suresi 58. Ayet

Şüphesiz rızkı veren, sarsılmaz gücün sahibi olan yalnızca Allah’tır.

Demek ki cinleri ve insanları yaratan Allah’tır. Mülkün ve Dinin sahibi o’dur.

Melik Şah öldükten sonra, Büyük Selçuklu Devleti bakiyesi üzerine, Anadolu Selçuklu Devleti kuruldu. Osmanlının külleri üzerinden de Türkiye Cumhuriyeti doğdu.

Anadolu Selçuklu Devleti Siyasi, ekonomik, askeri ve dini bakımdan güçsüzdü.

Devlet dini bakımından çözümü; Cüneydi Bağdadi, Ahmet Yesevi, Ak Şemsettin, Hacı Bektaşi Veli, Mevlana, Şemsi Tebrizi, Yunus Emre, Şeyh Edebali, Bişri Hafi ve Niyazi Mısri gibi “Erenlerde” aradı.

Erenler önceleri, dinin dinamik yüzü olan Cihadı ve ahlak ilkelerini kabul ettiler. Erenler, kendi içinde yaptıkları Cihadı, kendi dışında yapacağı cihattan üstün gördüler. Erenler, Allah aşkına ulaşmayı, tarikatlarda derinleşmede buldular.

Anadolu İslam’ı Şamanizm’i, Bizans ve İran’ın etkisinde kalarak elde etti. Lakin bu görüş, insanları pasifleştirdi ve korkuya esir etti. Yine bu görüş, Adalet anlayışından uzaklaşarak insanları zulme düşürdü. Şeyh, derviş, veli vs unvanlı şahsiyetler, aynı zamanda siyasetin içinde yer aldı.

Anadolu İslam’ı Arap, İran, Hind, Yunan, Şaman “Pagan” kültürlerinin etkisinde kaldı. Bu kültür aynı zamanda, Mürcie itikat anlayışını doğdurdu.

Yani Mürcie Haricilerin aşırı fikirlerine tepki olarak doğmuş itikadî bir mezheptir. Büyük günah işleyen kişinin durumunu ahirete Allah’ın takdirine bırakmalarıyla bilinir.

Yani, Doğudan Moğol, Batıdan Haçlı orduları tarafından sıkıştırılan Padişah, müşkülünü ulemaya, o da şeyhine danıştı. Böylece tipik bir Ortodoks İslam ortaya çıktı.

Bugün İslam’ın içinde İran Zerdüştlüğü, Anadolu sır dinleri, Şamanizm, Ortodoks Hıristiyanlığı gibi pek çok gayri İslami inanç ve felsefenin olduğunu söyleyebiliriz.

Din” hayattır!

Dur, dinle, düşün ve karar ver; durmadan “Lehül Mülk, La İlahe İllallah” de!

İşte “din” budur.

Acaba yeryüzünde Kuran’ı mealen baştan sona okuyan kaç kişi var…

Sureleri birbirleriyle mukayese eden, ayetler arasında bağlar kuran, nüzul sebepleri üzerinde kafa yoran kaç kişi var…

Bu Kur’an bana ne diyor diyen kaç kişi var…

Aslında Din denilince akla; (“doğruluk, dürüstlük, adalet, ahlak, yalan söylememek, öldürmemek, çalmamak, iftira atmamak, zina etmemek, kul hakkı yememek, alın teriyle geçinmek”) gelmelidir.

Kur’an’da en çok kullanılan kavramlardan biride ibadettir. Yani Nusuktur.  Yani iş ve değer üretmektir. Diğer yandan Salât yardımlaşmak, dayanışmak ve destekleşmektir.

Türkler, eski inanç ve alışkanlıklarını (Şaman Geleneklerini) takip ettiler. Her türlü inanca mensup olanlara kucak açtılar. Türkler Namazsız, niyaz sız, fakat kerameti kendinden menkul (!) şeyh, derviş, abdal ve babalar etraflarında toplanarak birlik sağladılar. Türkler İslam’ı Araplardan değil, İran’dan öğrendiler. Mehdi inancını Bizans’tan aldılar.

Kur’an’ı anlamak için onun gayesini, dilini ve üslubunu bilmek lazımdır.

Göklerin ve yerin idaresi Allah’a aittir. Allah’a kul olan bir insan; hayvana ve tabiata asla zarar vermez!

Allah’a ibadet etmek için, iş ve değer üretmek için, Salâtı ikame etmek ve insanlığı ayağa kaldırmak için, o kimselere “Cennet” vardır!

Hicret sırasında Ebubekir’in önünde gitmekte olan Hz. Peygamber’in kim olduğunu soran Arap Müşriklerine:

Bu benim rehberimdir” şeklinde cevap vermişti.

Yine Putperestler İbrahim’e:

Bu Putları sen mi kırdın?” sorusuna karşılık:

Yanında balta olan İbrahim Hayır, onu şu büyük put kırmış olabilir.” diye cevap vermiştir.

Eğer gerçeği çıplak biçimde söylemiş olsalardı, eminim ki hiçbir şeye tereddüt duymadan onları öldürürlerdi.

İşte bundan dolayı Kur’an, insanları ikna ve irşat etmek için, en etkili yolları kullanmıştır.

Konuyla ilgili şu söylenir. Hz. Peygamber son konuşmasında (veda hutbesinde) şöyle demiştir.

Ey İnsanlar! Sözlerimi iyi dinleyin… Bu söylediklerimi burada bulunanlar bulunmayanlara iletsin. Belki onlar daha iyi anlarlar.” Demişti.

Ne zaman ki Müslüman Kuran, hüküm, ahkâm, hâkimiyet, devlet, adalet, kardeşlik, sadakat, ganimet, kabile vs. dediğinde, aynı anlayış birliği içinde olursa, o zaman üzerinde inanç ve fikir birliği ettikleri Kur’an ayetlerini mızraklarının ucuna takarak karşı karşıya gelmezler.

Ne zaman ki İslam Dini yayılmaya başladı, o zamandan itibaren İran’ın Mecusileri, Anadolu Şamanizm’i, Hint Brahmanizm’i, Arap Cahiliye kültürü, Bizans Hıristiyan ve Yahudi din anlayışı İslam’a karışmaya başladı.

Şu an Anadolu topraklarında derinden akan; Şamanist kültürdür.

Kuran, “eşitlik” kavramını yaratılışta, rızık ve rızık kaynaklarının kullanılmasında kullandı.

Kişinin kendisini veya bir başkasını, Allah’a ait olanlara ortak görmesine “şirk” denir.

Şirk, Tevhidin zıddı bir kavramdır. Günümüzde en büyük şirk Kapitalizm’ dir. Allah, zengin ile yoksul arasındaki uçurumun oluşmasını istemez.

Eşitlik Kuran’da; Adalet, Vasat, Sevâ vs kavramlarıyla anlatılır. Dünyanın çeşitli halleri sebebiyle farklılaşmalar olur. Lakin Dil, din, ırk, renk, mülkiyet, cinsiyet, kavmiyet ve milliyet temelinde yaşanan farklılaşmalar eşitsizlik değildir.

Ayrıca Kur’an söz konusu eşitliği sağlamanın türlü yollarını göstermiştir; Hacc, tavaf, ihram, namaz, secde, saf bağlama vs. Hep bu eşitliği gösteren Ritüellerdir.

Kim bir sözü ve bir fikri içten söyler ve savunur, pratiğe aktarır, ikiyüzlü davranmazsa; Allah onun etrafında bir sevgi halesi oluşturur. Diğer insanları bu saf imanın etrafına toplar.” Bu İlahi bir kanundur. Ben bunu bilir, bunu söylerim…

Hz. Peygamberden bu yana, daha doğrusu Âdemden beri Müslümanlar için Daüsselam, bir hedeftir. Değilse din; sinede bir yük olur.

Daüsselam:

Sorumluluktur, vermektir, paylaşmaktır, sevmektir, adaletle hükmetmektir, düşeni kaldırmaktır, zor olanı yapmak, zayıfın yanında olmaktır, öksüzü doyurmak ve korumak ve yalan söylememektir. Ölçerken, tartarken dürüst olmak, kul hakkı yememek, aldatmamak, yanıltmamaktır. Vs.

Değilse milletlerin hedefsiz, idealsiz, iradesiz yeryüzünde yaşamaları imkansızdır…

Mahmut AKYOL