ALAK, KALEM, MÜZEMMİL, FATİHA, MÜDDESSİR, MESED SURELERİ, AHLAK VE DUA BAHSİ

logo5

ALAK, KALEM, MÜZEMMİL, FATİHA, MÜDDESSİR, MESED SURELERİ, AHLAK VE DUA BAHSİ

Hayatta ve kâinatta olan, olmakta olan her şeyin tek sahibi, Cenabı Allah’tır.

Cenabı Allah, hayat ve tabiatta olan, bütün insanlara bir yol çizmiştir.

Çizdiği bu yol Kur’an’ı Kerim ait olup, pratiği Hz. Muhammed’in (s.a.v) mevcuttur.

 

ALAK SURESİ

  1. OKU! Yaratan Rabbinin adıyla
  2. İnsanı sevgiden ilgi ve alakadan yarattı.
  3. OKU! Senin Rabbin çok cömerttir.
  4. Kalemi kullanmayı öğretti.
  5. İnsana bilmediği şeyleri öğretti… (19 ayettir)

Çok sevgili, ilgili, ilişik, yapışık, tutkun anlamlarına gelir. Yani Kur’an’da ki bütün sure ve ayetler bir biriyle ilişkilidir, bir birlerinin içinden çıkarlar. Bu, Tevhit bilincini pekiştirmek içindir.

 

KALEM SURESİ

  1. NUN! Kalem dile gelsin! Satırlara dizilen gelsin!
  2. “Sana olan nimeti sayesinde Rabbin ile konuşuyorsun cinlerle değil”
  3. Bu sana lütuf ve ikram dışında hah ettiğin bir karşılıktır.
  4. Çünkü senin muazzam bir ahlakın var, hiç kuşkusuz.
  5. Yakında göreceksin onlarda görecekler… (52 ayettir)

Kalem ve satırların dile gelmesi ve konuşması istenen suredir. Ana teması Allah ve Ahiret Günüdür. Sure bu konular etrafında döner. İnkârcıların dersler çıkaracağı konular anlatılır.

Özellikle Peygamberin maruz kaldığı olaylardan yılmaması, göğüs germeği, müşriklerle asla uzlaşmaması, yalnız kalmaktan korkmaması öğütlenir. Bunun için de kendisine Yunus kıssası anlatılır.

 

MÜZEMMİL SURESİ

  1. SEN EY büyük işi yüklenen!
  2. Gece yarılarında kalk!
  3. ¾ Ortasında, başında veya sonunda Kuranı düşüne, düşüne oku!
  4. Biz sana ağır bir sorumluluk yükleyeceğiz.(20 ayettir)

Hz. Muhammed’in (s.a.v) peygamberlik gibi büyük bir sorumluluk altına girmesi anlatılır. Peygamberin çevresine toplananlara gerekli olan desteği verebilmesi için, gece kalkarak düşünerek planlar yapması, gündüz olunca da bu planları uygulaması istenir. Bu arada inkârcıları da ölüm, afet ve kıyametle inzar etmesi istenir.

 

FATİHA SURESİ

  1. Sevgi ve merhameti sonsuz Allah’ın adıyla
  2. Bütün övgüler, varlığın yeğane Rabbi Allah içindir.
  3. Sevgi ve merhameti sonsuzdur.
  4. Hesap gününün sahibidir.
  5. Yalnız sana ibadet eder, yalnız senden yardım dileriz.
  6. Bizi doğruluk ve dürüstlük yolunda yürüt.
  7. Sapmışların ve öfkeni çekenlerin değil; nimetlerinle desteklediklerinin yolunda…

Kur’an onunla başlar, açılış anlamındadır. Fatiha’nın içinde yer alan kavramlar, bütün Kur’anı açan kavramlardır.

Yani Kur’an’ı açan anahtar kavramlar Fatiha’da yer almıştır.

 

MÜDDESSİR SURESİ

  1. SEN EY yalnızlığa bürünen!
  2. Kalk ve uyanışı başlat!
  3. Haykır; Allahuekber
  4. Güzel ahlakı kuşan!
  5. Kötülüğe bulaşma!(56 ayettir)

Müddessir, Yalnızlığa bürünmek anlamındadır. Hz. Peygamber bir ara yalnızlığa bürünmüştür. Akabinde de, tarihin meydanına çıkması, peygamberliğini ilan etmesi ve uyanışı başlatması istenir. Müşriklerin en sert şekilde eleştirildiği yerlerden birisi bu suredir. Mekke sokaklarını inleten meydan okumalar, sure boyunca görülecektir.

 

MESED SURESİ

  1. KAHROLSON Ebu Leheb! İktidarı; kahrolsun!
  2. Zenginlik ve iktidar onu kurtaramayacak.
  3. O kıpkızıl bir ateşe atılacak.
  4. Çenesi düşük karısı da yanında olacak.
  5. Gerdanında fitillisinden bir de ip olacak.(5 ayettir)

İslam’ın ilk yıllarında Mekke’de kurulan düzene karşı bir öfke patlamasıdır. Kahrolsun, yıkılsın, kurusun haykırışlarını burada görülür.

Tevhit inancından ne anladığımız burada oldukça önemlidir.

Bir deniz düşünün içinde bulunan her şey bu âlemi temsil ediyor. Su olmazsa, denizin içindekilerin bir şey yapmaları imkânsızdır.

Ancak denizin içindeki her şeyde denizin bir parçası değildir.

İşte buradan hareketle İslam Fena Fillah anlayışını reddeder ki, bu doğrudur.

O zaman Melek/meleke gücü yalnız başına tasarruf sahibi bir şey değildir. Bunlar Allah’ın gayrısı da, aynısı da değildir. Fakat ne yazık ki Islama bu anlayış, Tevrat’tan getirilip konulmuş şeylerdir.

Dört meleğe yüklenilen görevler gibi. Halk arasında Ölüm meleği olarak bilinen Azrail can alıcı melek olarak bilinir, öte yandan da derler ki Allah verdi, Allah aldı. Çelişkiyi görüyor musun?

Aslında doğru olan ikincisidir. Çünkü Allah hiç bir şeyde, var etmekte, yok etmekte ortak kabul etmez. Ederse bu tevhide aykırıdır.

 

AHLAK BAHSİ

Davranışlara ortaya çıkar… Yaşarsanız o da yaşar ve sizi yaşatır. Ahlak anlatan kitaplara bakınca, onların tamamı, ahlakın felsefi tarafını anlattığı görülür. Bir Çinli düşünür bu konuda şöyle söylemiştir:

Söylediklerinize dikkat edin, düşüncelerinize dönüşür.

Düşüncelerinize dikkat edin, duygularınıza dönüşür.

Duygularınıza dikkat edin, davranışlarınıza dönüşür.

Davranışlarınıza dikkat edin, alışkanlıklarınıza dönüşür.

Alışkanlıklarınıza dikkat edin, değerlerinize dönüşür.

Değerlerinize dikkat edin, Karakterinize dönüşür.

Karakterinize dikkat edin, Kaderinize dönüşür.

Allah cümlemizi yaşayan bir ahlaktan mahrum koymasın.

 

DUA BAHSİ

Yukarda anlattığımız bu dua manasına da gelen salâtın bir tatbiktir.

Allah’ın resulü tarafından Müslümanlara öğretildiğini görüyoruz.

Müslümanlar Allah’ın resulü önderliğinde günün belli vakitlerinde bir araya gelerek Allah’a dua ediyorlar.

Rükû ve secde ediyorlar, onu tespih ediyorlar (yüceltiyorlar) ve hem de Kuran’ı tedris ediyorlardı.

Çeşitli sebeplerle Allah resulüne, cemaatine katılamayan müminlere, bu eylemi ya kendi aralarında birleşerek ya da ferdi olarak yerine getiriyorlardı.

O ki seni yarattı, (özüne) eşitliği koydu, adaleti yerleştirdi” (İnfitâr; 7)

Mahmut AKYOL

EY İNSAN DUR, KULAK VER VE İYİ DİNLE

logo5

EY İNSAN DUR, KULAK VER VE İYİ DİNLE

İslamsız bir dünya olur mu?

Olur!

Bugün olduğu gibi…

İnsan çorak toprağa döndüğü zaman olur…

Umudum odur ki, bu çorak topraklar gün gelir, İslam’la filizlenir…

Lakin sizi bir gül bahçesine davet etmek istemiyorum…

Sizi, İslam’sız bir dünyaya davet etmek istemiyorum…

Bugün intihar, saldırgan, işgaller, isyan hepsi de İslamsızlıktan doğar.

İslam hayattır, İslam güzel ahlakadır.

Eğer insan vicdanlı ve dürüst olursa bir yaprak misali sararmaktan kurtulur. O zaman insan yeşil ağaca benzer, bırakın kök salsın.

Emperyalizm ve Batı Tanrıyı öldürdü. Arkasından merhameti öldürdü.

Hâlbuki Ahlak; insanın iyi davranışıdır. 

Kur’an’da özne insandır.

İnsan üç şekilde dalgalanır.

Birincisi:

‘Hareket halinde olan bayraktır.’

İkincisi:

‘Hareket halindeki bayrak değil rüzgârdır.’

Üçüncüsü:

‘Hayır, hareket halinde olan zihindir.’

Kur’an okunduğu zaman insan zihninde bir dalgalanma meydana gelir. Siz o zaman Kur’an’ı okuyorsunuz demektir.

Tıpkı 312 kişinin önünde duramadığı gibi, sayınızın az olması önemli değil, zihniniz dalgalandıkça, örümcek ağı gelsin aklınıza…

Çünkü Kur’an 14 asır önce yaşanmış olması bir hayattan ibarettir.

Burası çok önemlidir.

Kur’an’ı Kerim mealini dört noktadan anlamaya çalışalım.

  1. Üslup noktasından:

Kur’an’ı Kerim çoğu kez varlığın dil ile okunur. Bütün her şeyi anlatırken ‘biz’ dili kullanır. ’Biz’ de maksat Allah’tır, Allah her yerdedir.

  1. Yeminler noktasında  Arapçada yemin birini yüceltmek için yapılır. Allah kendi dışında hiçbir şeyi yüceltmez! Yüce olan tek şey Allah’tır.

O halde ayetlerde geçen ‘yemin’ ifadesini okurken ‘dile gelsin’ diye okumak, daha doğru olmaktadır. Dile gelsin, şahitlik etsin ifadeleri anlama daha uygun düşmektedir.

  1. Kıssalar noktasından:

Önce her peygamberin yaşadığı kendi tarihi içinden anlamak icap eder. Yani dönemin tanrı, devlet, din telakkileri bilmek gerekir. O devletin arması, flaması, sembolü bilmek gerekir.

Yelkenli gemi Fenikelilerin, Cin ve peri, Babil’ in, boğa/bakara, Mısır’ın, balık Asur’un Tanrı devlet sembolleriydi. Kur’an da geçen bazı olaylar bizim için bir mucize, kehanet ve sır olarak kalacaktır. Mesela kuş, Hititlerin tanrı devlet sembolüydü. Karınca Saba’nın,

Demek ki Kur’an da geçen kıssaların geçtiği bu yerle hakkında tarihi, sosyolojik ve dini yapıları bilinirse o zaman işler mitolojik olmaktan çıkar.

  1. Mucizeler noktasından:

Mucize doğaüstü, kural dışı şeyler demek değildir. Mucize aciz bırakan şey demektir. Mesela güneşin doğuşu ve batışı bizim için normal bir şeymiş gibi görünür. Oysa bu iş bir mucizedir. Çünkü güneşin doğuşu da batışı da insanı aciz bırakır.

  1. Mesela ayın yarılması hadisesi mucize değildir, bizzat ayın kendisi mucizedir. Diğer bir şekilde söylemek gerekirse mucize, yaratılışın bizzat kendisidir. Güneşin doğuşu ve batışı insanı aciz bırakmaktadır.
  2. Kur’an’ı Kerim bu yaratılışlara ve bu olaylara ısrarla ‘Ayet’ der. Bu anlamda Kur’an mucizeden hiç bahsetmez. Yaratılmış olan her şeye ‘ayet’ der.
  3. Kur’an’ı Kerim’in ortaya koyduğu İslam, söz ve eylem birliğidir. Bu anlayış Yahudilikte ‘mucize’ kavram şeklinde kullanılmıştır.
  4. Hıristiyanlık buna ‘kehanet’ demiştir.
  5. Mecusilikte ‘bekleyiş’,
  6. Sabilikte ‘Astroloji’,
  7. Hinduizm’de ‘meskenet’ (fakirlik Miskinlik, beceriksizlik. Yoksulluk, (durgunluk, tembellik, uyuşukluk),
  8. Budizm de ‘ıstırap’,
  9. Hermetizm’de ‘büyü/tılsım’ denmiştir.
  10. İslam’da din, söz ve eylemden ibarettir. Eylem, amel ve Salihat demektir. O da iyilik güzellik ve doğruluk içinde çalışmaktır.
  11. İnsanlığın karşısına Hz. Peygamber söz ve eylemle çıkmıştır. Hem zaten insanın imtihan olmasının objektif başka bir yolu yoktur.
  12. Kur’an insanın önce aklına vicdanına hitap etmiş, uyandırdıktan sonrada eyleme çağırmıştır.

İslam’ın üzerine bina edildiği temel kavramlar şunlardır:

  1. Allah, Ruh, Şeytan, Melek, rızık, vahiy, peygamber, kitap, ahiret, cennet, cehennem, namaz, oruç, hac, zekât, cihat, hicret, tövbe, adalet, emanet, ehliyet…
  2. Ayrıca Kur’an 350 civarında bir kavramı analiz yapıldığında, verilen mesajın anlaşılması daha kolay olacaktır.
  3. Kur’an’ın ele aldığı kişi ve olaylar tarihin konusu olsalar da, onların üzerinden verilen mesajlar evrenseldir.
  4. Her doğan çocuğa Âdem olarak görmek gerekir. Çünkü âdem kıssası her doğan çocukla birlikte yeniden başlar.
  5. Âdem Kıssasında bizim için insan, şeytan, kötülük, iyilik, kadın, erkek, günah, tövbe, pişmanlık, bilgi, akıl vs bahsedilmektedir.
  6. Hayata atılan her genci Yusuf olarak görmek gerekir. Çünkü Yusuf kıssası her gençle birlikte yeniden başlar. Yusuf kıssayla da; Haset, hile, entrika, yalan, ihtiras, şehvet tutkusu gibi dürtülere karşılık bilgelik, adalet, güven, dostluk, kardeşlik, vefa, söz gibi temel insanlık değerleri anlatılır.
  7. Veda hutbesinde Allah Resulünün bir vasiyeti vardır. ‘Bu sözlerim burada bulunanlar bulunmayanlara iletsin.’ Belki onlar daha iyi anlarlar.
  8. Yasin’ Ey yaşayan insan! Sözüm sanadır. İşte yaşayan Kur’an budur.

Mahmut ALYOL

 

KUR’AN’DA Kİ İSİM, KAVRAM VE OLAYLARA KISA BİR BAKIŞ

logo5

KUR’AN’DA Kİ İSİM, KAVRAM VE OLAYLARA KISA BİR BAKIŞ

Kur’an’da yeri ve zamanı belli olmayan olaylardan bahsedilir. Kur’an’da bazı olaylar şahıslandırılmıştır. Yine Kur’an’da mecaz kullanılan kavramlar vardır. Örneğin isim olarak geçen “Maymun” bunlardan biridir.

Maymun denilince Müslümanın aklına hemen; Darwin’nin “Evrim Teorisi” gelir.

Bilimsel hiç bir dayanağı ve değeri olmayan bu konu üzerinde bir münakaşa sürüp gider.

Kur’an’ı Kerimde “Maymun” ismi üç yerde geçer. “Aşağılık maymunlar olun” sözü acaba niçin kullanılmıştır?

Kur’an’ı Kerimi tarihsellikten çıkarıp evrenselliğe getirdiği vakit, bu mesajın ve olayların bütün zamanlar için olduğu görülür. Olayların bütün zamanlar boyunca bir ibret ve öğüt olduğu anlaşılır.

Kur’an’ı Kerim, “Aşağılık Maymun olun” ismini bazı topluluk ve insanlar için kullanmıştır.

Peki, kim bunlar?

Bunlar sen, ben, o olabilir.

Şu ülke, bu ülke olabilir.

Şu topluluk, bu topluluk olabilir.

Yoksa burada yalın bir şekilde Hayvanat Bahçesinde ki maymunlardan bahsedilmiş değildir.

İslam, insanı ve toplumları davranışları itibariyle sorumlu tutuyor, bu yönleri itibariyle kınıyor ve cezalandıracağını söylüyor.

Aşağılık Maymunlar sözü önce, İsrail Oğullarının Cumartesi yasağını çiğneyenler için kullanıldığını görüyoruz. Çünkü Allah o günü, İsrail Oğulları için infak günü, paylaşma, sahip olmama ve mülkiyet edinmeme günü ilan etmişti. (2/65)

Allah, bu yasak çiğneyenleri hem öncekilere, hem sonrakilere ibret ve sakınmaları için bir öğüt yaptı. (2/66)

Aynı kavramı, Araf Suresi 166. ve Maide Suresi 60. Ayetiyle anlattı.

Anlatılan şey şuydu:

Allah’ın koyduğu yasakları çiğneyip/değiştirenler, O’nun katında en büyük suç işleyenlerdir. Allah’ın lanet ettiği, çok kızdığı, kendilerini Aşağılık Maymunlara benzettiği kimseler bunlardır. Bunları öbür dünyada çok büyük cezalar beklemektedir” denildi.

Maymun olmaktan ne kastedildiğini anlamak için bu ayetlerin altına ve üstüne bakmak gerekir.

Mesela; Araf Suresi 166. Ayetini okumadan önce 169 gitmek içap eder.

Yine Maide Suresi 60. Ayetinden sonra gelen 61, 62, 63, 64 ile birlikte okumak gerekir.

İsrail Oğulları için söylenen “Cumartesi Yasağı” gününü daha sonraları İslam Dininde; anlık, günlük vakte çekildi. Yani her an, her gün, her vakit sahip olduğunuz şeylerin ihtiyaçtan fazla olanını infak edin ve paylaşın denildi.

Çünkü Allah, yeryüzünü bütün insanlar için vatan kıldı. Hiçbir yerine sınır çizilmesini, burası benim denilmemesini, kimsenin üzerinde mülkiyet/hak iddia etmesini istemedir.

Bilakis yeryüzündeki tüm sahiplenmelerin kaldırılmasını, başlangıçta oluğu gibi dünyanın evrensel “adalet ve barış” yurduna (Cennet) çevrilmesini istedi.

Fakat muhteris olanlar bunu anlamadı, bu büyük ideali tam tersine kendi mülkiyetine geçirdi, tekeline aldı.

İsrail Oğulları Cumartesi yasağını delmek için akıllarınca şöyle formül buldular. Cuma akşamından kıyı sularına attıkları balık ağlarını pazar sabahı gelip çektiler. Böylece güya hem cumartesi yasağına riayet etmiş, hem de balıklardan vazgeçmemiş oldular.

Hâlbuki bu tür yasaklar onların nefislerine hâkim olma ve ruhî bir terbiyeden başka bir şey değildi. Fakat onlar hırs, tamah ve aç gözlülükleri yüzünden bu yasağı deldiler ve anlamak istemediler.

Böylece mülk hırsı, İsrail Oğullarının karakteri oldu. Akılları tutuldu, vicdanları paslandı, yürekleri karardı ve bu günkü azgınlıklarının sebebi oldu.

Demek ki arzu ve iştahlarına gem vuramayanlar, Maymun iştahlı tipler oluyor, hem kendisinin ve hem de insanlığın huzurunu katlediyor!

İlmiyle amel etmeyenlere nasıl ki “kitap yüklü eşlekler” dendi ise; açgözlülük, kibir, öfke, hırsta insanları “aşağılık maymunlar” yaptı.

Din, ticaret, siyaset döngüsü içinde olanlar, haram yiyicilik, kara para, rüşvet, yalan, dolan, entrika üzerinde dönenler; manen domuza dönüştü.

Tağut’a tapanlar (Dünyaya ve içindekilere) ise haram yiyen, rüşvet, yolsuzluk ve yetim malı ile karnını dolduranlar; bunlarla zenginleşmiş maymun iştahlı ve domuz tiynetli kimseler oldu.

Sonuç olarak denilebilir ki bu mesaj, bütün zamanlar boyunca bir ibret ve öğüt olarak tüm insanlığa bunları anlatır. Yoksa Hayvanat Bahçesinde ki maymunlardan bahsedilmiyor!

Mahmut AKYOL

 

 

IRKÇI İSRAİL OĞULLARI, FİLİSTİNİN KANINI DÖKÜYOR!

logo5

IRKÇI İSRAİL OĞULLARI, FİLİSTİNİN KANINI DÖKÜYOR!

7 Ekim 2023 den beri ırkçı, İsrail Oğulları, Filistinli Müslümanların kanını döküyor, canını diri, diri yakıyor!

Ne hazindir ki, kısır çekişmelerden ibret, Amerika, Rusya ve AB ülkeleri burnumuzun dibinde İsrail için çalışıyor.

Kürt’ten çok bünyesinde Ermeni’yi barındıran PKK, PYD taşeron sürüleri, korsan İsrail Oğullarıyla Filistinli Müslümanlar arasında bitmek tükenmez savaş duruyor.

Muharref Tevrat’a göre Rab Yahova bütün İsrail Oğulları, diğer bütün milletlerden üstün gördü.

Bu sebeple; Yahudiler şımardılar, aslına bakılacak olursa bütün Yahudiler şeytanlaştılar, bir hırs ve hırsızlıktık içine düştüler.

Muharref Tevrat’ta göre Rab Yahova:

“Bütün milletleri köle, yalnız kendilerini efendi saydılar.

Diğer taraftan; milletlerin ellerindeki mallar, Yahudileri çalınmış malları gözüyle baktılar.

Dünyadaki bütün huzursuzluğun kaynağı burada yatar.

Yani İsrail Oğullarını bunun için azdılar.

Asırlar boyu Yahudi milleti, Allah’a ve Ona inananlara karşı savaş açtılar.

Yahudi milleti, sonunda uslanmadılar, yer ile yeksan oldular.  

Muharref Tevrat’ın gizli yorumu olan “Talmut ve Tora”, Siyonistleri sürekli olarak “yak, yık ve yeniden inşa et,” fikrine yöneltmiştir.

Bu sebepledir ki, dünyada ve Ülkemizde huzursuzluk bitmiyor. Siyonistler bu yolları kullanarak insanların, özellikle Filistinli Müslümanların kanını dökmüş, dünyanın altını üstüne getirmiştir.

Altın, petrol, uyuşturucu ve silah tüccarları Siyonistlerden soruluyor. Dünya, bu savaşa karşı koyabilmek için varını/yoğunu ortaya koyuyor…

Yahudiler, Ortadoğu halklarını yıllarca tesir altında tuttular. ABD her geçen gün Türkiye’nin etrafında üsler kurarak Türkiye’yi İsrail’e karşı ablukaya almıştır.

Siyonist Önderleri Protokolleri” adlı kitapta:

Siyon yılanı dünyayı çevreleyerek yutmuştur. Yılanın başı ulusların kalplerine girecek ve onları çürütüp yok edecektir. Siyon’dan yani Kudüs’ten harekete başlayan yılan, zaferle zincirini tamamlayacak, sonra yine oraya dönecektir. Başladığı yere dönmeden önceki son hedef de İstanbul’dur.”

İşte Siyonizm’in hedefi bize, “İsrail zulmünün neden bitmeyeceği” gösterir! Siyonizm, Firavunlar gibi gücünü iktidarından alır.

O güç paradır…

Önce belirteyim ki, dünyayı açık cezaevine çevirenlerin başını çeken katil ve korsan İsrail’dir. Onun arkasında ki ABD Derin Devleti, Evanjelistler, Pentagon, Neoconlar’dır.

ABD de yaşayan Yahudiler, sanat, sağlık, hukuk, sinema, basın, medya, siyaset, ekonomi, ticaret, sanayi, bankacılık gibi sektörlerin başında bulunur.

Yahudi Siyonistlerin azması, sapması, şımarması bundandır!

Fakat unutulmasın ki, her Firavunun gelmesiyle birlikte bir Musa’da gelmiştir

Yukarıda belirtildiği gibi Yahudilerin dünyaya ve dünya üzerindekilerine karşı bir kin ve öfkesi vardır.

Konumuza ışık tutması açısından önemli gördüğüm şu olayları sıralayalım.

  1. Haçlı Savaşlarında 4 milyon Müslümanı katledildi.
  2. 1839 itibaren aralıksız sürdürülen Batılılaşma hareketleri sonunda 3 Milyon km kare toprak elimizden uçup gitti.
  3. 1900 yıllardan bu yana Batı’nın başlattığı savaşlarda İslam coğrafyasında 4 milyonu aşkın insan yaşamına son vermiştir.
  4. Birinci Dünya Savaşında, iki büyük imparatorluğun yaşamına (Avusturya-Macaristan ve Osmanlı İmparatorluğu) son verilmiştir.
  5. Anadolu’nun işgali Çanakkale’den, İzmir’den değil, Filistin’den başladı.
  6. Ruslar Kars’a girdiklerinde İngiliz’ler Filistin’e Yahudiler adına el koymuştur.
  7. Daha sonra görülecektir ki, “Birleşmiş Milletler” Yahudilerin İşgalini kolaylaştırmak için dünyayı seferber edecektir.
  8. Yahudiler İkinci Dünya Savaşını istedikleri biçimde yönlendirecektir.
  9. Birinci Dünya Savaşında 32 milyon, İkici Dünya Savaşında 75 milyon insan ve Müslümanın kanı Yahudi kasalarına paraolarak akmıştır.

Sosyolojik gerçeklerin söylediği şudur:

Kim ne söylerse söylensin, İkinci Dünya Savaşından sonra kurulan küresel düzen çökmüştür. Bunu durdurmak mümkün değildir.

Şimdilik çöküşün önünde Çin, Rusya, İran ve Türkiye engel olarak görülüyor.

Evet, Size gücü tanrılaştırmış ABD, İngiltere, AB ve İsrail’den bahsediyorum…

Irak, Afganistan, Pakistan, Suriye, Yemen, Libya, Cezayir, Somali, Asya da ki azınlık savaşları, Bosna, Mısır, Filistin, İran ve Türkiye de ki olayların tamamı dünya Siyonizm’i, Papalığı ve Pentagon hâkimiyeti için yapılmaktadır.

Eğer Müslümanlar mezhep anlaşmazlıklarından ve asabiyetten kurtulur, yönetimlerini adalet üzere döndürür, rotalarını uydurulan dinden, indirilen dine çevirir, yüksek teknolojiyi yakalarsa, o zaman kimse bu gücün karşısında duramaz!

İnancım odur ki:

Filistinlilerin pasif direniş içinde olmaları hassas yürekleri telaşlandırmasın. Mazlum Filistinli cılız çocuğun attığı bir taş değil İsrail’i, Cihanı yıkmaya yetecektir!

Mahmut AKYOL

 

 

FİLİSTİN TOPRAKLARINDA KOPARILAN KIYAMET

logo5

FİLİSTİN TOPRAKLARINDA KOPARILAN KIYAMET

Allah, bir kavmi bir kavimden üstün tutmamıştır. Bir ayrıcalık göstermemiştir. Allah, herkesin rızkını çalışmasının karşılığında vereceğini söylemiştir. Hırsızlığı, çalmayı, haksız kazanmayı ve hırs yapmayı yasaklamıştır.

Ancak; Muharref Tevrat’ın tefsiri Talmut ve ırkçılığı telkin eden Tora böyle söylemiyor. Bu kaynaklar, Yahudilerin dünya barış ve huzurunu çıkar için yok edebileceklerini, hırsızlık, çalmak ve hırs yapmak gibi davranışlarda buluna bileceklerini normal görüyor. Çünkü Rab Yahova Yahudileri üstün (!) yarattığını söylüyor.

Bu sebepledir ki milletleri soymak, onların sütlerini emmek, onları borç içinde bırakmak tarih boyu Yahudilerin karakteri olmuş, bunun için de gizemli, şeytani, dinci ve ırkçılıklarından asla vazgeçmemişlerdir.

Bütün milletleri köle, yalnız kendilerinin efendi olacağı bir dünya tasarlamak için Kabalist Düşünüce sürekli şekilde Hahamlar, Siyon önderleri ve Masonlar tarafından beslenmiştir.

Yahudilerin 5000 yıllık rüyaları, vadedilmiş topraklara geri dönme maceraları dünyaya çok pahalıya mal olmuştur. Bu konu bir/iki sözle anlatılacak gibi değildir. Zira Kur’ar’da en çok anlatılan kavim İsrail Oğullarıdır.

Tarih boyu İsrail Oğulları fitneci yapıları itibariyle durdukları yerde durmamış, gittikleri her yerden kovulmuşlardır. Ellerine geçirdikleri maddi güç sebebiyle şımarmışlardır. İran’dan, Roma’dan, İspanya’dan ve 2. Dünya Savaşında Almanya’dan olduğu gibi, insanlık vicdanında kabul görmemişlerdir.

İsrail Devletinin Filistin Toprakları üzerinde kurulmasını ilk aşama, merkezi Filistin olan ve Nil’den Fırrat’a kadar uzanan topraklar üzerinde (Arzı-Mevut) kurulacak olan dünya devleti asıl hedef sayılmıştır.

Buna Siyonizm’in soluğu yeter mi bilmiyorum… Ama bakarsınız bir gün Theodor Herzl’ i makamından kovar, insanlığın ölmemiş vicdanından bir Abdülhamit çıkar ve bu şımarıklığa son verir, kim bilir…

1879 da tertip edilen 1. Dünya Siyonist Kongresi kararları doğrultusunda Siyonistler, “Filistin toprakları üzerinde bir Yahudi devleti kurmaya çalışsalar da” inanıyorum ki, döktükleri masum kanları içinde bir gün boğulacaklardır. Eşyanın kanunu bana bunu söyletiyor.

Yahudi devleti kurulması çalışmasını Haham Theodor Herzl başlatmış olsa da, daha sonraki çalışmalara parasal yardımda bulunanların başında “Rothschild”, “Rockefeller ve Morgan” aileleri gelmiştir.

Uluslararası Efendiler gizli çalıştıklarından sömürücü, köleleştirici güç olarak karşımızda daima ABD, Rusya ve Batı Devletleri görülmüştür. Oysa Yahudiler, ABD ve diğer ülkelere de hâkimdirler.

Örneğin ABD ‘de adeta iki hükumet var gibidir. Görüneni, Washington merkezli, görünmeyeni Newyork  merkezli olanıdır. Görünen ABD’nin yoksul, işsiz, evsiz, uyuşturucu bağımlısı, okuma oranı düşük ve borç batağına düşmüş kesimi, diğeri ABD’yi yöneten uygar ve ekonomik sorunu olmayan kesim…

Bu da üç semavi dinin babası saydıkları “İbrahim ve zürriyetine” sözde dünyayı miras olarak vermesi hikâyesidir.

İbrahimli dinler” diye dolaşanların kimlere hizmet ettiğini şimdi daha iyi anlaşılmaktadır. “Siyon Önderlerinin Protokolleri” iyi okunmalıdır.

Ne zaman ki Yahudiler Avrupa’dan kovuldular, bundan dolayı Yahudiler, İslam toprakları (Filistin) üzerinde bir yer bulmaya çalıştılar.

Filistinliler kendi topraklarını geri almak için kana susayan Yahudilerle savaşıp durdular.

Armageddon, Yahudilerin dünyanın sonuna doğru yapacakları büyük savaşın adıdır.

Orta Doğu’da İsrail’in kurulmasından bu yana, Siyonizm’e hizmet edenler vardır. Bunların başında ABD askeri gücü gelir.

Orta Doğu’da gelinen aşamada, ‘Yeni Ortadoğu’ haritası içinde bazı ülkeler bölündü, bazıları federasyon haline geldi, sebebine gelince; yeni İsrail Devleti’ni ortaya çıkarmak asıldır.

Büyük Orta Doğu Projesi sadece İslam Dünyasını değil, Türk Dünyasını da hedef alıyor. Kıyamet Savaşı, bizlerin de sonu olabilir.

Türkiye; Irak ve Suriye’de olduğu gibi İran konusunda da ABD’nin tuzağına düşebilir.

Allah, her hangi bir kavmi bir kavimden üstün tutmamıştır. Bir ayrıcalık göstermemiştir. Allah, herkesin rızkını çalışması karşılığında vereceğini söylemiştir.

Allah hırsızlığı, çalmayı, haksız kazanmayı ve hırs yapmayı yasaklamıştır.

Ancak; Muharref Tevrat’ın tefsiri Talmut ve ırkçılığı telkin eden Tora böyle söylemiyor.

Bu kaynaklar, Yahudilerin dünya barış ve huzurunu çıkar için yok edebileceklerini, hırsızlık, çalmak ve hırs yapmak gibi davranışlarda buluna bileceklerini normal görüyor.

Çünkü Rab Yehova Yahudileri üstün (!) yarattığını söylüyor.

Bu sebepledir ki milletleri soymak, onların sütlerini emmek, onları borç içinde bırakmak tarih boyu Yahudilerin karakteridir.

Bunun için Yahudiler gizemli, şeytani, dinci ve ırkçılıklarından asla vazgeçmemişlerdir.

Bütün milletlerin köle, yalnız kendilerinin efendi olacağı bir dünya tasarlamak için Kabalist Düşünüce sürekli şekilde Hahamlar, Siyon önderleri ve Masonlar tarafından beslenmiştir.

Yahudilerin 5000 yıllık rüyaları, vaat edilmiş topraklara geri dönmektir.

İsrail Oğulları’nın bu maceraları dünyaya çok pahalıya mal olmuştur.

Zira Kur’an’da en çok anlatılan mevzu, İsrail Oğullarıdır.

Tarih boyu İsrail Oğulları fitneci yapıları itibariyle durdukları yerde durmamış, gittikleri her yerden kovulmuşlardır. Ellerine geçirdikleri maddi güç sebebiyle şımarmışlardır.

İran’da, Roma’da, İspanya’da ve 2. Dünya Savaşında Almanya’da olduğu gibi, insanlık vicdanında bile kabul görmemişlerdir.

İsrail Devletinin Filistin Toprakları üzerinde kurulmasının ilk aşaması, merkezi Filistin olan ve Nil’den Fırat’a kadar topraklar üzerinde kurulacak olan dünya devletidir.

Buna Siyonizm’in soluğu yeter mi bilmiyorum…

Ama bakarsınız bir gün Theodor Herzl’i makamından kovan bir Abdülhamit çıkar ve bu şımarıklığa son verir, kim bilir…

1879 da tertip edilen 1. Dünya Siyonist Kongresi kararları doğrultusunda Siyonistler, “Filistin toprakları üzerinde bir Yahudi devleti kurmaya çalışsalar da” inanıyorum ki, döktükleri masum kanları içinde bir gün boğulacaklardır.

Eşyanın kanunu bana bunu söyletiyor.

Yahudi devleti kurulması çalışmasını Haham Theodor Herzl başlatmış olsa da, daha sonraki çalışmalara parasal yardımda bulunanların başında “Rothschild”, “Rockefeller ve Morgan” aileleri gelmiştir.

Uluslararası Efendiler gizli çalıştıklarından sömürücü, köleleştirici güç olarak karşımızda daima ABD, Rusya ve Batı Devletleri görülmüştür.

Oysa Yahudiler, ABD ve diğer ülkelere hâkimdirler.

Misal olarak ABD ‘de adeta iki hükumet var gibidir.

Görüneni, Washington merkezli, görünmeyeni New York merkezli olanıdır. Görünen ABD’nin yoksul, işsiz, evsiz, uyuşturucu bağımlısı, okuma oranı düşük ve borç batağına düşmüş kesimi, diğeri ABD’yi yöneten uygar ve ekonomik sorunu olmayan kesim…

Bu şifre, Tevrat’ta başlanan işin tamamlanmasını anlatılmaktadır.

Bu da üç semavi dinin babası saydıkları “İbrahim ve zürriyetine” sözde dünyayı miras olarak vermek hikâyesidir.

İbrahimli dinler” diye dolaşanların kimlere hizmet ettiği şimdi daha iyi anlaşılmaktadır.

Siyon Önderlerinin Protokolleri” iyi okunmalıdır.

Mahmut AKYOL