KURBANLARIN ETLERİ VE KANLARI

logo5

KURBANLARIN ETLERİ VE KANLARI

Dünya yine gergin…

Hıristiyan Yahudileri (Evanjelistler), Ortadoğu Halklarını birbirlerine düşürmeye devam ediyor. “İsrail Dünya Devleti” için koridorları genişletmek adına elindeki son kozlarını oynarken, Türkiye’de bundan nasibini alıyor…

Durum bu kadar açıkken, Türk Milletinin kaderini paylaşmayan uşak ruhlu kimseler, Ülkeme yeni “Sevr” dayatmalarını bir yandan seyrederken, diğer yandan düşmanın ekmeğine yağ sürüyor…

Benim inancım odur ki, bu geçici arıza çok sürmeyecek, en kısa zamanda son bulacaktır. Bunun yanı sıra düşmanın hevesi kursağında kalacaktır. Fakat kafasından ve midesinden bağlı “hainler” onursuz ve şerefsiz yaşamlarıyla baş başa kalırken, tarih bu alçaklığı yeniden yazacaktır!

Allah’ım; bu topluma “Millet” olma şuurunu yeniden Merhametinle nasip eyle…

***

Bu şartlar altında Türkiye ve Müslümanlar, Kurban Bayramına hazırlanıyor!

Asla onların etleri ve kanları Allah’a ulaşmaz. lakin O’na ulaşan, yalnızca sizin O’na karşı gösterdiğiniz bilinç ve duyarlıktır. İşte bu amaçla, onları sizin yararınıza sunuyoruz ki, size ulaşma yolunu, yordamını gösterdiği (her türlü rahmet) için O’nun yüceliğini saygıyla anasınız. Öyleyse, o iyilik yapanları müjdele! (Hacc Suresi Ayet 37)

Bu ayet ışığı altında Kurban bahsinin anlatılması gerekirken, Diyanet İşleri Başkanlığına bağlı 100 bin Camide, 100 bin imam-müezzin, 3000 vaiz ve 1250 müftüyle hala kurban kesmenin fazileti ve hangi hayvanlardan kurban olur konuları hurafeler de karıştırılarak anlatılıyor…

Hâlbuki DİB, görevi bu olmamalıdır.

Diyanetin dünyada hüküm süren inançlar karşısında İslam’ı koruyup kollaması, yeni içtihatlar yapması, dahası Müslümanları cemaat, tarikat ve mezheplerin elinden kurtarması gerekiyor.

Topluma müptela olmuş “SUÇ, UYUŞTURUCU, FUHUŞ, HIRSIZLIK, İCRA” olaylarının azalmasında bir katkı vermesi, gençliği “Deizme, Ateizme, Narsizme” kaymasına seyretmemesi gerekiyor!

Burada bir yerlerde kablolar yanlış bağlanmış. Bu kabloları söküp doğru bağlamak icap ediyor.

Kesinlikle bir yerlerde yanlış yapılıyor!

Bu yanlışlığı düzeltmek için “yeni bir zihniyet, yeni bir düşünce” şart!

Bu cesur atılımı yapacak Namuslu Aydınlara ekmek kadar, su ve hava kadar bu Milletin ihtiyacı var…

100 civarında faal İlahiyat Fakülte Hocaları ne yapar doğrusu merak ediyorum…

***

Bundan sonraki bölüm “ezber bozmaya” yöneliktir…

Lütfen inanç ve düşüncelerinizi sorgulamaktan korkmayın!

Açıkça söylemek gerekirse:

Gurban”, garip gureba ve yoksulla yakınlaşmadır!

Ben içinde Gurban olan bayramı seviyorum. Bu bayramda hayvan kesmeye gerekmiyor ki! Hem kesmek için bir mecburiyet de yok!

Bize küslerin barıştığı bayramlar lazım… Birbirlerine güler yüzle davranılan bayramlar lazım… Karşılıksız yardımlar sonunda alabildiğine coşkulu bayramlar lazım… Kalplere sevinç ve dostluk bırakan bayramlar lazım…

Allah’ın bizden istediği bir hayvanın kanını akıtmamız değildir. Onların etleri ve kanları Allah’a ulaşmıyor. ZatenAllah’ın ihtiyacı da yok.  Allah’a ulaşacak olan, birbirimize karşı yaptığımız iyilik, güzellik, doğruluk, dürüstlük, bilinçli davranışlarımızdır.

Yoksul insanların çevre baskısında kalarak, “ben kendime kurban kesemedi dedirtmem” diyerek taksitle kurban kesmiş olması bir eziyettir. Kimseye böyle bir eziyeti yaşatmaya kimsenin hakkı yoktur!

Kuran’da kurban ayetleri, genellikle hacda geçerlidir. Zilhiccenin dokuzuncu günü Arabistan ve dünyanın her yerinden Hacc için gelenler, Allah’ın evinin etrafında toplanır, Kâbe’yi tavaf eder, Arafat’ta vakfeye dururlar. Bu büyük toplantının adı, İSLAM ŞURASI dır. “BAYRAM” bu birlik ve buluşma için yapilır. Hacc tarihinde sürüp gelen budur. Ancak Ümmetin dağılmış olması sebebiyle Müslümanlar, bu “ŞURAYI” toplayamamaktadır!

Hacca gitmeyenlerin kesmesi gerekmez. Çünkü “sünnet” bir iştir.  Müslümanları sorumluluk altına sokmak doğru değildir!

Hayvanın kanı dökülür, alına sürülürse, gelecek kurbana kadar kişinin günahları af olur, kan aktıkça kişi pir-u pak olur, itikadı sapıklıktır. Böyle şeylerin İslam’da yeri yoktur!”

Eğer yoksula yakınlaşmak isteniyorsa, kendi zaruri ihtiyaçlarınızın dışında kalan kısmı paylaşın. (Bakara Suresi 219 Ayet) O zaman bayram yapmış olursunuz. Nitekim Allah Resulü bayramlarda böyle yapmıştır. Allah Resulü Bayram namazından sonra, kendi evinden ve ailesinden önce, Ashabıyla bayramlaşmış, onlarla kahvaltı ve sohbet etmiştir.

Mesela bir nidacı “Hayyelessalah” dediği vakit Ashap, “Haydi yardımlaşmaya, dayanışmaya” diye çağrıldığını anlardı. Sesi duyan herkes toplanır, temizlenir, abdest alır ve salata katılırdı. Çalışıp ürettiklerinden ihtiyaç fazlası mallarını getirir, ihtiyacı olanlara verirdi.

Bu davranış Müslümanların da bu doğrultuda bayramlaşma yapmalarına örnek olmuştur.

Şimdi bu Menasik (Hacc) adeta zenginler kulübüne döndü. Bencil duygulara hitap eder hale geldi. Hâlbuki Hacc, zenginlere has bir menasik değil, eşitliği sağlayan bir Nüsuk olarak anlaşılmalıydı.

Önce ki zamanlarda insanlığa Sümer, Babil, Asurlular bu kültürü yaşatılmışlardır. Onlarda mallarını tapınaklara (Kamuya ait mekânlar) getirir, ibadet maksadıyla tanrıya armağan ederlerdi. Bu esna da gelen Allah’ın elçileri “Din” üzerinden ümmetlerine “Salatı” anlatmışlardır. Yani önceki bu kültürü değiştirerek sürdürdüler.

İnsanlığa öğütlenen budur. Yani tanrıya adanan şeyler, sevgi ve merhamet olarak insana döndürülmüş oldu.

Paylaşmamak insanlığın en kadim sorunudur… Dünyada vuku bulan ne kadar sorun varsa hepsi paylaşmamaktan çıkmıştır, çıkmaya da devam etmektedir.

Nebinin döneminde insanların elinde salat yapılacak şeyler çoğunlukla koyun, keçi, deve, arpa, buğday, hurma, gümüş vs. den ibaretti. Onlar, ihtiyacı olanlara dağıtılsın diye Kâbe’ye getirdikleri bu mal ve kıymetli eşyaları Mekke Tefecileri iç ediyordu. Tefeciler o günde çalmak da mahirdiler, bugünde…

Kur’an’ın Hacc için söylediği asıl konu unutuldu da, “kesme” işi öne çıkarıldı.

Teşbihte hata olmasın Allah; Beni bırakın, siz kendinize bakın! Diye yeniden hatırlama da bulundu:

Birbirinize iyilik etmeyi öğrenin, birbirinize adaletle davranın, işçilerinizi ezmeyin, kimseyi sömürmeyin, kul hakkı yemeyin, iyiliğinize, doğruluğunuza, dürüstlüğünüze, kardeşlik duygunuza, merhametinize, sevginize, Karz-ı haseninize, salâtınıza, zekâtınıza, ihtiyaç fazlasını vermenize, isâr’ınıza, kendinizi kardeşinize feda etmenize, yoksulları gözetmenize, zayıfın elinden tutmanıza, düşmüşü yerden kaldırmanıza bakın! Zira Ben bu davranışlarınıza bakacağım!

İslam; bencilliğe gem vuran bir dindir. Allah’a güven duyan Müslümana ummadığı yerden kapılar açar…

Mübalağa etmeden konuya objektif bakmaya çalışıyorum.

  • Kurban kesmek sadece hacc da yapılan bir sünnettir. Hele “vacip” hiç değildir. Türkiye’de, kurban kesme oranı yüksektir, burası doğru… Ama o nispette Müslümanlar faizden kaçınmıyorlar… Sizce de bu düşündürücü değil mi?
  • Ülkemizde Hacca gidenlerin, Oruç tutanların, Namaz kılanların, başını örtenlerin sayısında bir artış gözleniyor, burası doğru… Ama o nispette yoksulluk sınırı altında yaşayanların sayısı da gün be gün artıyor… Sizce bunun üzerinde düşünmek gerekmez mi?
  • Eğer Yurdumun insanları bir yıl kurban kesmeseler, o zaman yakınlaşmanın ve bayramlaşmanın ne demek olduğu daha iyi anlaşılacaktır. O zaman hepimiz birbirimize daha çok yakınlaşmış olacağız.
  • Eğer bir yıl (ticaret hariç) vatandaşlar turizm amaçlı yurt dışına gitmeseler, ihtiyaçlı ülke insanlarını sevindirseler, eminim birliğimiz daha tez sağlanacaktır.

İşte Kurban Bayramının bende ki görüntüsü budur…

Kökünde “Merhamet ve Adalet” olan bir din anlayışı bizlerden bunları istiyor. Yazık ki bunlardan habersiz yaşıyoruz!

Hiçbir canlıya, doğaya, içinde ki canlılara zarar vermemek demek olan “Takvanın” bu olduğunu bilen acaba içimizde kaç kişimiz var dersiniz?

Mahmut AKYOL

 

 

 

Yer işareti koy permalink.

Yoruma kapalı.