VAHİYLE DOĞRULMAK

logo5

VAHİYLE DOĞRULMAK 

Bu dünyada Müslümanlar dertlidir. İnanan insanların işi zordur. Derdi ve zoru samimi olarak üstlenenler yok denecek kadar azdır…

Memleketin kötü idare edildiğini söyleyenler çok, fakat “politika, ekonomi, sanat, edebiyat ve sosyal” açıdan bilgi üretmekte insanlar kısır…

Yine de nankör olmamak lazım. Memleketimizde ve Müslüman Âlemde “kıyam” çiçekleri açmaya başlamıştır. Temennim o ki, Rabbim baharımızı yaza döndürür inşaAllah…

Dünya da mevcudiyetini korumaya çalışan 195 ülkeden biri olan “Türkiye”, 783.562 bin Km. Kare üzerinde, 82 Milyon nüfusla varlık mücadelesi veriyor!

Abbasiler döneminde “Talas Savaşı” sonrası Türklerle Araplar arasındaki savaşlar sona ermiş ve İslamiyet Türkler arasında hızla yayılmıştır.

İslâm’ın Hidâyet Güneşi Karahan, Gazne, Büyük Selçuklu, Anadolu Selçuklu, Osmanlı ve Türkiye’yi aydınlatmıştır.

İslam’la tanıştıktan sonra Türk Milletinin adalet ve ahlak anlayışı gelişince adaletin kılıcı olmuş, dahası Âlemi Adaletle şenlendirmiştir.

Osmanlının doğuş ve bitiş yılları, her Devlet yapısında olduğu gibi sancılı olmuştur. Cumhuriyet’in temeline konulan yanlış bir taşın ve çatısına çakılan yanlış bir çivinin sancısı içimizi hala acıkmaktadır.

Cumhuriyetin yapısında oluşan hasta ve ölü organları temizlemek bir zaruret iken, “Dış Düşman” oyunlarıyla birlikte hareket eden muhalefet, elimizi zayıflatmıştır.

Eli zayıf ve dinde muhafazakâr olan Türk Milleti devletin özünü kavramakta güçlük çekmiş, bazı Saikler sebebiyle kınlarında kılıçlar paslanmış, çareyi; Tasavvuf Halkalarında dönmekte bulmuşlardır.

İman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de gerçekten iman etmiş sayılmazsınız.” Sözleri unutalı yıllar oldu. Düşman unutulmuş, Mülk meseleleri herkesi herkese düşman etmiş, ittifak ettiğimiz zaman güçlü, ihtilaf ettiğimiz zaman zayıf düşmüşüz.

Müslümanlar birbirini sevmiyor. Birbirine selam vermeyen cemaat ve topluluklar olarak yaşıyor. Bugün sayıları onları bulan gerçekte “DİN ŞİRKETLERİNDEN” ibaret olan “DÜŞMAN TARAFINDAN FİNANSE EDİLEN“ sözde tasavvuf gruplarından söz ediyorum. Bu yapıların kıskacına düşenler, sadece hicran yaşanmaktadırlar.

Doğum Kontrolü olmadığı halde nüfusunu artıramayan Osmanlı, Yeni Türkiye’ye döndüğünde, nüfusu her sene alabildiğince artıyor. Birileri nüfus artışının ülke büyümesi için bir ölçü gösterirken, bana göre büyüyen nüfus; asalak ve cahil bırakılırsa “MANKURT” oluyor.

İslam Dünyasının sorunları Endülüs’ün yıkılmasıyla başladı. Halifeliğin ortadan kaldırılmasıyla hız kazandı.

Saltanat Osmanlıda devletin Yönetim biçimiydi. Saltanat, söylenildiği gibi “Mutlak Monarşi” değildir. Toy (meclis), istişare, insanların “dünya/ahiret” dengesi uygunluğu sebebiyle “Şeyh-ül İslam” makamı vardır. Çünkü devlet Halktan ayrı düşünülemezdi. Lakin insan dünyaya daldıkça dini unutuyor!

Bu sebeple Dini ve Devleti birlikte yönetmeye ve “VAHİYLE YENİDEN DOĞRULMAYA”  mecburiyetimiz vardır..!

İslam’ın, Kur’an’ı Kerimin hedefi, insanların dünya ve ahiret dengesini kurmaktır.

Bu dengeyi temin için “Sevgi ve Merhameti Sonsuz Olan Allah’ın” ihsan ettiği kolaylıklara yönelmek lazım gelir. Bunun başında da “Nebiler ve Kitaplar”gelir.

İnsanın diğer varlıklardan ayrı olan kapasitesi (akıl-irade-fıtrat-vicdan) vardır. Bu kapasite sınırlı olmakla birlikte, Allah’ı tanıyacak, Ona kulluk edecek kadar yeterliliğe sahiptir.

Sevgi ve merhameti, sonsuz ve sınırsız olan Rabbimiz bizden, irtibatımızı Hakk ve adalet üzere inşa etmemizi, zorluklara el birlik göğüs germemizi ister. Kur’an’ı anlamakta ve yaşamakta çaba göstermemizi farz kılar.

Dünya ve ahiret dengesi; Öldürme, Çalma, Yalan Söyleme, Zina Etme, Faiz Yeme gibi kişiyi ve insanlığı bozan kötülükleri terk etmekle kurulur.

Allah’ın gücü yarattığı bütün nimetlerde ve eserlerde görülür, ancak Allah’ın zatı görünmez bir güçtür…

Allah, İhlas Suresiyle (dört ayet) insanı canu gönülden, ihlaslı (samimi-içten) olarak İmana, İslam’a inanmaya ve bağlanmaya çağırır. Sure, Allah’ı en kâmil manada anlatır, diğer yandan Kur’an’ın bütününe mündemiçtir.

SEVGİ VE MERHAMETİ SONSUZ ALLAH’IN ADIYLA

1- İLAN ET: Allah birdir!

2- Bölünmez bir bütündür!

3- Doğurmadı ve doğurulmadı

4- Hiçbir şey O’na denk olamaz!

Bunun için İhlas Suresi, inanmak ve bağlanmak için en büyük delildir. “Tevhid Suresi” üzerinde ne kadar düşünülse yeridir. Bir insanın Müslüman olmasının ön şartı, “İhlas Suresinin” içeriğine iman etmektir. Yani yaratılışta, yaratılışın devamında ve yaratılışı sona erdirmede, rızıklandırmada Allah’ın hiçbir ortağı yok dememtir. Allah’ın adına iş yapacak başka bir güç yok demektir. İnsanlar ve âlem Allah’ın sevgi, merhamet ve adaletiyle yaşar demektir!

TEVHİD” kavramının aslı budur!

Allah, görünen (İns) ve görünmeyen (Cin) mahlûkatın da yaratıcısıdır. Yarattığı kötülüğün (gücün) göklerde ki adı “İBLİS”, yerde “ŞEYTAN” dır. Yine Allah’ın Melekleri (Melekesi) insanoğlunda ve evrende doğan iyiliklerdir.

Bu bize Kur’an’ın kavramlarını  hayata yani “VAHİYLE DOĞRULMAYI”  zorunlu kılıyor..!

Allah, hayatı insana zıtlarla anlatır. İyi-Kötü, Zayıf-Kuvvetli, Gece-Gündüz, Sıcak-Soğuk gibi…

Bu zıtlardan olan “İyi-Kötü” kavramlar, insanın yeryüzünde yaptıkları ve yapacaklarıdır. İnsanın hesabı buralardan olacaktır. Sonuç olarak Allah, hal olarak insanın karşısına Cenneti ve ya Cehennemi çıkaracaktır.

O halde Ey İnsan:

  • Haksızlık kimden gelirse gelsin, mazlumdan yana ol, zalime karşı duruşunu göster!
  • İşin ehline verilmesi adalettir. Ehliyet ve liyakat adalettir. Adalet mülkün temelidir.
  • Irkçılık, Kabilecilik, İslamcılık, Mezhepçilik ve Tarikatçılık adaleti yıkan kavramlardır.
  • Allah’a, Resulüne ve kitaba çağıranların yanında dur.
  • Vahdet, istişare ve diriliş zemininde yürüyenlerle birlikte yürü…
  • Adalet, sevgi ve kardeşlik konusunda ciddi zaaflarımız var. Bizi birbirimize düşürmek isteyen Şeytani anlamda müfsit topluluklar var, uyanık ol..!
  • Ey İnsan bu ilkelere bağlı kalarak “VAHİYLE DOĞRULMAYA” çalış…

Mahmut AKYOL

 

 

 

Yer işareti koy permalink.

Yoruma kapalı.