EY YUSUF’UN RÜYASINI UNUTAN GENÇLİK: UYAN!

logo5

EY YUSUF’UN RÜYASINI UNUTAN GENÇLİK: UYAN!

Gençliği olmayan bir toplum uzun süre yaşamaz! Gençliği hasta olan toplum da öyle…

Hastalık kirden olur. Diyebiliriz ki, bugün İslamsız kalan insanlık kirlenmiştir. Bu kiri def etmedikçe insanlık rahat ve huzur bulmayacaktır.

Dışından Müslüman fakat içinden çürümüş, cihadı terk etmiş, bukalemun bir gençlikten ne kendine ve ne de içinde bulunduğu topluma bir yarar gelir.

Enteresandır; Mekke döneminde Müslümanlar arasında münafık yoktu. Münafık, Medine de ortaya çıktı. Daha sonra Hz. Muhammed’in arkadaşları (ASHAP) arasında bozulma olmuştur.

Münafık iyilikten, güzellikten ve doğruluktan uzak, bencil, içinde bulunduğu ortamı kendisi için avantaja çeviren “Yardımlaşın, verin, paylaşın” denildiğinde hemen oradan sıvışan demektir.

Yaptıklarıyla övünen, bulunduğu her ortamda itibar görmekten zevk duyandır.

Lakin münafıkça geçen bir hayatın hesabını vermek zordur. Peki, bu durum karşısında ne yapmalı ki insanlık huzur bulsun?

İnsanlık önce bencil, bulunduğu ortamda huzur bozucu, tedirginlik yaratan, çevresine karşı vurdumduymaz olmasın!

Eline imkân geçtiğinde gaddarca davranmasın!

Davranışlarıyla düşmana güç kazandırmasın!

Ama nedense bunları yapmak insana zor gelen davranışlardır. Hâlbuki Allah bu davranışları düzenlemek için insana akıl, vicdan, irade vermiştir ki, hiç bir mazeret ileri sürmesin.

Hayatın ve özgürlüğün zevkini almayanlar, zilletten kurtulamazlar. Yani; “Tarlada izi olmayanın harmanda yüzü olmaz!” kabilinden bir söz…

Şimdi size bir hakikatten söz edeceğim:

Yalnızlıktan kurtulmak için insanın önce Allah’a inanması gerekir. Fakat sadece iman ettik, sadece kabul ettik demekle iş bitmiyor.

Cenab-ı Hakk” bilinciyle yaşamak, Onunla irtibatı sağlayacak yollara kavuşmak, Ona kopmaz bir iple bağlanmak gerekir. Yani bilinçli olmak ve şuurlu yaşamak gerekir…

Zulüm yapmak, gurur ve kibir içinde bulunmak insanı doğruluktan uzaklaştırır, kişiyi yalancı eder. Yalancının cezası da çetindir. Yalancı küfre eşdeğer kavramdır. Yani küfür gerçeği örtmek demektir.

Her türlü yapılan kötülük, cimrilik, kıskançlık, gönül darlığı gibi şeylerin tümü, yalanla ortaya çıkar.

Günaha ve gaflete kapılmış insanın yanında hep şeytan dolanır. Şeytan (kötülük), tüm kötü duyguların sembolü, tüm vesveselerin kaynağıdır.

Kötü duyguları içinde besleyenler, her zaman sahte iş yaparlar. Sözleri her zaman yalandan ibarettir. Çünkü içlerinde KİBİR, HIRS ve HASET beslerler…

Kötülük içinde olanlar, daima yapamayacakları şeylerin ardına düşerler. Yapmadıkları şeyleri yapıyormuş gibi söylerler.

İşte bütün bunlardan vazgeçip, sadece Allah’a inanmak insanı yalnızlıktan kurtarır. Her şeye sahip bir gücün yanında olmasını hissetmek imanın kendisidir…

İşte günümüzde insanlık ve gençlik bu sebepten dolayı yalnızdır! Bugün olduğu gibi işleri kandırmacadır, sahtedir, sözü yalandır, işleri kötülüktür, arkadaşı şeytandır, her şeyi gurur, kibir, haset, cimrilik, kıskançlıktır!

Bakar mısınız hayat sahipsiz ve hiçbir şey sebepsiz değildir. Hayatın düzen ve ahengini bozan cahil ve zalim insandır.

Bunun için insan ne yapmalıdır?

  • Güzel ahlaklı olmalıdır.
  • Karşılık beklemeksizin iyilik yapmalıdır.
  • Allah’ı görüyormuşçasına ve ahirete gidip gelmişçesine yaşamalıdır.
  • Ya hayır söylemeli ya da susmalıdır.
  • Boş boş konuşmamalıdır.
  • Allah’ın ayetleri karşısında ilgisiz kalmamalıdır.

Ardından da:

Ey Allah’ım!

Bu hayatı Sen boşuna yaratmadın” demeli,  Müteakiben de Gökten suyu indiren, su ile yere hayat veren sensin demelidir.” Bunun ötesinde:

  1. İyilik, güzellik ve doğruluk için çalışmalı,
  2. Hep şükredici olmalı,
  3. Nankör olmamalı,
  4. Övülmeye layık olanın tek Allah olduğunu aklından çıkarmamalı,
  5. Bir iyiliğin yanında, bir kötülüğün karşısında durmalı,
  6. Kötülüklerin ortadan kaldırılması için gayret göstermeli,
  7. Sabırlı olmalı, isyan etmemeli,
  8. Kendini beğenip gururlanmamalı,
  9. Hiçbir şeye hor değil, sevgi, merhamet ve şefkatle bakmalıdır.

İşte insan bu ve benzer düşüncelere ulaştığında hayatta yalnız olmadığını anlayacaktır.

Eğer insan bu noktalarda birbirini takdir etmiyorsa, birbiri için fedakârlık yapmıyorsa, hele aile içi iletişim, sevgi ve saygı ölmüşse, verilen sözler unutulmuşsa, hak ihlalleri yapılmış ve birlikte geçirecekleri zamanları kalmamışsa, o zaman insanların stres içinde oldukları söylenebilir.

Bu stres bir mikroptur, çocuklara da hemen sirayet eder. Ana/babası olsa bile çocuklar yalnızlığa mahkûm olur. Çünkü stresli bir ortamda büyüyen çocuklar, mutsuz olur. Mutsuz çocuklar toplumun temeline konulan dinamit gibidir. Günümüzde olduğu gibi…

Toplumda meydana gelen olayların sonuçları bir anda görülmez, görülmesi zaman alır. Fakat bazı olaylar vardır ki, bağırarak gelir. Eğer birileri kör değilse görür, sağır değilse duyar, vicdansız değilse anlar.

Dün uyuşturucu kullanan parmakla gösterilirdi. Bugün tümen tümen…

Dün uyuşturucu kiloyla yakalanırdı, bugün tonlarca…

Geçtiğimiz günlerde Narko-Timlerin ne maksatla kurulduğunu resmi ağızlardan duyduğumda içim yanmıştı. “Millet nereden nereye gelmiş” demiştim.

Ülkenin coğrafi sınırlarını korumak adına her şeyini ortaya koyabilirsin.  Lakin sosyal ve kültürel sınırları korumak “AHLAK” olmadan olmaz!

Bakar mısınız?

Ülke uyuşturucu cenneti, Mafya/Çeteleri güpegündüz sokak ortasında savaşıyor. Sokaklar Texas… Çalan çalana… Kapan kapana… Yakan yakana… Yıkan yıkana…

İnsanlık dünyasında sahte sevgiler… Her şey çıkar, her şey menfaat için… Ahlaki değerlerin sınırları zorlanıyor!

Ülkemin Aydınları ve siyasetçileri, “Bu gidiş nereye?” diye sormuyor, seslerini yükseltmiyor! Onların derdi de çıkar/menfaat…

Kimse “helal/haram” tanımadan sahip olmaya çalışıyor! Bu yolun yol olmadığını bir Allah’ın kulu çıkıp söylemiyor! Masum vatandaşın lokmasına göz diken Vahşi Kapitalizme kimse dur demiyor!

Aç ve sefil insanların ayak seslerini duyar gibi oluyorum!

Bu toprakların ekmeğini yiyen biri olarak diyorum ki:

Bu millet, bu toprakları vatan yaparken, özgürlüğünü ve bağımsızlığı kazanırken, bu bayrağı, bu Cumhuriyeti inşa ederken; Komutanla/Hoca, Dedeyle/Aşiret Ağası aynı safta, yan yana vuruştular! ” Canlarını, kanlarını aynı ülkü uğruna verdiler.

Şimdi sen:

Ey Millet Evladı! Uyuşturuluyorsun, uyan!

Kapitalist Dünyanın gözü ekmeğinde, uyan!

Armageddon savaşı dünyayı kurtarmak için değil, yok etmek için başlatılmak isteniyor, uyan!

Liberal büyücü ve kâhinlerinin söyledikleri demokrasinin tümü yalan! Hepsi efsun, hepsi büyü, uyan!

Türkü/Kürde, Arabı/Aceme, Şii’yi/Sünni’ye, sağcıyı/solcuya, laiki/ İslamcıya kırdırma siyaseti düşmanın bir oyunu, Uyan!

Kalk ve tükür asrın maskeli vicdanına… Tükür medeniyet denilen tek dişi kalmış canavara… Sözün namusu adına, insanlık vicdanı adına, kirletilen namuslar adına tükür!

Sonrada Yusuf’un rüyana dön! Hem de coşku ve heyecanla dön!

Eğer gençlik rüyasının ne olduğunu unuttuysan, Yusuf’tan sor! Onun hayatı da, rüyası da sensin!

Her tür yalanı, dolanı, entrikayı kuyu dibinde bırakan Yusuf, nasıl saraya, oradan da erdemin, dürüstlüğün, sözün, namusun, yiğitliğin, mertliğin zirvelerine çıktıysa, sende bu zirvelere çık!

Yeter ki gömleğini arkandan çeken bir Züleyha olmasın!

Mahmut AKYOL

Yer işareti koy permalink.

Yoruma kapalı.