DEMOKRASİ, DİN VE ATATÜRK YOBAZLARI

logo5

DEMOKRASİ, DİN VE ATATÜRK YOBAZLARI

Demokrasi din değildir.

Günümüzde insanlık âlemi, daha refah ve daha özgür bir şekilde yaşamaları için katılımcı bir yönetim anlayışı olan demokrasiye geçti.

Fakat bu yönetim modeli, hiçbir zaman dinin yerini tutmaz!

Bu model ne kadar mükemmel olursa olsun; kötü uygulandığında hep zulüm doğurmuştur…

Beşeri her yönetim modeli, zaman içinde değişime uğrar. Fakat Din böyle değildir.

Din, bozulan ‘Sosyal Yapılara’ müdahale etmek için gelir. Din, beşerin çaresizliliğine karşı merhemdir. İhtiyaç duyulduğunda Allah tarafından vahiy edilir.

Din; toplumların üzerine abanmış, istismar üzerine inşa edilmiş ilkel, bağnaz, totaliter ve cunta yapıları ortadan kaldırmak için vardır.

Totaliter güçler, bunu bildikleri için insanları hem dinden ve hem de demokrasiden soğutmak istemişlerdir.

Aslında bu güçler; demokrasi ve dinden hep korkmuşlardır.

Neden?

Çünkü İslam dünyası, Batının her şeyini büyük paralar ödeyerek (silah/teknoloji/konfor) alırken hiç rahatsızlık duymamışlardır. Fakat söz konusu demokrasi olduğunda bundan tereddüt geçirmişlerdir.

Aslında bu tereddüdün sebebi batıdır!

Çünkü İslam Dünyasının meselesi, İslam’ın siyasallaşmasıdır. Müslümanların içine düştüğü anarşi bundan ibarettir!

Din, sadece insanların bir devlet meselesine değil, insan hayatının bütün alanlarına sirayet eder.

Kur’an’ın dünyasında sadece devlet kurmak ve yönetmekten önce, Allah insanları ‘Adalet’ ve ‘Zulüm’ denklemi üzerinde görmek ister.

***

2. Mahmut döneminde yeniçeri ocağı kaldırıldı. Yeni kurulan ordunun özelliği batıcı ve modern bir yapı(!) olmuştu. Bu dönemde Batılılaşma hareketleri hız kazandı.

Avrupa’ya eğitim için gönderilen gençler, Batı değerlerini savunarak yurda dönüyorlardı. Gençler, batılılaşmayı tek çözüm yolu gördüler. Batı hayranlığı, Tanzimat ve Islahat hareketini beraberinde getirdi.

Mithat Pasa öncülüğünde yapılan bu ilk darbe, Cumhuriyet dönemine kadar devam etti.

Osmanlıda yapılan ilk seçimlerde 38 üyesini Abdülhamid bizzat kendisi seçti. Mebusların 56’si Müslüman, 40’i Hristiyan halk tarafından seçildi.

Daha sonra Ruslarla yapılan savaşı padişah, 1878’de iç ve dış Sartları da gerekçe göstererek meclisi feshetti.

2. Abdülhamid’in 30 yıl boyunca kendisine muhalif, İttihat ve Terakki Hareketi oldu.

Daha sonra İttihat ve Terakki Hareketi’ ne bağlı subayların Manastır ve Selanik’te isyan çıkarmaları üzerine padişah, 28 Temmuz 1908’de II. Meşrutiyeti ilan etmek zorunda kaldı.

Yapılan seçimlerde Meclise 142 Türk, 60 Arap, 25 Ar-navut, 23 Rum, 12 Ermeni, 5 Musevi, 4 Bulgar, 3 Sırp ve 1 Ulah milletvekili girdi.

İktidarda, özellikle askerler arasında hızla kadrolasan İttihat ve Terakki Hareketi’ nin baskılarına karsı 13 Nisan 1909’da 31 Mart Vakası gerçekleşti.

Muhalif hareket kısa sürede yayıldı.

İttihatçıların etkin olduğu Selanik’ten gelen Mahmut Şevket Pasa komutasındaki Hareket Ordusu ayaklanmayı güçlükle bastırdı. İstanbul’da sıkıyönetim ilan edildi.

İttihatçıların çoğunluk olduğu meclis padişaha:

Halk seni istemiyor deyip, II. Abdülhamid’i tahtan indirerek yerine, V. Mehmet Reşat’ı geçirdiler.

31 Mart Vakası bahane edilerek muhalefet hem kanuni yollarla hem de komitacı usullerle sindirildi, bazısı tevkif edildi. Muhalefet ‘gerici, irticacı olarak halk düşman’ edildi.

İstanbul’dan İngiliz işgalinden kaçabilen mebuslar Anadolu’ya geçtiler, Ankara’da toplanarak 23 Nisan 1920’de TBMM‘yi açtılar.

1927 seçimlerinde CHP, tek başına iktidar oldu.

M. Kemal’in talimatıyla eski başbakanlardan Fethi Okyar başkanlığında Serbest Fırkası kuruldu.

Kubilay olayı bahane edilerek parti kapatıldı.

Tek parti diktasının yoğunluğu gittikçe arttı.

Adnan Menderes, Celal Bayar, Fuat Köprülü ve Refik Koraltan tarafından demokratikleşme taleplerini içeren bir önergenin CHP meclis grubunca reddedilmesi üzerine 7 Ocak 1946 tarihinde önerge sahiplerince Demokrat Parti kuruldu.

2. Dünya Savaşı yıllarında alınan ekonomik tedbirler halkı zor durumda bırakmıştı.

CHP bürokrasisinin halkı horlayan, baskı altına alan uygulamaları nedeniyle halk, DP’ye yöneldi.

21 Temmuz 1946’daki baskın seçiminde CHP son kez, açık oy/gizli tasnif yollarla 390, DP 65 ve bağımsızlar da 7 milletvekili ile mecliste temsil edildi.

14 Mayıs 1950 seçimlerinde DP 408 sandalye kazandı, Celal Bayar cumhurbaşkanı, Adnan Menderes başbakan oldu.

DP, iktidarının ilk yıllarında Ticanilerin Atatürk heykel ve büstlerine yönelik saldırılar oldu. Arkasından 25 Temmuz 1951’de Atatürk’ü Koruma Kanunu çıkarıldı.

Bugün herkesin kendine göre bir Atatürk’ü var! Kimi saygı duyuyor! Kimi tapıyor! Kimi de secde ediyor! Hatta Kemalizm ideolojiyi ezberleyenler var! Mustafa Kemalin askerleriyiz diyen partimiz bile var. Heykellerini yaparak, satarak köşe dönenler var…

2 Mayıs 1954 seçimlerinde DP 503 sandalye kazandı.

Ardından CHP, Harp Okulu öğrencilerinin tahrik etmesi üzerine, hükümet bir soruşturma başlattı. Darbe planlarının ortaya çıkartacağından korkan cunta, erken davranarak 27 Mayıs 1960’da darbe yaptı.

Yassıada Mahkemesinde alınan düzmece kararlarla Adnan Menderes, Fatih Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan idam edildi.

Daha sonra siyasetin dikişi tutmadı

Türkiye’ye ayar vermek için ABD, NATO her on senede bir ordu eliyle ihtilal yaptı.

12 Mart 1971’de ordu komutanları Demirel’e bir muhtıra verdiler. Nihat Erim başkanlığında sivil bir hükümet kuruldu.

12 Eylül 1980 de Ülkenin üstü altına geldi.

28 Şubat 1997 Ülkenin sosyal ve ekonomik dokusuyla oynandı.

Susurluk kazasıyla iktidar seçkinlerinin kirli ilişkileri gözler önüne serildi.

Çekiç güç marifetiyle PKK, dağa çıkarıldı.

Üniversite rektörlerine, medyaya, yargıya, patronlara brifigler verildi.

İkna odalar kuruldu. Fişlenmedik insan bırakılmadı…

***

SON DUAM:

İyi, güzel ve doğrunun yanında olmayanda hayır yoktur!

Allah’ım hikmetimizi, metanetimizi ve cesaretimizi artır!

Bizi güçlü ve izzetli kıl!

Nimetinden mahrum etme!

Allah’ım birbirimizi birbirimize sevdir!

Sen bizi bilmediklerimizin ardına düşürme!  

Mahmut AKYOL

 

Yer işareti koy permalink.

Yoruma kapalı.