ÜZERİNE ÖLÜ TOPRAĞI SAÇILAN DÜŞÜNCEYİ DİRİLTMEDEN, AYAĞA KALKMAK ZORDUR!

logo5

Ey Milletim, uyuşturuluyorsun uyan!

Eğer Millet birbirini takdir etmiyorsa, birbiri için fedakârlık yapmıyorsa, sevgi ve saygı göstermiyorsa, hak ihlalleri yapmışsa ve birlikte geçirecekleri zamanları kalmamışsa, Milletin stres içinde olduğunu söylenebilir.

Stres bir mikroptur, topluma hemen sirayet eder. Çünkü bu stresli ortamda yaşayanlar mutsuz olur. Mutsuz olan fertler, toplumun temeline konulan dinamit gibidir.

Mutsuz olan fertlerin, toplumda meydana gelen olayların sonuçlarını bir anda görmesi zaman alır. Fakat bazı olaylar vardır ki, bağırarak gelir. Eğer bu gelişi birileri kör değilse görür, sağır değilse duyar, vicdansız değilse anlar.

Geçtiğimiz günlerde Narko-Timlerin çalışmalarını haber olarak dinlediğimde içim yandı. Bu iç yangını içinde;
‘Bu Millet nereden nereye gelmiş’ dedim.

‘Bonzai’ komasından sokak köşelerinde yığılıp kalanları görünce gözlerime inanamadım.

Ülke uyuşturucu cenneti olmuş, Mafya/Çeteleri güpegündüz sokak ortasında savaşıyor. Çıkar ve menfaat zirve yapmış! Ahlaki değerlerin sınırları zorlanmış!

Ülkemin Aydınları, ‘Bu gidiş nereye?’ diye sormuyor, seslerini yükseltmiyor!

Kimse ‘helal/haram’ tanımadan sahip olmaya, karnını doyurmaya çalışıyor! Bu yolun yol olmadığını kimse çıkıpta söylemiyor!

Özgüvenleri yok eden, masum vatandaşın lokmasına göz diken Vahşi Kapitalizme kimse dur demiyor!

Aç ve sefil insanların ayak sesleri duyuluyor! Fakat kimsenin aldırış ettiği yok…

Kapitalist Dünya Tanrı’yı kıyamete zorluyor!

Armegeddon savaşı dünyayı kurtarmak için değil, yok etmek için başlatılmak isteniyor. Armageddon savaşı, Yahudiler ve evanjelikler bir yanda, diğer insanlar öteki tarafta yapılacak bir savaştır.

Bizde ki Armageddon Türkü/Kürde, Arabı/Aceme, Şii’yi/Sünni’ye, sağcıyı/solcuya, laiki/İslamcıya kırdırma politikasıdır.
UYAN!

Siyasi olarak Kalk ve tükür asrın maskeli vicdanına! Tükür medeniyet denilen tek dişi kalmış canavara!
Sözün namusu adına, insanlık vicdanının adına!
Kirletilen namuslar adına!

***

Her şeyin bir başlangıcı, bir sonu da vardır.

Hayat yalan ve vefasızlık üzerine bina edilmemelidir. Yoksa ortada huzur diye bir şey kalmaz…

Allah’ın sevgisi ve merhametinden rengini almayan bir toplum, uzun ömürlü yaşayamaz.

Üzülüyorum, bu memlekette ve bu milletin arasında yaşayan birçok değerler öldürülmüştür. Üstelik bu değerin üstü, ölü toprağıyla da örtülmüştür. Arkadaşlık, vefa, sevgi, sözünde durmak, doğruluk, dürüstlük bunlardan sadece bir kaçıdır…

Mesela düşünmeyi besleyen ‘okumak’ öldürülmüştür!
Elimizde kalan ise muhafazakârlık, taassup, fanatizm, gösteriş ve tembelliğimizdir.

Görülen o ki cehalet, aklımızı tutsak eder! Tutsak akıl ise ölü akıldır. Tutsaklık, mankurtlaşmaktır.

Eğer bu engelleri aşamazsak, peşimizden gelen nesiller bizi lanetle anar!

O halde düşünmeyi ve okumayı yeniden diriltmeliyiz!

Bir Japon, yılda 25 kitap okuyorken, ülkemizde yılda altı kişi bir kitap okuyor. Bu mutlaka tersyüz edilmelidir…

Allah’ın nuruyla birbirlerine bakanlar için söylüyorum,
Zaman, eylem zamanıdır, zaman, eyleme dönüşmüş dua zamanıdır, zaman, yüz üstü sürünenlerin ayağa kalkmak zamandır, zaman, adaletin ve mazlumun yanında olmak zamanıdır, zaman, zulme meydan okumak zamanıdır, zaman, Emevi kader anlayışıyla bağlanan iradelerin bağlarını çözmek zamanıdır!

***

İnanarak söylüyorum ki inanmak, düşünmekle başlar!

Düşünmeden inanmak, örümcek yuvasının sağlamlığını iddia etmek kadar zayıftır.

Düşünmeden inanmak nakıs olur. Düşünmek, aklı zorunlu kılar. Düşüncelerimizi ruhsuzluktan kurtarmak, onu aydınlığa çıkarmak zorunluluğumuz vardır.

Düşünmek sorgulamayı, sorgulamak anlamayı, anlamak kavramayı, kavramak en baştan en sona her şeyin tahkik ve tetkikini gerekli kılar…

***

Günümüz siyaset ve ticaret dilinin ruhsuzluğuna ve muhabbetsizliğine bakar mısınız?

• Biz neden böyle olduk?

• Neden kelamın aşkı öldü?

• Neden kelamın ruhu, muhabbeti ve aşkı öldürüldü?

• Bu ölü dil, birinin elinde neden öfkeye ve kine, diğerinin elinde yalan ve riyaya dönüştürüldü?

Bunu bir tespit olarak söylüyorum:

• Gelin birbirimizi anlayalım, anlamak için birbirimizi dinleyelim. Dinlemek için birbirimize tahammül gösterelim.

• Varsın sözlerimizi kimse alkışlamasın,

• Varsın sözümüze kimse itibar etmesin,

• Varsın sözümüzü beğenen olmasın!

• Varsın çoğunluklar kervan peşinde koşsun!

***

Şimdi soruyorum ve Cidden merak ediyorum!

• Acaba tevhid, kardeşlik, sevgi ve paylaşım gibi kavramlar aramızda ne zaman yaşayacak?

• Allah’ın rahmeti üzerimize ne zaman yağacak?

• Birliğin sağlanması kardeşlikle, kardeşlik sevgiyle, o da vermekle/paylaşmakla ne zaman gerçekleşecek?

• Bu teoriler pratiğe ne zaman dönüşecek?

• Çünkü yüreklerimizin sevgiye, cesarete, emeğe ve sabra çok ihtiyacı var!

• Yeter ki biz çayları derelere dönüştürelim. O dereleri nehirlerle, o nehirleri denizlerle buluşturacak ve denizdeki canlılara hayat verecek olan Allah’tır!

• Gözlerin yaşı, yüreklerin coşkusu, duyguların taşması hep bu gayrettendir!

• Allah’ın bu sevgisi, kullarına acıması olmasa, bu eylemlerimizin içinde cehdimiz/gayretimiz olmasa hiçbir şey olmaz!

• Sonuç olarak demeliyim ki, ahlak bizim davranışlarımızda bir simgedir.

• Ahlak, davranışlarımıza yön veren doğrularımızdır.

• Düzgün davranışlar iyi ahlakla, yanlış davranışlar kötü ahlakla çoğalır…

• Davranışlarımız düzgün oldukça, biz de düzgün oluruz.

• Biz doğru yaşadıkça, doğruluk da bizi doğru yaşatır.

• Allah hepimize Kuran ahlakı versin!

• Hazreti Resul gibi Kur’an’ı ete/kemiğe büründürenlere selam olsun!

Mahmut AKYOL

Yer işareti koy permalink.

Yoruma kapalı.