YARATILIŞA VE ORTAK BİR AKLA ÇAĞRI

logo5

Biz dünyaya niye getirildik? Bizim getirilmemizdeki amaç nedir? Allah yaratılışımıza neden gerek duydu?

Allah insanı varlığını, birliğini, güç ve kudretini bildirmek için yarattı.

İnsanoğlu var olduğu günden beri, gök kubbe altında bu soruları hep sordu, kıyamete kadar da soracaktır.

Fakat çok insan dünyaya niçin geldiğini bilmeden bu dünyayı terk eder gider!

Hafıza-i beşer nisyan ile maluldür’ sözü bunun için söylenmiştir.

İnsanoğlunun bu unutkanlığını gidermek için Allah, Kitaplar ve elçiler göndermiştir.

Lakin yapısı gereği insan bu zaafını terk etmemiştir.

İnsan, dünyaya niçin geldiğini anlamadığı gibi geldikten sonra da ne yapacağını bilememiştir.

Allah, yine de insanın problemlerini çözmek için eline üç bilgi kaynağı vermiştir:

  • Beş duyu
  • Akıl
  • Resulün Haberi

Aklın izah edemediği şeyleri ‘Nakil’ çözer denmiştir.

Allah beni niçin yarattı, beni niçin imtihan edecek soruları aklın alanının dışındadır.

***

Allah Evreni sevgi ve merhamet üzere yarattı. Bu O’nun ‘takdiridir’. Bu kesin tevhid hükümdür. ‘Allah’ın Takdiri’ hayatın, insanın, tarihin, kısaca doğanın işleyişi kanunlarıdır.

Varlık ve oluş kanunlarını tayin etmek Allah’a, onlara uymakta insana aittir.

Varlıkların içinde akıl verilen tek canlı insandır. İnsan bu aklıyla kendi ‘kaderini’ yazar.

Yani, ‘Biz her insanın kaderini (kendi) boynuna dolamışızdır; öyle ki, Kıyamet Günü onun önüne, her şeyi açık, açık kaydedilmiş bulacağı bir sicil çıkaracağız

İsra/13. Ayet

Bu Kitap’ta hiçbir şüphe yoktur. Allah bilinciyle yaşamak isteyenler için bir yol göstericidir.’

Bakara/2 Ayet

Yaratılış her ne kadar içeriden bir kuvvetle inkişaf ederse de, İlahi irade bunun dışında değildir.

Yani bir tohumun çatlaması, bir canlının dünyaya gelmesi bir sancıyı gerekli kılsa da, Allah’ın takdiri olmadan ne çatlama olur, ne de bir canlı dünyaya gelir!

Materyalist doktrin burada iflas etmiş, olup biten her şeyi bir tesadüfle izaha çalışır.

***

Bizim boyun eğdiğimiz güç, görünmez bir güçtür, bu güç; Allah’tır.

Allah nerededir diye sorulsa, cevabı basittir!

‘Allah hem yerdedir, hem göktedir, her yerdedir. İçimizde, Sokakta, İşimizde, Evimizdedir!’

Evren; inorganik, bitki, hayvan ve insana gelinceye kadar evrim geçirmiştir. Bu bir tesadüf değil, Allah’ın takdiridir.

Fizikten metafiziğe, ilkellikten gelişmişliğe doğru evrilme, her kategorinin kendi içinde katmanlara ayrılması tesadüf değildir. Takdirdir!

***

İnsanlık tarihi; 12 Bin yıl önce, buzulların erimesi ve suların kuzeye çekilmesiyle birlikte başlamıştır.

Bu çekilmeyle birlikte, yeryüzüne sahip çıkacak olan Âdem ve Havva’yı Allah, ‘Nefsi Vahide’ olarak yaratmıştır.

Havva Âdemin kaburga kemiğinden olmamıştır.(!)

Allah, Âdem ile Havva’yı dünya cennetine koydu. Onlara cennette dilediklerini yapma özgürlüğü verdi. Ancak bu geniş özgürlük alanında bir tek istisna getirdi. O da cennette bulunan bir ağaca, hiçbir şekilde yaklaşmamak ve meyvelerinden yememekti.

Bu ağaç, ‘Şeceretü’l Huld’ Dur. (sonsuzluk ağacı) Yani günah, kibir ve Şirk ağacı…

Ancak Âdem ve Havva, İblise (bu kötülüklere) uyarak bu uyarıyı ihlal ettiler.

Akabinde her ikisi de pişmanlıkla Yaradan’a şöyle yalvardılar:

Rabbimiz! Biz kendimize zulmettik. Eğer bizi bağışlamaz ve bize acımazsan mutlaka ziyan edenlerden oluruz.’

(Araf/23)

Allah Sevgi ve Merhametinden, onların dualarına icabet etti, ancak yaşamlarına yeryüzünde devam etmelerini murat ederek onlara şöyle seslendi:

‘… Orada yaşayacaksınız, orada öleceksiniz ve oradan mahşere çıkarılacaksınız.

(Araf/25)

***

Allah’ın yaratması ‘Hay’ sıfatıyladır.

Maddeyi hareketlendiren, tohumu çatlatıp hayata çıkaran iç kuvvet budur. Bütün kimyasal tepkimeler bu kuvvet sayesinde olur. Her fizik olayı ve her biyolojik oluş, Allah’ın ‘Hay’ sıfatının bir tecellisidir.

Tevhidin esası, bundan ibarettir.

Yani Allah’ın katılmadığı hiçbir şeyin olması asla mümkün değildir.

***

Can ve mal güvenlik meselesi, Tarih boyunca kıyamete kadar hiç bitmeyecektir.

Bütün Peygamberler ve Peygamberimiz bitmeyecek olan bu meseleyi nasıl çözdüklerini yaşayarak göstermişlerdir.

İnanıyorum ki insanın yeryüzüne gelişi can ve mal güvenliği içindir! Yani insanın sınavı budur!

Diğer yandan:

Allah, her akıl sahibine taşıyacağı kadar yük yüklemiş, kişiyi de aklının oranında sorumlu tutmuştur…..’

Bakara/286

***

Bilinmelidir ki Allah, çağın insanına çağının hesabını soracaktır!

Birlik için Hz. Resul şöyle demiştir:

İman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe iman etmiş olmazsınız. Birbirinizi sevmek için de aranızda selamı yayınız… Birbirinize haset etmeyiniz. Birbirinize hasım olmayınız. Birbirinizin arkasından çekiştirmeyiniz. Ey Allah’ın kulları! Kardeş olunuz!’

***

Kalpleri döndürecek, öldürüp diriltecek olan Allah’tır.

Bu bakımdan herkes O’na yönelmeli, O’ndan istemeli ki, Allah’da kalplerinizi diriltsin.

Allah’ın bu ikaz ve uyarılarına rağmen insanların bir araya gelmeyişleri, birlik olmayışlarının sebebi şunlar olsa gerektir:

  • Kimse, akılını kullanmıyor, kaldı ki günümüzün meseleleri tek bir akılla çözülecek kadar basit görünmüyor.
  • Kimse, mensubiyetçilik ve kavmiyetçilik derdinden kurtulmak istemiyor.
  • Kimse, kimseyi Allah için sevmiyor.
  • Kimse, kimseyi sevmediğinin sebebi, insanın kibri ve bencilliğidir.
  • Kimse, kimseyle eşit olmak istemiyor. Dünyada eşit olmayanı Allah mezarda eşitler.
  • Kimse, hatasını görmek istemediği gibi, yanlışlarına da asla sahip çıkmıyor.
  • Kimse, dili ile kalbi arasında ki insicamı kurmak istemiyor.
  • Kimse, Ahiretin geleceğinden bir korku taşımıyor.
  • Kimse, Hakk’ın ve haklının yanında yer almıyor.

***

  • O kitap ki, bir öksüzün vicdanından insanlığa gönderildi.
  • O kitap ki, vicdanlarda duyularak hayata taşındı.
  • Allah insanlara unuttuklarını hatırlatsın diye O kitaba ‘Zikr’ dedi.
  • Rabbimiz O kitabın diğer bir adına ‘Kerim’ (Cömert) dedi.

Fakat kimse o ‘zikr’ ve o ‘kerim’ kitap bana ne diyor diye aklından geçirmiyor.

Hâlbuki o kitap güzel ahlâkı, doğru yolu, sözün namusunu, ahde vefayı anlatmak için indirildi.

Mahmut AKYOL

Yer işareti koy permalink.

Yoruma kapalı.