İSLAM, ADALET VE EŞİTLİK ÜZERİNE KURULUDUR!

logo5

İSLAM, ADALET VE EŞİTLİK  ÜZERİNE KURULUDUR!

İslam’ın özü adalettir.

İslam, farklılıkları önlemek için gönderildi.

İslam’ın amacı, farklı yaratılan insanların adalet içinde bir arada yaşamasını temin etmektir.

Bu başarıldığı zaman, insanın dünyadaki sorunu ortadan kalkar.

İslam peygamberi, Allah’tan başka ilah yoktur deyince, köle pazarları sarsıldı, kölelerin fiyatı bir anda düştü.

Çünkü ezilmişler, her şeyden önce dünyada kurtuluşu hak ediyordu.

İnsanlığın mücadelesi, aslında mustazafların (ezilenler) mücadelesiydi.

Noksan sıfatlardan münezzeh olan Allah, her zaman adaletinin gereği ezilenlerin yanındaydı.

O halde; emekleri gasp edilen, mahrum bırakılan, zulme uğrayan, zayıf ve fakir bırakılan kimselerle bir araya gelerek Hak için mücadele etmelidir.

Hz. Peygamber’in sözü Tirmizi de şöyle anlatılır:

Benden sonra bir kavim gelecektir ki çeşitli nefis yiyecekler, çeşitli elbiseler giyecekler, güzel kadınlar alacaklar, kıymetli atlara (arabalara) binecekler, onlar az şeyle doymayacak, çok şeye de kanaat etmeyecekler, onların bütün gayreti dünya için olacak, dünyaya tapacak, her şeyi dünya için yapacaklardır……’

Kur’an’da daha çok ‘üsttekileri’ anlatmak için, yani iktidar, sermaye ve din üçlemesi, Firavun, Karun ve Haman, gibi kavramların üzerinden gidilerek anlatılmıştır.

İnsanlık, dinin afyon yüzünden çektiği kadar hiçbir şeyden çekmemiştir. Çünkü tarih boyunca dinin iki yüzü olmuştur. Bu iki yüzden biri ya insanları köleleştirmiş, ya da özgürlüğe kavuşturmuştur.

Kim, bir servet elde eder ve cimrilik yapar, Allah’ın o servetteki hakkını ödemezse, Kur’an’da onlar için acıklı bir azap hazırlandığı haber verilir…’

***

İnsana tarihi boyunca söylenecek sözler söylemiştir. Benim söylediklerim sadece bir tekrardır.

Fakat kendisini Naciye görenler, kendisini layüsel (!) olduklarını söyleyenler her zaman ortaya çıkmıştır.

Kanaatimce bunlar, İslam Dini ile ters bağlantı yapmış olanlardır…

Bunlar da sadece kitabı kutsamış, kitaba abdestsiz yaklaşmamış, dini Bizanstist şekilde kavramışlardır.

Düşünün ve akledin’ diyen bir Kitaba sahip olduğumuz halde, o düşünce sahipleri aklı, ‘Kerih’ görmüşlerdir.

Dini ile ters bağlantı yapmış olanlar, ‘Selefi/Vahhabi ve Harici’ mezhebi mantığın ve ‘Taliban/Işıd’ anlayışının bakışıyla Kur’an’a ve İslam’a bakmışlar, İbni Teymiyye görüşlerine saplanmışlardır.

Dört kitapta zikredilen ‘Öldürme, çalma, iftira atma, yalan söyleme, sihir yapma, zina etme, komşuna iyi davran, putlara tapma’ kavramlarını hayata taşımak, İslam’da diğer farzlar gibi farzdır!

Hz. Muhammed, Mekke sokaklarında kuru ekmek yiyerek dolaşan bir kadının yetim ve öksüzüdür. Tek fark; ona vahiy geldi. O vahiyle tarihsel olarak Arabistan halkı üzerinden tüm insanlığa yeniden ‘ölüm, afet ve kıyameti’ haber verdi.

Kur’an; metin olarak bir tane, meal olarak sonsuzdur. Çünkü Allah, tabiatta farklılıklar yarattığı gibi, insan aklını da farklı yarattı, elbette ki farklı anlaşılacaktı…

***

Hiçbir zaman İslam’ı ve Kur’an’ı uzmanları bilir denemez. İslam toplumsal yaşanan, fakat sorumluluğu ferdi olan bir dindir. Kutsal toprak, kutsal taş, kutsal kitap sözleri ‘Tevhit’ gerçeğine terstir.

Sen niçin benim gibi inanmıyorsun diye kimse kınanmamalıdır. Çünkü herkes kendi davranışından sorumlu olacaktır.

Buna rağmen bazı İslami çevreler de ‘eşitlik’ kavramına karşı bir alerji (iticilik) oluşmuştur. Dahası İslam’da ‘eşitlik’ yok, ‘adalet’ var denilmiştir. Hâlbuki eşitlik bir Kur’an kavramıdır.

Kur’an’ı Kerim ‘eşitlik’ kavramını yaratılışta, rızık ve rızık kaynaklarında, fizikî ve tabii farklar sebebiyle kullanmıştır.

Kuran’da eşitlik kavramı; Adalet, Kıst, Vasat, Hakk, Vezn, Sevâ kelimeleriyle anlatılmıştır.

Bu sebeple insanın yaratılışı, rızık ve rızık kaynaklarının kullanılması, fizikî ve tabii farklılıkların ‘eşitliği’  bozmayacağı hususları üzerinde Kur’an titizlikle durmuştur.

36. ‘İnsan kendisinin başıboş bırakılacağını mı sanır? 37. O akıtılan bir meninin içinden bir nutfe değil miydi? 38. Sonra bu aşılanmış bir yumurta oldu, derken Allah onu eşitleyip biçimlendirdi. 39. Ondan da iki eşi; erkek ve dişiyi var etti

Kıyamet Suresi; 36-39 ayetler,

Sonra onu eşitçe yaratıp düzenledi. Ona kendi ruhundan üfledi. Ve size kulaklar, gözler, kalpler verdi. Ne kadar da az şükrediyorsunuz?’

Secde Suresi; 9 ayet

Yeryüzünde sabit dağlar var etti. Orasını bereketlendirdi. Orada dört mevsim güç/kuvvet kaynaklarını (egvâtuhâ), isteyenler/ihtiyaç sahipleri eşit olarak yararlansın diye (sevâenli’s-sâilîn) takdir etti.’

Fussilet Suresi; 10 ayet,

Rızıkta üstün kılınanlar (zenginler) yanlarındaki (yoksullar) ile eşit hale gelmemek için onlara vermiyorlar. Allah’ın nimetini mi inkâr ediyor bunlar

Nahl Suresi; 71 ayet,

Rızık ve rızık kaynakları zenginler arasında dönüp dolaşan bir tahakküm aracı değildir.’

Haşr Suresi; 7 ayet,

Kör ile gören eşit olur mu? Karanlık ile aydınlık eşit olur mu? Hacılara su verme ve Mescidi Haram’ı onarma ile Allah yolunda cihad eşit olur mu?’

Tevbe Suresi; 19 ayet,

Oturanlar ile malları ve canlarıyla cihad edenler eşit olur mu?’

Nisa Suresi; 95 ayet,

Kendine bile sahip olmayan zavallı bir kul ile verdiğimiz rızıklardan gizli açık infak eden eşit olur mu?’

Nahl Suresi; 75 ayet,

***

Görülüyor ki Ana Rahminde yaratılış ile başlayan eşitlik olayı ve dünyanın çeşitli halleri sebebiyle meydana gelen farklılaşmalar, Allan’ın ‘takdiridir.’

Allah, bu eşitliği kabul etmeyenlere en büyük eşitleyici olan ölümü göstermiştir!

Eşitliği bozmak ve sınıflaşmaya yol açmak, kulların birbirlerine yaptıkları en büyük zulümdür.

***

Türk Milletinin aile yapısı çöküyor! Yeter ki, devleti çökmüş olmasın…

Gördüğüm, ‘Toplumun yok oluşa doğru bir yıkılış içinde olmasıdır.’ Yeter ki, ayağımızın altındaki zemin kayıp gitmesin…

Alkol, sigara, fuhuş ve uyuşturucu bataklıklarında toplumun boğulduğunu görmek, insanı kahrediyor!

Yaşanılan bunalımlar, bunalıma sebep olan kapitalist sistem, zengin-fakir arasındaki uçurum, rızık kaynaklarının yağmalanması, insanı canından bezdiriyor!

Son sözüm; Ah vatan, ah vatan, ah vatan…

Mahmut AKYOL

Yer işareti koy permalink.

Yoruma kapalı.