ŞEYTANA PABUCUNU TERS GİYDİREN MİLLETİN DÜNKÜ VE BUGÜNKÜ HAZİN DURUMU…

logo5

ŞEYTANA PABUCUNU TERS GİYDİREN MİLLETİN DÜNKÜ VE BUGÜNKÜ HAZİN DURUMU…

Yazının başlığı size çok şey anlatması ve düşündürmesi gerekir…

İngilizler Haçın, dünyayı düzene koymaya çalışan üst aklıdır.

İngilizler, ABD’yi kendi hedefleri doğrultusunda kullanan bir güçtür.

İngilizler, İslam’a ve Müslümanlara karşı olan bir savaş makinesidir.

Fakat kendisi sahada hiç görünmez, onun yerinde meydanlarda hep piyonları dolaşır…

Ajanlarını, piyonlarını yetiştirdiği Londra’daki Exeter Üniversitesi’dir.

Yani ajanlarının büyük çoğunluğu bu okulda öğrenim görmüştür. Bu üniversite İngiltere için değil, sadece Ortadoğu ülkelerine ajan yetiştirir.

Buradan mezun olanlar, İslam ülkelerine gönderilir. Geri kalmış İslam Ülkelerin siyasal, sosyal ve ekonomik yönetiminde görevlerine gelmeleri için arkalarında durur, onlara kendi amaçlarını yapmaları için tekliflerde bulunur.

Exeter Üniversitesi mezunu Abdullah Gül, aynı okuldan mezun Ekmeleddin İhsanoğlu, Durmuş Yılmaz, Fehmi Koru bunlardan bazılarıdır.

Manchester Üniversitesinden mezun AYM üyesi Engin Yıldırım, Londra Üniversitesinden mezun Hüseyin Çelik, Leicester Üniversitesi mezunu Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Aslan’ı saymak mümkündür.

Tarihin ‘Güneş Batmayan Ülkesi’, nam-ı diğer Büyük Britanya, 10. Yüzyıl’dan beri hâkimiyetini bağımsız bir krallık olarak sürdürmektedir. ‘Denizlere hâkim olan cihana hâkim olur’ İngiltere’nin stratejisidir.

İngiltere, Avrupa’nın Kuzey Batısında konumlanmış ve halen tüm dünyada hatırı sayılır derecede, güçlü ve ırkçı ülkelerden birisidir.

Batı Roma İmpatorluluğu’nun M.S 476‘da çökmesi ile başlayan Ortaçağ’da zamanla baskın olan skolâstik düşünce sistemi tüm Avrupa’yı derinden etkilemiştir.

***

Her ne kadar aşağıdaki rivayetlerin doğru olduğu kadar, yanlış olma ihtimali de vardır.

***

1600’lerde İstanbul’a gelen İngiliz büyükelçileri, lazımlık kullanmasını bilmezlerdi. Pencereden boşaltmak adetleri vardı.

Banyoların içi sıcak suyla doldurulurdu. Doldurulan kap, içi büyük bir fıçıdan ibaretti. Evin erkeği temiz suyla yıkanma imtiyazına sahipti. Babadan sonra oğulları ve diğer erkekler, daha sonra kadınlar, sonra çocuklar, en son olarak da bebekler aynı suda yıkanırdı.

Evlerin çatıları üst üste yığılmış kamıştan yapılıyordu. Kamışların altında da tahta bulunmuyordu. Burası hayvanların ısınabilecekleri tek yer olduğu için bütün kediler, köpekler ve diğer küçük hayvanlar çatıda yaşıyordu.

Yukarıdan evin içine düşen şeyleri engelleyecek hiçbir şey olmadığından, böceklerin ve buna benzer nesnelerin yatakların içine düşmesi büyük bir sıkıntı oluşturuyordu.

Yemek pişirme işlemi her zaman ateşin üzerine asılı durumdaki büyük bir kazanın içinde yapılıyordu. Her gün ateş yakılıyor ve kazana bir şeyler ilave ediliyordu. Çoğu zaman sebze yeniyor, et pek bulunmazdı.

Bazen domuz eti bulunanlar çok sevinirlerdi. Eve ziyaretçi gelirse domuz etlerini asarak onlara gösteriş yaparlardı. Birisinin eve domuz eti getirmesi zenginlik işaretiydi.

Akşam yahni yenirse artıklar kazanda bırakılır, gece boyunca soğuyan yemek ertesi gün tekrar ısıtılarak yenmeye devam ediliyordu. Bazen bu yahni çok uzun süre kazanda kalıyordu.

Çoğu insanın evinde kalay-kurşun alaşımından yapılmış tabakları yoktu. Onun yerine tahta tabaklar kullanıyorlardı. Çoğu zaman bu tabaklar bayat ekmekten yapılıyordu. Kurtlu ve küflü tabaklardan yemek yiyen insanların ağızlarında ‘Tabak ağzı’ denen hastalık ortaya çıkıyordu.

İnsanlar ölülerini gömecek yer bulamamaya başlayınca, mezarları kazıp tabutları çıkarıyor, kemikleri bir ‘Kemik evi’ ne götürüyor ve mezarı yeniden kullanıyorlardı. Tabutlar açıldığında her 25 tabutun birinde iç tarafta kazıntı izleri olduğu görüldü. Böylece insanların diri, diri gömüldüğü ortaya çıkardı.

Bir kişi bütün gece boyu mezarlıkta oturup zili dinlerdi. Buna ‘Mezarlık nöbeti’ denirdi.

Ortaçağ’ da Avrupa’ da ki rahibelerin yüz ve ellerinden başka yerlerini yıkamaları kesin olarak yasaklanmıştı. Kastilya Kraliçesi İsabella bile 50 yıldan fazla süren hayatı boyunca iki kez banyo yapmıştı. Kirlilik âdeti Amerika’ya da bulaşmış, Pennsylvania ve Virginia eyaletlerinde ‘Banyo yapmayı yasaklayan’ ya da belirli kısıtlamalar getiren kanunlar çıkarılmıştı.

Mahmut AKYOL

 

Yer işareti koy permalink.

Yoruma kapalı.