HERKES KENDİ KADERİNİ YAŞAR

logo5

HERKES KENDİ KADERİNİ YAŞAR

       Sevgi ve Merhameti Sonsuz Allah’ın adıyla

  • Sizi Biz yarattık, sonra size biçim verdik. Sonrada meleklere “Âdem’i selamlayın” dedik. İblisin dışındakiler selamladılar, ancak iblis selamlamadı. A’raf Suresi 11
  • Allah buyurdu: Ben sana emretmişken neden selamlamıyorsun? İblis: “Ben ondan daha üstünüm. Çünkü beni ateşten yarattın, onu çamurdan” dedi. A’raf Suresi 12
  • Allah: ”Öyle mi? Yıkıl karşımdan. Burada büyüklük taslamak senin haddine değildir. Aşağılık küstah, defol!” dedi. A’raf Suresi 13
  • İblis ,” Bana kıyamete kadar mühlet ver” dedi. A’raf Suresi 14
  • Allah, “Peki mühlet verilenlerdensin” buyurdu. A’raf Suresi 15

İnsanoğlunun bütün sorumlulukları başından beri Allah’ın varlığı ve birliği gelir.

Genellikle insanoğlu uykudadır, lakin ölünce uyanır! Yine insanoğlu gaflet ve cehalet içindedir.

Hasta olma veya ameliyat olma gibi hallerde deprem, heyelan, yangın, tusinami vb. afetlerde akıllanır gibi olur fakat aciz kalıca gaflet içinde hayat süreriz.

Her birimiz her gün, an be an, o kaçınılmaz sona doğru yaklaşıyoruz. Keşke o son anda pişmanlık duymazak…

Defin sırasında bütün o gereksiz talkın verme, yemek verme, mevlit okutma, hatim yollama gibi uygulamalar yerine basit, kısa ve uyarıcı telkinlerde bulunabilsek…

Hayatta dün, bugün ve yarın vardır. Kur’an bu kavramlardan ‘yarına’ öncelik verir.

Nedir onlar?

Ölüm, Afet, Kıyamet…

Kur’an bu üç geleceği haber vermek suretiyle insanları uyarır ve insanların dünyadaki hayatını dengede tutmak ister.

Kur’an’ı Kerim dilinde Peygamberin geliş amacı ‘inzardır’. Yani Kur’an da ‘intizar’ yoktur. Yani bir kurtarıcıyı beklemek yoktur. Bu bağlamda İslam’da ‘mehdiyi’ beklemek yoktur. Bu Kur’an’ın yapısı ve ruhuyla bağdaşmaz.

Bu sebepledir ki Kur’an, insanlığın gelecekte sıkıntıya düşmemesi için bu güne önem verir. Gelecek için, bu günden hazırlıklı olmak gerekir.

Bu günün değerini bilmek için geçmişle bağlantı kurar. Geçmişte olmuş olan olayları örnek verir. Bunların en tipik örnekleri de Peygamber kıssalarıdır. Onlardan ibretler almamızı ve dersler çıkarmamızı ister.

Olaylar önceden yazılmış değildir. Sadece yaşanılanlar yazılır. Kader, evrenin yasalarıdır. Buna toplumsal Sünnetullah denir. İnsanın başına ne gelirse, o yapılır ve yaşanır. Başka bir ifadeyle söylersek, yaşadığımız yazılır.

Herkes kendi kaderini yaşar. Yani gün doğar, kaderindir… Gün batar, kaderindir… Dünya döner kaderindir… Doğa uyanır, doğa uyur, kaderindir… İnsan doğar, yaşar ve ölür, kaderindir…

Aslında insan başıboş bırakılmış değildir. Yani insan yaptıklarından hesaba çekilecektir…

Aşağıdaki duayı dilimizden eksik etmeyelim.

  • Allah’ım gücümüzü artır!
  • şmanlarımıza karşı bizi zayıf eyleme!
  • Allah’ım bizi kibir, haset, gıybet ve inada bulaştırma!
  • Bizi kendimize bırakma!
  • Bizi mahrumiyet içinde koyma!
  • Bizi yetimin, yoksulun ve ezilenin yanından ayırma!
  • Âmin… Âmin… Âmin…

Hayatın, ölümün gerçek sahibi, idare edeni, kudret sahibi sonsuz Allah’tır! Yine de mahiyetini Allah’tan başka kimse bilmez.

O son gün geldiğinde “kıyamet” kopacak, insan “hesaba” çekilecektir.

O halde; Allah bizi ”iyi, güzel, doğru” yaşamaktan ayırmasın…

Kur’an’ı Kerimi anladığını söyleyenlerin içinde bizi, Kur’an’dan bihaber kılmasın.

  • Ölüm güzel şey; budur perde ardından haber…
  • Hiç, güzel olmasaydı ölür müydü Peygamber?
  • Öleceğiz; müjdeler olsun, müjdeler olsun!
  • Ölümü de öldüren Rabb’e secdeler olsun!
  • O demde ki perdeler kalkar, perdeler iner,
  • Azrail’e “Hoş geldin” diyebilmekte hüner ister“(Necip Fazıl Kısakürek)

Mesela insan öleceğini bilir fakat görmezden gelir. Çünkü dünya hayatı insana cazip gelir. Gün gelir ölüm kapıyı çaldığı zaman O “ses” dünyamızda yankılanır.

Halk beni anlamıyor’ diye halka kızma! Hele halka hakaret etme! Bu patolojik durumdan, çıkmak zordur.

Bu zorluğu Hz. Peygamber yaşadı. O Medine’ye geldiği zaman ilk şu konuşmayı yaptı:

İman etmedikçe cennete giremezsiniz.

Birbirinizi sevmedikçe iman etmiş olmazsınız.

Birbirinizi sevmek için de aranızda selamı yayınız.

Birbirinize haset etmeyiniz.

Birbirinize hasım olmayınız.

Birbirinizin arkasından çekiştirmeyiniz.

Ey Allah’ın kulları!

Kardeş olunuz!”

Demek ki sevgi selamı yaymakla kazanır. Selamı yaymak, önüne gelene selam vermek değildir. Selamı kalpten kalbe köprü kurmaktır.

Köprü kurulmazsa, insanlar birbirini unutur. Unutunca da insanlarda bencillik başlar.

Hz. Peygamber Medine’de 18 kabileyi bir araya getirerek, onları kendi dinlerinde ve kabile ve geleneklerinde serbest bırakmıştır. Medine’yi, barış ve adalet yurdu yapmıştır…

Medine sözleşmesinde en çok kullanılan adalet ve sulh kavramıdır.

Mahmut AKYOL

Yer işareti koy permalink.

Yoruma kapalı.