DİNİN VİCDAN YÜZÜ, DİNİN AFYON YÜZÜ

logo5

DİNİN VİCDAN YÜZÜ, DİNİN AFYON YÜZÜ

Davran milletim!

Kalk ölüm uykusundan!

Ölüme giderken onurlu ol!

Onurlu olmak, Kur’an’ı ve Sünneti yaşamakla olur!

İnsan için kullanılan kavramların başında “İbadet”, (iş ve değer üretmek) gelir. Fakat günümüzde bu kavramın içi boşaltılmıştır.

İbadet denlince, İslam’ın şartları anlaşılır. Onlarda beştir. “Salâtı ikame etmek” önde gelir. Sonuncusu da  “Cihattır”.

Bazı kereler Salât, Zekâtla birlikte kullanılır. Zekât vermek, insanlığı ekonomik bakımdan ayağa kaldırmaktır.

Fakat bu kırkta bir değil, ihtiyaçtan fazlasını vermekle olur. Demek ki Kur’an’ın özü; yardımlaşmak, dayanışmak, paylaşmaktır. Sosyal adalet ancak bu şekilde sağlanır.

Sosyal dengenin bozulması Müslümanların “Namaz” kılmadıklarından değil, insan ilişkilerinde “adaleti” terk etmiş olmalarından dolayıdır.

İnsanlar arasında “İslam Dini” yayılmaya başladığı andan itibaren; İran’ın Mecusiliği, Anadolu Şamanizm’i, Hint Brahmanizm’i, Arap Cahiliye kültürü, Bizans Hıristiyan ve Yahudi din anlayışı birlikte yayılmaya başlamıştır.

Şu anda bile Anadolu topraklarında “Şaman kültürü” derinden akar.

Eğer insanlar birbirlerini kırıp dökmez ve asabiyet göstermez ise Allah; insanların kalplerini birbirine döndürür.

Eğer bir milleti yıkmak isterseniz, onu içten yıkarsınız. Bu yıkım karşısından güçlü kardeşlik bağlarıyla geçilir.

Yahudiler inançları gereği, vaat edilmiş topraklara dönüp Büyük İsrail’i kurarak dünyaya egemen olmak istiyorlar. Amaçları uğrunda hiçbir sınır tanımadan dünyanın gözü önünde zulüm ve soykırım yapmaktadırlar.

Kapitalist anlayış, adalet anlayışına terstir. Çünkü Kapitalist anlayış, vurguna, soyguna ve haksız kazanca dayanır. İsrail’in Filistin de, Gazze de yaptığı soykırımlar bu Kapitalist anlayışa dayanır.

İsrail’in, (Siyonistler) bu Kapitalist anlayışı insana, yaşama hakkı vermez.

İnsanın siyasi öfkesi ne kadar büyük olursa olsun, Siyonistlerin kayığına Müslümanların binmeleri suçtur!

Şimdi, İslam ülkelerinde abdestli tağutları, tespihli monşerler devri başlamıştır.

İngilizlerin ve ABD’nin maşaları olan ve Türkiye’yi yıllarca uğraştıran ve uğraştırmaya devam eden terör şebekeleri “ASALA, FETÖ, DAİŞ, PKK, YPG, PYD” dir.

Herkesin aklını başına toplaması, küçük hesaplar peşinde koşmaması gerekir.

Orta Doğuyu sıcak günler bekliyor.

Alevi- Sünni” mezhep savaşının fitili ateşlendi. Üçüncü dünya savaşı, bu topraklarda  çıkartılmak isteniyor. Orta Doğuda olacak olanların kimin işine yaradığı ortada. ABD ve Rusya… Biri İsrail’in yanında, diğeri Ermenistan’ı koruyor.

İsrail, Dünyanın gözü önünde Filistinlileri öldürmeye devam ediyor.

Enteresan olan, DAİŞ’in İsrail’e karşı hiçbir hamlesi görülmüyor. Çünkü kurucusu ABD’ dir.

Görüldüğü gibi PKK ve PYD Kürtler için değil, İsrail ve Ermenistan için vardırlar. Yakalanan teröristin anlattıklarını böyle okumak gerekir.

Bu sebeple Müslümanlar İsrail’e karşı isyan edemiyor, devrim yapamıyor, ayağa kalkamıyor…

İsrail’in Filistin’de yaptığı soykırım ve zulüm hakkında Kur’an’ı Kerimde Yahudiler için pek çok ayetler nazil olmuştur. Bunlardan Cuma Suresini ele alalım…

Cuma Suresi 5. Ayet

Tevrat’ın hükümlerini uygulamakla yükümlü tutulan, fakat bu yükümlülüğü yerine getirmeyenlerin hâli, ciltlerle kitap taşıyan eşeğe benzer. Allah’ın ayetlerini yalanlayan topluluğun hâli ne kötüdür! Allah zalimler topluluğunu doğru yola erdirmez.”

Cuma Suresi 6. Ayet

De ki: “Ey Yahudiler! İnsanlar içinde yalnızca kendinizin Allah’ın dostları olduğunu sanıyorsanız ve bu iddianızda samimi iseniz, haydi ölümü arzu edin de görelim!”

Cuma Suresi 7. Ayet

Oysa onlar işledikleri günahlar yüzünden ölümü asla istemezler. Allah ise, o zalimleri çok iyi bilmektedir.

Begoviç’in dediği gibi; devrimler “acılar ve ıstıraplar içinde doğar”, rahat ve konfor içinde ölür.

Şeraiti’nin dediği gibi; “dine karşı din” hegemonyası oluşmuştur. Bugün de yaşanan budur. Müslümanlar kariyer ve konfor içinde yüzdükçe, iki yakası bir araya gelmez!

Görüyoruz ki Statüko sahibi zengin dindarlar, yoksul dindarlardan kaçıyor!

Dinin iki yüzü vardır:

  1. Dinin “Vicdan” yüzü…

Hz. İbrahim gibi zamanın putlarını kırmaktan, Hz. Musa gibi büyücüleri deşifre etmekten, Hz. İsa gibi tapınak dinine isyan etmekten, Hz. Muhammed gibi Kâbe çetelerine başkaldırmaktan geçiyor. Mekke’de ki gibi yeniden kölelere özgürlük (Fekku Ragabe) çığlığını yükseltmekten geçiyor…

Fatiha Suresinin bir ayeti şöyle der; “Allah’ım bizi, kendilerine nimet verdiklerinin yoluna ilet…

Bu ayet şöyle de okunur.

Allah’ım bizi, kendilerine doğruluk, iyilik, güzellik, şehitlik verdiklerinin yoluna ilet…

  1. Dinin “afyon” yüzü

Burada başta insanı avutmaya yeltenen, Mucize, keramet, uçtu kaçtı anlatılarıyla örülü bir din anlayışı vardır.

Ortalık mehdi, Mesih, deccal rivayetlerinden geçilmiyor. Müslümanlar istihare, rabıta ve rüyalarla yatıp/kalkıyor!

Uydurma rivayetlerle örülü hurafeci bir din anlayışı her yanı sarmış durumda…

Müslümanların kendileriyle uğraşmaktansa, zalimlere kaşı birleşmeleri gerekir.

Dinin vicdan yüzü insana sorumluluk yüklerken, afyon yüzü sadece uyutur.

Kimse “Eski İslam Kültürünü” sorgulamıyor.

  • Laiklik-din, asker-sivil, sağcı-solcu, zengin-fakir, alevi-Sünni” çelişkileri, nasıl ortadan kaldırılır diye, kimse kafa yormuyor.
  • İktidara yakın insanlar istiyorlar ki, benden başka kimse zengin olmasın,
  • İstiyorlar ki, insanlar hep benden istesin,
  • İstiyorlar ki, sırça köşklerinde hep ben yaşayım,
  • İstiyorlar ki, kimse benimle eşit hale gelmesin…

Allah, dünya zenginliğini kulları üzerinde görmek isteseydi, bunu en çok hak edecek olan, “Âlemlere rahmet” olan Hz. Peygamber olurdu.

Neden Hz. Ömer, Hz. Ali tek kuruş miras bırakmadan bu dünyadan göçüp gittiler.

Hz. Peygamber Abdurrahman bin Avf’ın ticaret kervanını üç kez dağıttı?

Neden Hz. Peygamber Fatma’nın kolunda altınlar görünce koluna vurup, “Ateş bunlar at” dedi.

Hiç düşündünüz mü?

Adam milyonluk cipe biniyor, parmağına  gümüş yüzük takıyor. Bu ne diye sorduğunuzda, “Erkeklere altın yüzük takmak haram” diye bir cevap alırsınız.

Bir din ancak bu kadar mı ters yüz edilir.

Tahrif Kuran’da değil, Mehcur vaziyette Kur’an orada duruyor…

Değişen sadece kafa yapısı ve bakış açısıdır.

Değilse, İslam âlemi bu halde olur muydu?

İslam’ın ve dünyanın düzelmesinin yolu, yine buradan geçiyor. Yani Mehcur Kur’an’ı anlamaktan, İslam’a olan bakış açısını değiştirmekten, zihniyeti yenilemekten geçiyor.

Mahmut AKYOL

Yer işareti koy permalink.

Yoruma kapalı.