İNSANLIĞIN DERİN YARASI, AÇLIK!

logo5

İNSANLIĞIN DERİN YARASI, AÇLIK! 

Allah (c.c) Bakara/155 şöyle buyurdu:

Sevgi ve merhameti sonsuz Allah’ın adıyla,

Çaresiz sizi korku, açlık, mallar, canlar ve kazançlarınızı kaybetme ile sınayacağız. Güçlüklere göğüs gerenleri müjdele.”

Demek ki insanlığın bu en kadim ve derin yarası açlıktır.

Bu derin yara, Âdem’in yeryüzüne ayak basmasından itibaren var olmuş, son güne kadar da var olacaktır.

Kur’an’ın amacı adaleti tesis etmektir. Kur’an’ın özü de açlıkla ilgilidir.

Eğer Âdem’le başlayan ve kıyamete kadar da sürecekse olan açlık, insan için zor bir meseledir.

Allah, insanı şereflendirmek için hedefler göstermiştir. Bunun birisi paylaşmaktır. Değilse, şeref insana doğrudan doğruya bahşedilmiş bir paye değildir.

Paylaşmak, açlık yarasının tek ilacıdır.

Fakat son dönemlerde açlık, insanlığa tebelleş oluşumun sebebi, “Vahşi Kapitalizm ve İslamsız bir hayat sonucu olmuştur.”

Açlık, “açlar ve açgözlüler” arasında sürüp giden bir kavgadır. Yani açlık, bir kader değildir.

Kulun önünde sayısız engeller vardır. Bu engellerin başında “Kibir, Hırs ve Haset” bir de Çit çevirmeler gelir.

ABD, İngiltere, Almanya ve İsrail arasında örülmüş sayısız duvarlar vardır. Bu duvarların tamamı Filistin için örülmüştür. Filistin Halkının rızık ve rızık kaynaklarını engellemek için olmuştur.

Bu güce dayalı devletler, Filistin Halkını köleleştirmek için var güçleriyle çalışmaktadırlar.

Açlık, sadece insanlara değil, bütün canlılar için de bir felakettir.

İnsanları ve diğer bütün canlıları aç bırakanlar, aynı zamanda hayatı kirletenlerdir. Eko sistem bozuldukça, insanlık biraz daha ölüme yaklaşmaktadır.

Son iki ayda Filistin’e havadan atılan bomba miktarı, ABD’nin Japonya ve Almanya’ ya attığı atom bombasını geçmiştir.

Açlık, insanı her türlü telkine açık hale getirir.

Toplum sadece biyolojik bir yıkıntıyla değil, ayni zamanda ahlaki çöküntüyle karşı karşıya gelmekte, telafisi imkânsız sıkıntılar yaşamaktadır.

Açlık İnsana insanlığını unutturur, aklını başından alır, akıl almaz işleri yaptırır.

Edinme hakkı, özgür yaşama hakkı, yaşama hakkı gibi “açlıkla mücadele etmek” de tüm insanlık için bir haktır. Bir insanın aç bırakılması, bütün insanlığın tutsak edilmesi demektir.

Türlü sefalet ve harp görmüş bir geçmişten geliyorum. Rus ve Ermeni zulmünü görmüş ve yaşamış bir kökten geliyorum. Yine Bayraksız bir Millet, vatansız bir din ve namusun ne demek olduğunu bilen bir nesilden geliyorum!

Ve diyorum ki:

  • “Ey yurdumun insanları!
  • Burnunuzun dibindeki evsiz, yurtsuz, aç/açık insanları/Müslümanları görün!
  • Her Allah’ın günü yüzlerce masum Filistin insanların kanının döküldüğünü görün!
  • Aklınızı başınıza toplayın!
  • Bindiğiniz dalları kesmeyin!
  • Üstüne çıktığınız gemiyi delmeyin!
  • Dün olduğu gibi bugünde seni bölmek ve parçalamak isteyenler var!
  • Her defasında Müslüman duruşun, canı gönülden hak ve adalet için el birlik oluşun, zulme ve zalime karşı el birlik göğüs gerişin ve acıları paylaşman bütün zorlukları aşacaktır…
  • Rabbime iman ettiğim gibi inanıyorum ki, “Adalet” için yaşayanları Allah, yalnız bırakmayacaktır. Lakin İslam kardeşliği ve insanlık barışı için yaşamayanlar açlığın, savaşın ve zulmün önüne geçemeyecektir.
  • İbadet kavramı çok daha geniş kapsamlıdır.  İbadeti her türlü “iş ve değer üretmek” olarak algılamalıdır.
  • Din açlığa, adalete, eşitliğe, kardeşliğe, özgürlüğe, dürüstlüğe, yetim ve yoksula, bir şey söyler..!
  • Sözlerim, mazlumun yanında olanlar, zayıfı güçlüye ezdirmeyenler, kamu malını yemeyenler içindir.
  • Sözlerim, ülke kaynaklarını üsttekilere peşkeş çekmeyenler içindir.
  • Sözlerim, yeryüzünde Allah’ın yüzünü görmek isteyenler ve açları doyuranlar içindir.

 

Mahmut AKYOL

 

Yer işareti koy permalink.

Yoruma kapalı.