BELA’MIN HIRSI

logo5

BELA’MIN HIRSI

Gücün sembolü “Firavun”, sermayenin sembolü ”Karun”, Allah ile aldatanın sembolü Bela’mdır.

İşte Müslüman bilinciyle kazanılmak istenen isimler bunlardır.

İktidar ile şehvet arasında sıkı bir bağ vardır. Her ikisi de insanı, kendine doğru çeker. Bu çekişi kolaylaştıran bir tip vardır ki bu, Bela’mdır.

Bela’m, her çağda, her devirde insanın karşısına çıkacak olan bir tiptir. Yani gözü kör eden bir hırstır.

Hırs, şeytandandır. Şeytan, insanın içinde ki kötülüklerin adıdır. Şeytan köpeğe benzer. Görevi havlamaktır. Akıl bu alanın hâkimi ve buna bağlı iradedir. Akıl ve irade vicdandır. Vicdan ya ölüdür, ya da diridir.

Âdemi vesveseye düşürecek olan hırsıdır.

Allah, Âdemin içindeki kötülüğü şöyle konuşturdu:

Derken şeytan ona sinsice fısıldayarak “Ey Âdem, Ne dersin, sana sonsuzluk ağacını ve yıkılmayacak bir hükümranlığın yolunu göstereyim mi?” dedi. TAHA Suresi 120 Ayet

Derken sinsice sunulan bu fısıltı Âdemin ayağını kaydırdı. Âdemin ayağını kaydıran bu fısıltı  “güç, servet, iktidar ve egemenlikten ibarettir.

Onlara anlat. Hani bir adam vardı. Ayetlerimizi çok iyi bildiği halde onları bir kenara atmıştı. Şeytana uymuş ve sonunda iyice azmıştı.” Araf Suresi 175 Ayet

“Layık görseydik, onu bildiği ayetler sayesinde yükseltirdik. Fakat gözünü dünya hırsı bürümüş, heva ve hevesine fena kapılmıştı. Bu gibilerin durumu tıpkı köpeğe benzer; üstüne varsan da dilini sarkıtıp hırlar, kendi haline bıraksan da. İşte ayetlerimize yalan diyenlerin durumu böyledir. Anlat bu olayı; belki düşünüp taşınırlar.” Araf Suresi 176 Ayet

Ayetlerden anlaşılan şudur:

Bela’m, ilmiyle amel etmeyen, bildiklerini saklayan, çıkar uğruna Allah’ın ayetlerini iman etmek için değil, çıkar elde etmek için öğrenen, Kur’an’ı hayat kitabına değil, mabet kitabına döndüren, Kralların, Sultanların sofralarından kalkmayan, Allah’a değil, güce tapan, güç kimdeyse onun köpeği olan bir tiptir.

Bela’m, ayetlerin ne dediğini çok iyi bildikleri halde amel etmeyen, Şeytana (kötülük ve arzu) uyarak azan, güç ve iktidar hırsıyla dünyada kör olan, gücü ve zulmü ile kitleleri, Allah ve din ile aldatan, kendi istekleri doğrultusunda manipüle eden, Firavun ve Karun’un yanındaki üçüncü kişidir Bela’mdır

Bela’m, insan gövdesi içinde ki en büyük bir urdur. İnsanları Allah ile aldatan en önde gidendir. Kur’an’ı Kerimin özelliklerini belirttiği bir karakterdir Bela’m

Fakat toplumun içinde türemiş Firavun ve Karun tiplere dur diyecek düşünür ve âlimlerde Bel’am‘laşırsa o toplumu; canlı hayat planında tutmak mümkün olmaz!

Aslında iktidarlar doğası gereği eleştirilmelidir. Fakat insan, “güç, servet, iktidar ve egemenlik” peşine düşerse, ne bunları terk eder ve ne de iktidarı eleştirir.

İşte hırs ve Bela’m dediğimiz şey budur.

Devlet katmanlarında, döner koltuklarda, makam odalarında, “güç, servet, iktidar ve egemenlik” içinde yaşanan şehvet budur.

Tekrar edelim ki Bela’mın hırsı “güç, servet, iktidar ve egemenliktir.

Bela’m, insanları Allah ile aldatandır.

Başka bir görüşe göre de ayette anlatılan adamdır. Yani Din bilgini, Medine’de peygamber mescidinin karşısına kenditapınağınıdiken Mekkeli Rahip Ebu Amirdir.

Peygamberimizin 30 bin kişilik orduyla başlattığı Tebük seferi ile bu planı bozmak için, Suriye’ye gitmekten vazgeçen bu ordu Medine’ye döner dönmez ilk işi, Ebu Amir’in “Mescid-i Dırar” tapınağını yıkmak oldu.

Yine de isimlere takılmayın.

Çünkü bunların hepsinin ortak özelliği “devrin egemenine yanaşan” işbirlikçi din âlimi tiplemelerdir.

Diğer yandan:

  • Kelime-i Şahadet Lehu’l-Mülk’tür. Lailaheillallah kelime-i şahadet’in ikinci kısmıdır. Önce mülkün (bilgi, iktidar ve servet) Allah’a ait olduğunu, bunları ele geçirip halk üzerinde hegemonya kurulamayacağını kabul edeceksin. Kim buna yeltenirse ona “Lailahe” diyeceksin. İslam bundan başka bir şey mi?
  • Devlet dediğin mülk sahiplerinin zor aracıdır. Derin devlet de onun derin zor aracıdır. Arkasında mülkü koruma var. Ebuzer ekolü sonraki iş, ben Muhammed ekolündenim. Onun getirdiği dine Lehul-mülk ile girilir. Mülk sadece mal değildir. Şehvet, şöhret, servet ve riyaset mülkün yüzleridir.
  • Ebu Lehep Mekke’deki tefeci bezirgân düzeninin başıydı. Ölünce yerine Ebu Cehil, o da ölünce Ebu Süfyan geçti. İlk inen ayetlerde o olduğu için onun ismi geçmiş olabilir.
  • Ezan bir ilandır. Ezan haykırış, seslenme ve çağrıdır. Ezan Mülkün Allah’a ait olduğunun bir ilandır. Ezan mülkle büyüklük taslayan servet ve saltanat sahibi en büyüğün Allah’ın olduğunun ilanıdır.
  • Yaşadığımızı yazıyoruz. Yazılmış olan olmuyor, olmakta olan yazılıyor. Olaylar yazılıyor değil. Yaşanan yazılıyordur. Önce yazmak değil; Kader, evrenin yasalarını ve toplumsal sünnetullah demektir. Tek, tek insanların başına ne geleceği değil. Onu sen kendin yapıyorsundur.
  • Kur’an’da ana-baba hakları çok geçer. Yaşlandıklarında onlara bakmak ve sahip çıkmak büyük bir erdemdir ve Kur’an’ın emridir. “Öf” bile demeyeceksin. Fakat açık bir haramı helal saymak ve şirk koşmak müstesna…
  • Peygamberimiz bilinen anlamda “mucize” göstermemiştir. Onun mucizesi Kur’an ve el-Emin ve dürüst kişiliğidir. Gerisi tamamen uydurma ve yakıştırmadır. Kur’an müşriklerin tüm mucize taleplerini ısrarla reddeder.
  • Şeytan dediğimiz, içimizdeki kötülük dürtüleridir. Emre itaatsizlik eden bizleriz, bizi anlatıyor. Allah kötülüğü veya şerri yaratmak istemez, Yani Allah irade etmez. Hem kendisi dileyip hem de kendi dilediğine itaat etmeyin der mi?

         Mahmut AKYOL

 

Yer işareti koy permalink.

Yoruma kapalı.